Yıllar önce Sultan Ahmet Cami ve etrafını ilk gördüğümde BÜYÜLENMİŞTİM...
Etrafındaki ağaçlarla birlikte öyle bütünleşmişti ki seyrine doyum olmuyordu... Gözlerimi ayıramamıştım...
İki yıl önce gittiğimde ise sanki başka bir diyardayım...
ÇEVRE DÜZENLEMESİ adı altında asırlık güzelim ağaçlar yok olmuştu...
Çıplak kalmıştı, soymuşlardı...
Yazık çok yazık, eseri çevresiz yalnız bırakmışlar... Eksilmişler...
Bu aralar Konya’ya gittiğimde aynı olayı Mevlana Camii etrafındaki düzensizlikte kendini gösteriverdi...
Mevlana yeşile hasret, minaresiyle öksüz kalıvermiş...
Süs gibide şekillendirilmiş bücürük ağaçlar serpiştirmişler...
Mermersi döşemelerle toprağı hapsetmişler...
Bu düzenlemeler ne mantıkla ağaç sızlandırılıyor anlayamıyorum...
Ağaçları kesip betonlaştırmak mıdır çevre düzeni? Anlaşılır gibi değil...
 
***
Gözlerimiz güzellikle şenlenir...
Gözler yeşille doyar... Çiçeklerle büyülenir...
Nefesimizi yeşille alırız..
Yeşil ağaçtır... Ormandır... Nefestir...Candır.. .
Yeşili akan suyla bütünleştiğini görünce ölümsüzleştirmek için hemen fotoğrafını çekeriz...
 
***
Kent planlarını yaparken illaki yeşil alanlar ve parklar yüzdeleri oranı mutlaka düzenleme olarak konması zorunludur...
Ama ne var ki kentlerimiz beton yığını halinde yeşili arasında mumla arıyoruz...
Evlerimizin ve apartmanlarımızın havluları, bahçeleri betonla giydiriliyor, ayaklarımız çamur olmayacak evlerimize toz girmeyecekmiş...
Nefessiz kalıyoruz... Beton ve asfalt soluyoruz...
Ağaçlar desen güdük kalıyor, dal yok sadece gövde...
 
***
Son zamanlarda bir beton hevesi var...
Ve yenileme...
Okullar yenileniyor... Yıkılıp Yapılıyor... Binalar yıkılıp yapılıyor... Kentsel dönüşüm RANTSAL dönüşüme çok elverişli...
Hadi bunları anladık...
Tarihi değeri olmayan camilerde yıkılıp yapılmaya başladı birçok kentte...
Bina yapmaya çok hevesliyiz...
Bu işte bişeyler var mı ki...?
Kalın sağlıcakla_Yeşille_Meryem