AK Parti Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, 27 Mayıs Darbesi’nin yıldönümü nedeniyle TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi.

AK Parti Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, “Darbelerin ülkemizi geriye götürdüğü, geleceğimizi elimizden aldığı acı bir gerçektir. Bu nedenle bütün darbeler kirli, bütün darbeciler lanetlidir” dedi.

Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, basın toplantısında şunları söyledi:

“Bu gün 27 mayıs Demokrasi tarihimizin kara lekesi 27 Mayıs darbesinin 61. Yıldönümü. Tarihen sabittir ki, bundan 80-90 yıl önce, 1930 lu ve 1940’lı yıllarda tek partili CHP yönetimi; ülkemizin üzerine adeta bir kâbus gibi çökmüş, milletimizi millet yapan bütün değerlerine savaş açmış, aziz milletimizi, tarihinden, kültüründen ve inanç değerlerinden koparmak için akla hayale gelmedik zulümler uygulamıştı. Milli Mücadele yıllarımızdan sonra, bazı vatanperver kişi ve kurumlar tarafından başlatılan sınırlı sayıdaki kalkınma hamlelerinin önü de, bir bir kesilmiş, mesafe kat edilen bütün çalışmalar birer birer akamete uğratılmıştı. Böylesine vahim bir ortamda tek partili dönemin CHP’si çok partili siyasi hayata geçiş sürecinde de “açık oy, gizli sayım” garabeti başta olmak üzere, seçimi kaybetmemek için her türlü hileye başvurmuş, demokrasi ve özgürlüklerin kökünü kazıyarak, 50 li yıllara gelinceye kadar, Türk siyasi tarihinin en büyük diktatörlüğünü kurmuştu.

Bütün bu olumsuzluklar sonrasında, merhum Adnan Menderes ve yol arkadaşları 14 Mayıs 1950'de halkın büyük teveccühüyle seçimleri kazanarak tek parti dönemine son vermiş, 14 Mayıs 1950 tarihi milletimiz için bir demokrasi bayramına dönüşmüştü. "Yeter söz milletin" sloganıyla halkın karşısına çıkan merhum Menderes ve arkadaşları, tek parti rejiminin en büyük ihanetlerinden biri olan, Türkçe ezan zulmünü aslına döndürerek işe başladı. Kapalı camilerin, İmam hatip okullarının ve Kur'an-ı Kurslarının önünü açtı. Milli ve manevi değerlerimizi, Anadolu topraklarından silmeye çalışan tek parti CHP’ sinin antidemokratik uygulamalarına bir bir son verdi. Türkiye’ye çağ atlatan merhum Menderes ve arkadaşları, kısa zamanda ülkenin her tarafını birer şantiyeye çevirerek, tek parti döneminden kalma sorunları birer birer çözerek aziz milletimizin gönlünde taht kurdu. Peki daha sonra ne oldu?

27 yıllık CHP iktidarında, milletimize zorla Batı’nın ateist-seküler gömleğini giydirmeye çalışanlar, Demokrat Parti ve Adnan Menderes’i seçimle yenemeyeceklerini anlayınca, bütün şer odakları birleşerek hukuk, ahlak, vicdan dışı bir sürece giriştiler. Yerli ve milli olan her şeye husumeti gaye edinen vesayet odakları, ardı ardına gelen bu demokrasi ve kalkınma dalgalarına karşı cephe alarak, milletin değerlerine, milletin ikbal ve istikametine ihanet ettiler. Hesapsız ve sorumsuz bir şekilde kullandıkları iktidar gücünün ellerinden kayıp gidişine tahammül edemeyen cuntacı zihniyet, demokratik yönetime, antidemokratik yöntemlerle 27 Mayıs 1960’ta el koyarak darbe yaptılar. Sonrasında da düzmece gerekçelerle milletin adamları merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarını zulmen idam ederek şehit ettiler.

14 Mayıs 1950, bu milletin tek parti zulmünden kurtuluş günü iken, 27 Mayıs 1960 ise, çukur zihniyetin, millete rağmen iktidarı gasp ettiği gün olarak tarihe geçti. Cumhuriyet tarihinin ilk Darbesi olan 27 mayıs ve sonrasında hazırlanan 1961 anayasası; Bütün vesayet odaklarını kurumsallaştıran ve demokrasiye kurulan bir tuzak ve ihanet olarak tarihe geçti. Darbe sonrası çıkarılan ekonomik, sosyal ve siyasi faturaların bedeli her defasında millete misliyle ödetilerek milletten adeta intikam alındı. Bütün bunlar yetmezmiş gibi şecaat arz ederken sirkatin söyleyen merdi kıptî gibi darbeciler ve destekçileri 27 Mayıs’ı Hürriyet ve Anayasa Bayramı ilan ederek yıllarca kutladılar. Bu ayıplarla da yetinmeyen bu vesayetçi güçler, hiç utanıp arlanmadan rahmetli Menderes'in idam sehpasındaki fotoğrafını sık sık yayınlayarak, seçilmişler üzerinde tehditlerine devam ettiler. 27 Mayıs darbesi sonrası bu ülkede siyasete soyunmak kefen giyilerek çıkılan tehlikelerle dolu bir yol olarak görüldü.

