Bakmak, görmek, duymak, hissetmek ve ses vermek, bizim güzel huylarımızdandır. Geleneğimiz ve de yapımızın hamurudur.
Ramazan ayında daha bir duyarlı oluyoruz.
Türk_İslam bileşiminde milletin özünün temsilidir.
Özün içi de hissettirmeden düşkünün yardımına koşmaktır.
Atalarımız, Atasözlerimizin içine öyle çok şey sığdırmışlardır ki, yeri geldiğinde hayran kalıyoruz.
Ne oldum deme, ne olacağım de diye uyarmışlar.
Bir elinin verdiğini öbürü bilmesin diye tembih etmişler.
Ramazan ayı duyarlılığında bir yardım telaşı düşer insanımıza, etrafına bakar.
Bu sene yardımların adresi, yeri çok farklıydı.
Geçen yıl yardımı yapanlar, bu yıl yardıma muhtaç duruma düşmüşler. Ramazan ayı kutsallığında daha iyi farkına varıldı beklide.
Ha bir şey daha yardıma muhtaç insanımızın sayısı, çok daha artmış olduğu anlaşılıyor.
Eskiden yardım yapılacak yer aranırken bu sene hangisinin durumu daha vahimse ona yardım edelim yardım sever halkımız.

***
Yardıma muhtaç olanların sayısı Fetö teröründen nasibini alanlarda daha da baskın sanki.
İçeriye alınan insanlarımızın, geride kalan çocuklarının hali perişan durumdalar.
Görevden el çektirilenler ise toplum tarafından dışlandırılmış olduklarından, işverenler iktidarın ve bana da dokunur mu? Korkusundan size iş veremeyiz gerekçeleri ile geri çeviriyorlar.
Halkımızın size hesap sorar.
Demeleri buralarda kendini göstermesinin açığa çıkması oluyor, demek ki…
Baskı, korku, karamsarlık bekli de çaresizlik.
İnsanlarımızın, milletimizin kafası karmakarışık.
Çoğunluktaki insanlarımızın düşündüğü gibi bende silahla ve terörle ülkeye ihanet eden her kimse cezasını çeksin istiyorum.
Ama geride kalan minicik yüreklerin üzüntüsü, tasası, korkusu, yoklukla terbiyesi, dışlanması vs. hangi vicdanın terazisinde tartılır acaba?
Dini unsurlar her yerde baskın kılınırken, gönlü dahi incitme demiyor mu yüce yaradan?

***
Kendi insanına yardımı suç kılan yönetenler, dışarıdan gelenlere yardım kapılarını sonuna kadar açıyor.
Kucak açılarak ülkemize yerleştirilen Suriyelilerin kendi vatandaşımızdan üstün tutulması hemen, hemen her yerde insanlarımızın kalbine bıçak gibi saplanıyor.
Belki de bazı insanlarımız hiçbir suç unsuru bulunmazken ceza evlerinde ezaya tabi tutulurken, ne olduğu belirsiz yabancılar sokaklarımızda kadınlarımıza sarkıntılık ediyor.
Bol, bol üreyip keyif sürüyor.
Sahiller onlarla dolup taşıyor.
Bizim Mehmetlerimiz onların tasasına düşerken onlar el ense zevk_i sefa sürüyor.
Birisinin şahsi ihbarları yüzünden aylardır içerde tıkılanların çocukları ise kâbusu yaşıyor.
Yoklukla ayrı,
Ruhen ayrı yaşıyorlar.
Diğer yandan Suriye’den gelen milyonlar, bizim toplum yapımızı bozuyorlar.
İçimizi çürütüyorlar.
Gelecek yıllarda bunun etkisini daha derinden hissedeceğimiz, göreceğimiz kesindir.
Bir an önce gerekli önlemlerin alınması aciliyet arz etmektedir.
Yarın geç olabilir önlemlerin, dünden alınması gerekiyordu aslında.
İçinde bulunduğumuz durum ise Milletimiz kendini güvende hissetmediği gibi, geleceğe de kuşkulu bakmasına neden oluyor.
Bu da milletin devlete olan sevgi ve güveninden gedikler açılmasına vesile oluyor.
Daha da geç kalmadan çözümler üretilmelidir.
Kalın Sağlıcak__Acilen çözü__