Piyasalar almış başını gitmiş. Mutfaklar yangın yerine dönmüş.

Denetim yok, devletin bir ağırlığı yok!

Marketteyim. Fiyatlar el yakıyor. Şarküteri reyonunda süt, tereyağı ve peynir fiyatlarındaki artışı görünce; “bu kadar da olmaz; ayıptır, yazıktır, günahtır!” sözlerime tezgâhtar kızın cevabı şu oldu: “Sizin süt ürünlerinin fiyatından haberiniz yok galiba..."(…!)

“Senin de üreticinin satamadığı sütünü sokaklara döktüğünden haberin var mı? Bu bilinçli bir politikadır. Türk üreticisi çökertiliyor, gıdalarımızla oynadılar, geleneksel tarımımızı, Ata tohumlarımızı yok ettiler. Buğdayımızın genleriyle oynadılar Bozuk kromozomlu undan yapılmış ekmekleri yiyoruz. Tüm bunlar olurken halkın da psikolojisini bozdular. İnsanlar geçim sıkıntısından intihar ediyor. Bu içeriden de destek bulan küresel bir plandır. Biz susarsak başımıza çok daha beteri gelecektir!” diyeceğim ama anlamayacak… Anlasa, farkında olsa, zaten bana böyle cevap vermeyecek...

Evet, orta halli bir peynirin kilosu 45-70, tereyağı 77-100, zeytin 35-45, kıymalık et 60, pirzola 100, diğerlerine girmeyeyim; beğenmediğimiz dana ciğer 45, kuzu ciğer 65 -et alamayanların sakatata yöneldiği günler de geride kaldı- pastırma-sucuk, hadi onları söylemeyeyim, zaten kimse alamıyor. Domates şimdiden 10 liraya dayanmış, patates-soğanın kilosu 3-4 lira. Uzatmayayım. Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider Kanal İstanbul’a...

Bizi yöneten (!) bayanlar baylar; ekmek de 1.75 krş. bilginiz var mı? Aman unutmadan ekleyeyim; Hamsi 25, İstavrit küçük boy 30, büyük boy 40, Mezgit, 30-40, Barbun 90 lira... Yani, eskiden gariban vatandaş et alamasa da balık alabilirdi. Şimdi her ikisini de alamıyor. Tavuk’tan hiç bahsetmiyorum; hem pahalı hem de hormonlu; yenmiyor…

Saray mutfağında, Meclis lokantasında komik fiyatlarla kendilerine ziyafet çekenler, millet kesesinden ejder meyvesi yiyenler, emekçi asgari ücrete taban teperken, “maaşımız yetmiyor!” diye feryat figan edenler;

AÇIZ AÇ! PERİŞANIZ!

Çöplerden yiyecek topluyoruz. Çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz. Genci, yaşlısı, emeklisi; milyonlarca insan İŞSİZİZ! Farkında mısınız? Bu devran sonsuza kadar sürecek mi sanıyorsunuz? Dünya Sultan Süleyman’a kalmamış da size mi kalacak? Hani Muaviye’nin sarayı nerede?

Siz de gideceksiniz hem de çok yakında… Bu halk size de bir “jest” yapacak!

Sizi mutfaklardaki yangınlar gönderecek; haberiniz olsun!

Uyarmadık demeyin!