Darbelerin ülkemizi geriye götürdüğü, geleceğimizi elimizden aldığı acı bir gerçektir. Bu nedenle bütün darbeler kirli, bütün darbeciler lanetlidir.

Devirler, aktörler değişse de darbeci zihniyet hiç değişmedi. Milletin kalbine giremeyenler, onu fethedemeyenler, maalesef her defasında hep kumpaslardan, mafyalardan, çetelerden, darbelerden medet umdular. Ülkemiz büyümeye, ayağa kalkmaya, koşmaya, söz sahibi olmaya başladıkça birilerinin nevri döndü. Türkiye’yi içerden, dışardan kuşatmaya çalışarak ülkenin geleceğini istiklalini ve istikbalini tehdit altına almaya çalıştılar. 27 Mayıstan yarım asır sonra aynı senaryoyla 15 Temmuz hain darbe girişimiyle karşımıza çıktılar. Ancak aziz milletimizin sinesine çarparak bozguna uğradılar. Necip milletimiz bir daha darbelere geçit vermemek için meydanlara dökülerek milli iradenin yılmaz bekçisi olduğunu bütün dünyaya ilan etti. Hain darbe girişimine karşı göğsünü siper eden milletimiz, eski Türkiye’nin; koalisyonlara yenik düşen, istikrar sağlayamayan, milletin devlet için olduğu dönemleri kapattı. Kanla canla yazılan 15 Temmuz destanıyla darbeler tarihe gömüldü.

Geçtiğimiz günlerde bazı tek parti kalıntıları, eski alışkanlıklarını devam ettirerek, bir taraftan merhum Menderesi işaret ederek darağacı hatırlatması densizliğini yaparken, diğer taraftan da, Türkiye'yi dışarıdaki ağababalarına şikâyet eden, hükümet üzerinde baskı kurulmasını isteyen zavallıların varlığına üzülerek şahit olduk. Ayrıca, tek başına iktidar olma ümidini ebediyen kaybeden vesayetçi tek parti artığı CHP, bir taraftan, dışarıdaki ağa babalarından aldıkları talimatla, siyasetin yedi benzemezini kuyruğuna takarak iktidar hayali kurarken, diğer taraftan iktidar olabilmek için, her türlü şer odaklarıyla perde arkasında işbirliği yaparak, gayri meşru çete mafya yapılanmalarından, iftiralarından medet umar oldular. Diğer taraftan, CHP’nin açıkça destek verdiği, eski Türkiye aşığı, vesayetçi, kendini ve haddini bilmez birkaç emekli amiral de sözde bildiri yayımlayarak emperyallere selam çaktı. Toplumun sinir uçlarıyla oynayan vesayet artığı bu zavallılara gereken cevap en sert şekilde hem toplum hem de devletimiz nezdinde gecikmeksizin verildi. Karanlık odakların tercümanlığını yapan bu ajan provokatörlerin kirli hesapları suya düşürüldü.

Pusuda bekleyen, ülkenin ve milletin başına gelen her olumsuzluğu kendilerine iktidar alanı açacak bir fırsat olarak gören, umutlarını darbeye, cuntaya bağlayanlar her defasında hüsrana uğramışlardır. Darbeci zihniyeti hortlatmak isteyen her girişim her defasında milletin çelik iradesinin duvarına çarparak tarihin çöp sepetine atılmıştır. Millete parmak sallanan günler artık geride kalmıştır. Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur. Bu aziz millet, bir daha asla, yeni darbelerin, hainliklerin yaşanmasına izin vermeyecektir.

Buradan içerdeki ve dışardaki hainlere bir kez daha seslenmek istiyorum. Ne bu gün ne yarın ne de bundan sonra asla başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz. Vatanımızı parçalayamayacaksınız. Bayrağımızı indiremeyeceksiniz. Devri iktidarınızda 18 yıl boyunca yaptığınız gibi bir daha asla Ezanlarımızı susturamayacaksınız.

Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliğinde, devletimiz, hükümetimiz, aziz milletimiz bir daha asla, 27 Mayıs ve 12 Eylül gibi hain darbelere, 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi vesayetçi ve alçakca girişimlere geçit verilmeyecektir. Yüce Allah’ın inayeti, aziz milletimizin feraseti, Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliği sayesinde, Türkiye de darbeler, cuntalar, vesayet dönemi bir daha açılmamak üzere kapanmış, tarihin çöplüğüne atılmıştır

Bu vesileyle başta Ezan şehidimiz merhum Başvekil Adnan Menderes ve, arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan olmak üzere darbe dönemlerinde hayatını kaybeden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyor, bu mübarek toprakların ilelebet darbeci, cuntacı, vesayetçi adımlarla asla kirletilmemesini diliyorum.”