Ben, Biz Olduğumuz Zaman Ben’im
Bu hikâyeyi çok manidar buldum, nasılda ihtiyacımız var.
Değil mi?
“Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır.
Onlara, “Haydi, şimdi başla! Birinci olan alacak!” der.
O an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler;
“Biz “ubuntu” yaptık: Yarışsa idik, yarışı kazanan bir kişi olacaktı.
Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir?
Oysa biz ubuntu yaparak hepimiz yedik.”
Ubuntu’nun anlamını açıklarlar onların dilinde:

UBUNTU: “BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM”
Bu hikâyeyi okuyup da duygulanmayacak insan azdır.
Bu hikâyeyi birçok kez bazı durumlara uyarladım köşe yazsısı olarak gönderemedim.
İlk uyarlamam MHP’nin içinde bulunduğu duruma yorumlamıştım.
Fakat Ülkemiz her seferinde yeni durumlara gebe kalıdı. Sürekli de kalıyor.

Şimdi ise ülkemizin içinde bulunduğu durum da tam Ubuntu zamanını kapsıyor...
Partiler arası ve parti içi muhalefetleri bir kenara bırakıp el ele tutuşup çözüm olunma zamanı.
Bizi_Sizi, Şusu_Busu yok artık.

Atatürk Milliyetçiliği var.
Vatan içinde yaşayan ve kendini Bu Milletin içinde hisseden herkes Türk’tür.

Bu Milletin toplam adıdır TÜRK.
Gün, hep birlikte Vatan sınırına SUR, sur içinde VATAN olma vakti.
Bu vatanın nasıl bir Seferberlik ile kurulduğunu unutmuşuz. Unutturdular…
Etrafımız ateş çemberi, nefesimizde barut kokusu var.
İçimizden ve dışımızdan hainlerin tuzakları kuruluyor.
Zor zamanlardan geçiyoruz.

Biz olma vaktini geçirmeden, bir an önce birlik olunmalıyız.
Özlediğimiz, benliğimize dönmeliyiz.
Neden biz olmayı unuttuk? Olamıyoruz.
Acilen sorgulamamız gerekmez mi sizce de?
Ben biz olduğumuz zaman benim.
Hikâye, günümüzde unutulmaya yüz tutan Milli Birliğimizi aklımıza tokat gibi vuru verdi değil mi?

Bu günlerde ben, ben illaki ben, ben olmalıyım derdinde herkesler.
Ben olmazsam kimse olmasın.
Benim değilse kimsenin de olmasın.
Benim hükmüm yürüyecek.
Ben kimden nasıl faydalanırım? Çıkarım nerede?
Ben her şeyi en iyi bilirim.
Ben en güzelini yaparım.
En iyi ben kazanmalıyım.
Her şey benim isteğim doğrultusunda olmalı vs. Vs.
Ben odaklı bir eğitim.
Birinci sen olmalısın evladım diye çocuklarımız kamçılanıyor.
Ben odaklı gençlik ve BEN odaklı toplum olup çıktık.
Güzel ve insani değerlerimiz hakir görülmeye başladı.
Biz olmayı çoğunluğumuz çoktan unuttuk.
Oysa, gözünü diktiği yere engel tanımadan ezip geçen sömürücü güçlerin söylemleri ve eylemleri kara ile ak gibi.
Şimdi her yerden kan akıyor.
Kendileri için bizim coğrafyamızı dövüş alanı yapmada sakınca görmüyorlar.

Kendi ülkelerinden uzak kendi insanlarının çıkarları için bizlerin kanını içiyorlar.
Hem de içimizdeki hainleri kullanarak.

Öyle güzel oyun yönetiyorlar ki;
Genelinde takdirlerde, alkışlarda samimiyetten uzak yüze piyas olduğunun farkına bile varamıyor millettim ve Ortadoğu halkı..
Alkışların sesinde kayboluyorlar. Oysa arkasından kan, gözyaşı ve de savaş geliyor.
Ancak ülkelerini ve her şeylerini kaybettiklerinde farkına varıyorlar ama tavşan yamaca çoktan geçiyor oluyor.
Etrafta dost yok ki. İçimiz dışımız düşman zulası.

Millet bir olurken, yönetenler de illaki benim dediğim olacak ben her şeyim demeyecek.
Millete sırtını dayarken, yarın beni sırtımdan vuracak mı diye düşünmeyecek.
Kendi hırsı için bizi kullanıyor mu diye düşünmek zorunda bırakılmayacak.
Kim mi?

Tabiî ki Yönetenler.

Tek adam olmak isteyenler.
Birlikte biz olalım diyebilecekler.
Siyaset dünyası ise en çirkef politikalar meydanı.
Bu gün ağam, paşam yarın yerin dibine düşen.
Umudumuz ve Kurtuluşuz, Milletçe Ubuntu yapmamız.
Acilen ve tek koşul bizimle ben olmaya dönmeliyiz…
Kalın Sağlıcakla_ Bizimle ben olarak__