Yaşı 18’den küçük olsaydı, “suça sürüklenen çocuk” muamelesi görürdü adlî makamlarca.
Bir baba ki oğlunu örtülü işlerinin oyuncağı yapmış.Telefon ediyor oğluna: Paraları sıfırla!.. Çocuk uyku sersemliği midir nedir, bir şeyler yuvarlıyor, sonra aklına gelen kim varsa sayıyor, paraları tanıdıkların üstüne kamufle etme planları yapıyor. Babası tekrar aradığındaysa, elde 30 milyon euro kalıyor sadece, onunla da lüks villa alma hesapları yapıyorlar. 
İlk duyduğumda inanamadım, küçük ve kendine güvensiz bir çocuğun sesi gibiydi: Tamam babacığım…
Evet “babacığım” diyor ama 34 yaşındaki biri değil sanki konuşan, babasından ürken ergenlik çağındaki bir çocuk sanki…
Yeni tapeleri bile yayımlandı internet sayfalarında. Yine babası arıyor ve kendi işine-gücüne ortak ediyor oğlunu. Bir işadamından gelen 10 milyon dolarlık rüşveti az buluyor babası, beğenmiyor: “getirirse de alma” diyor…
Oğlan ne desin: “Tamam babacığım”….
Daha dün internete düşen “baba-oğul Fenerbahçe düeti”, Bilal’in nelere alet edildiğini göstermiyor mu?
- Kongrede Aziz Yıldırım’ı değil, Mehmet Ali Aydınlar’ı destekle…
-Aziz Yıldırım Fenerbahçe Bank’ı kurmasın diye 500 milyonluk borcu hatırlatılsın…
-Şike kanunu Aziz Yıldırım’ın eseriymiş meğer, bu da kendisine hatırlatılsın…
-Bir de Kenan Evren Lisesini yıkıp, AVM yapacakmış…
Bilal “ha, hı” diyor. Yine gece uykusundan uyandırılmış çocuk gibi sesi… Bu arada Ahmet Davutoğlu’nun damadı gündeme geliyor. Meğer o da Aziz başkanın listesindeymiş, 26 milyonla susturmuşlar, vay şerefsiz diye veryansın ediyor oğlan…
Babası siyasal taktikler veriyor oğluna, o da kafasında sürekli nasıl oy kullanacağını, basına nasıl mesaj vereceğini kurup duruyor...
Buyurgan bir baba ve onun direktifleri altında ezilmiş, kişiliği güdük kalmış bir ses…
Evet, bir adam ve bir çocuk: Bir zamanlar “hırsızlık babadan evlada geçer” diyen, şimdilerdeyse “evdeki paraları sıfırla” diyen bir adam ile onun elinde oyuncak olan çocukları. Maşallah her telefonu din-iman edebiyatıyla açıp, sonrasında para-villa-ihale pazarlıklarına gelen bir adam var telefonlarda. Alo Fatih diyor, televizyonları yönetiyor mesela.  Sadece çocuklarının temiz geleceğini kirletmekle kalmayıp, toplumdaki kirlenmeye de rol-model oluyor. Başbakanı körü-körüne destekleyen, vicdanlarını yitirmiş yandaş-yalaka-cahil takımından salyalar akıyor: “İddialar doğruysa da destekleriz… Zekat parası olabilir… Çalıyorsa benden çalıyor, kime ne?..”
Toplumsal kirlenmenin boyutu o kadar ciddi ki:  Evinde milyon dolarlar, yazar-kasalar bulunan bakan çocukları bunların kendilerine ait olduğunu kabul etse de, rüşvetçi bakanlar haramzade İranlının uçağıyla umreye gitse de, bakanın biri 700 bin dolarlık hediye saat filan alsa da… Yapılan anketlerde AKP’nin oyları %38-43 bandında görülüyor…
Ağzından köpükler saçan Başbakan, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi aşağılıyor:”onun çocuğu yok” diyor. Oysa ki çocuğu olmayan ya da olamayan binlerce insan var bu ülkede. Ne kadar vicdansız bir söz bu, ne kadar acımasız! Evet, Devlet Bahçeli’nin gerçekten de “hırsız bir çocuğu yok”… 
Kılıçdaroğlu ise sıyırıyor bu aşağılanmadan, malum üç çocuğu var. Fakat ona da saldıracak gerçek dışı şeyler bulmayı beceriyor başbakan. Ancak malumunuz, Kılıçdaroğlu’nun da “hırsız çocukları yok”…
Buna karşın Bilal ile yardımcısı Sümeyye’nin telefon konuşmaları villa-para sıfırlama ve futbol takımlarına siyasi planlar çerçevesinde akıyor. 
Anneler ve babalar vardır; çocukları kendileri gibi sıkıntı çekmesin diye onları bin bir güçlükle okutur, hamallık ta yapsa çektiği çileyi çocuğuna hissettirmez. Onları yanlıştan, kötülüklerden sakınır, bile bile suç işlemeye itmez. Duaları da gerçektir, kıldığı namazlar ve tuttuğu oruçlar da. Çocukları hasbelkader bir suça bulaşsa da her defasında sabırla telkinde bulunurlar, hatalarını düzeltsin diye…
Bir de böyleleri var işte; ihale, para, pul, villaların esiri olmuş haramzadeler. Her daim din-iman girizgahlarıyla konuşmaya başlayan, kin ve nefret söylemleriyle devam eden, bir yandan da el altından malı götüren…
Pek çok insan gibi, her şeyi bir kenara atıp ben de Bilal ve kardeşlerinin nasıl bu hale dönüştüğünü düşündüm. Bana kalırsa, böyle bir babayla zaten hiç şansları yoktu…