“Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu”

(Yunus Emre)

Yüzyıllar öncesinden yazdığı bu dizelerle 21.yüzyıl da yaşadığımız Covid19 musibetini anlatan Yunus Emre’ye selam olsun. Sadece iki cümle ile resmen bugünleri anlatıyor. Cidden gözle görünmeyen küçücük bir virüs koskoca insanlığı salladı vurdu yere, dünyanın tozunu kaldırdı. Öyle bir toz kalktı ki; kimine insanlığını unutturdu, kimine insan olduğunu hatırlattı. Öyle bir salladı ki; kimini kendine getirdi, kimine kendini kaybettirdi. Yalan değil, toplam ağırlığı iki buçuk gram bile etmeyen bir virüs sekiz milyar insana taptığı dünyanın kaç bucak olduğunu gösteriyor da bunu kaç kişi anlıyor acep!..

Belki duymuşsunuzdur, dünyanın bir ucunda bir kelebeğin kanat çırpmasının dünyanın diğer ucunda kasırgaya neden olması olayını bilim “Kelebek Etkisi” diye adlandırılıyor. Kelebek etkisinden bahsetmemin nedeni bu teori insan yaşamıyla ilişkilendirildiğinde, bugün yaptığımız en küçük hareketlerin bile ileride yaşamımızı şekillendiren domino taşı olabileceği gerçeğidir. Yani her şey birbirine bağlı ve birbirini etkiliyor. Hepimiz birbirimize bağlıyız ve birbirimizi etkiliyor, birbirimizden etkileniyoruz. Yapılan her hareketin, her kanat çırpışının, her haksızlığın, her katliamın, her iyiliğin evrende mutlaka bir etkisi ve bir karşılığı vardır. Her birimiz yaptığımız iyi-kötü eylemlerle hem kendimizi hem birbirimizi hem de tün kâinatı etkiliyoruz. İslamiyet’te sevap işlendiğinde tüm canlıların sana dua ettiği, günah işlediğinde ise tüm canlıların sana buğuz ederek sistemde kozmik bir enerji oluşturduğu kuralı yüzyıllardır biliniyor. Buna bilim kelebek etkisi dediğinde önünde şapka çıkarıyoruz da Allah-u Teala Kuranı Kerimde “Kim zerre iyilik yaparsa karşılığını görür, kim zerre kötülük yaparsa onun karşılığını görür.(Zilzal 7-8)” diye uyardığı ayeti kulak arkası ediyoruz.

Dünyanın bir ucunda kelebek kanat çırptı, dünyanın diğer ucunda fırtına çıktı meselesinde haddi çok aştık. Çok üzgünüm ama kul azdı, hak bela yazdı. “-Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyerek öldürülen Suriyeli çocuğun, “-Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?” diye soran Bosnalı çocuğun sesi evrende kaybolmadı, halen yankılanıyor. Nasıl ki; ekonomi bozulduğunda, devlet bile müdahalesini yapıyorsa; Takdiri İlahi de kendine münhasır yöntemlerle, haddi aşan biz kullarına hatırlatmasını yapıyor. Allah’ın sopası yok elbette, ama bu muhteşem düzen içinde hayatın akışını birbirine bağlayan birçok arka planları var. Dünyanın bir ucunda insanlar açlıktan ölüyorken, dünyanın başka yerlerinde insanlar obezite ile mücadele ediyorsa, tokun açtan haberi yoksa ağzımızın tadı, burnumuzun kokusu gider vesselam. Dünyanın birçok yerinde su hoyratça kullanılırken, suyu çok içiyor gerekçesiyle; develer öldürülüyorsa, ilahi adalet bizi de kendi nefesimizde boğar vesselam. Kimseye karşı hoşgörümüz kalmamışsa, hatta evdeki eşine bile tahammül edemiyorsan, o tahammül edemediğin eşinle eve hapsedilirsin vesselam. Kimsesizlerin kimsesi olmadıysan, yarası olanların yarasını sarıp sarmalamadıysan, en sevdiklerine de sarılamazsın vesselam. Ez cümle; her şeyden önemlisi dünyada yapılan zulüm, ihanet, adaletsizlik karşısında susan, susması gereken yerde boş beleş konuşan o mübarek ağzına maskeyi yapıştırır. Uzun sözün kısası; içimizde kanat çırpan adaletsizlik, bencillik, yozlaşmışlık ve kirlenmişlik üzerimize corona olarak yapıştı. Velhasıl, etme bulma dünyası diye boşuna söylenmemiş. Kusura bakmayın! Ne ektiysek onu biçiyoruz. Kin ektik, nefret ektik, zulüm ektik corona biçiyoruz.

Aslında; Allah kuluna dert vermez, ders verir. Bu günler dertlenme değil, dertlerimizden ders çıkarma zamanıdır. Asla “Ben ne yapabilirim ki ...” diye, kurduğun cümlelerin arkasına sığınma… Çok şey yapabilirsin aslında… Gel okyanusta bir damla ol. Ağaç mı kestiler, orman mı yandı, sen elinden geldiğince ağaç dik mesela. Bir yerde çocuk mu öldürüldü, sen bu zulme inat ulaşabildiğin çocuklara yardım et. Bir yetimin başını okşa, bir defter al, bir kalem al, bir kitap al. Zalimce öldürenlere inat, sen birilerinin hayatına dokun ve yaşat. Özellikle yaşlıları daha çok kaybettiğimiz bu günlerde yaşlılara yardım et. Evdeki anne ve babana sahip çık, değerini kıymetini bil. Tüm insanlığı değiştiremeyiz belki ama kendimizi değiştirebiliriz. Sen değişirsen, ben değişirsem insanlık değişir. Herkes kendi evinin önünü temizlerse, tüm dünya temizlenir. Unutma! Dünyayı iyilik kurtaracak. Sende yap bir iyilik at denize ki balık bilmezse Halik kesin bilir. İyilik kelebekleri kanat çırpsın dünyada. Zaman şikâyet etme zamanı değil, kendimizi sorgulama zamanıdır. Zaman kolektif bilinç oluşturma zamanıdır. Zaman ders alma zamanıdır. Zaman pişman olma zamanıdır. Zaman af dileme zamanıdır. Zaman dua etme zamanıdır.