Tarımda teknoloji kullanımı endüstriyel faaliyetlerle ilişkilendirilmeye başlandığında akıllı tarım ve Tarım 4.0 gibi kavramlar da konuşulmaya başladı. Bu gelişme yeni bir akım gibi algılansa da aslında birkaç on yıldan beri süreç işliyordu. İlk olarak yarı ve tam otomatik sistemlerle başlayan süreç, yapay zeka, big data, bulut, akıllı sistemler, otomasyon ve nesnelerin interneti (Internet of Things/IoT) kavramlarıyla teknolojik uygulamaların ileri sürümleri şeklinde hayatımıza girdi. İlk olarak asistanlık dönemlerimizde, 1989 ve 1991 yıllarında yurt dışında inceleme şansı bulduğumuz ileri tarımsal teknolojik sistemler, bugün her noktadaki üreticinin ulaşabileceği ve her sektördeki insanın anlayabileceği hale geldi. Esasen süreç uluslararası rekabette teknoloji üretenlerin teknoloji tüketicilerinin (de teknoloji üretiminde mesafe alarak) kendilerine rakip hale gelmesiyle ve teknoloji üretenlerin tüketenler karşısındaki üstünlüğünün ortadan kalkmaya başlamasıyla farklılaştı. Bu noktadan itibaren teknoloji üretimindeki avantajını korumak isteyen ülkeler Endüstri 4.0 ‘ı gündeme getirdiler. Dolayısıyla bu şekilde Tarım 4.0’da gündeme geldi.

1990’larda dünya sıralamasında yer bulan Çukurova Üniversitesi’nde görev yaptığımız dönemlerde ileri tarım teknolojileri araştırmaları(uzaktan algılama, biyoteknoloji, bitki besleme vd) alanında Ziraat Fakültesinin performansı kayda değerdi ve bizzat süreci yaşadık.

Sonrasında Akdeniz Üniversitesi’ne geçişimizle birlikte özellikle 2000’li yılların başından itibaren Hanover Üniversitesinde (2004 yılına kadar) akademik çalışmalar yürütmek üzere misafir öğretim üyesi olarak görev aldığımızda (biyoteknoloji, bitki besleme, mekanizasyon, bilişim teknolojileri, siber yayım, enformatik gibi alanlarda) ileri tarım teknolojileri araştırmalarının, bir sanayi ülkesindeki düzeyini görmek ve anlamak mümkün oldu. Tabii Almanya bir sanayi ülkesi olması nedeniyle uluslararası düzeyde tarım teknolojilerinin sergilendiği önemli tarım teknolojileri fuarlarına da (Agri-Technica gibi) sahne oluyordu v fuarlarda da gelişmiş teknolojileri takip etmek mümkün oluyordu.

Aynı dönemlerde 2001 yılından itibaren yayım bilim (extension science) alanında sürekli takip ettiğimiz ve 2013 yılında Antalya’da düzenlediğimiz Avrupa Yayım Eğitimi Kongresi (www.esee2013.org ) serileri sürekli olarak tarımda teknoloji transferini etkin kılan teknikleri ele almış ve takip etmiştik. 2015 yılında Hollanda’da düzenlenen kongre (https://www.mmulder.nl/2013/09/07/european-seminar-on-extension-education-in-antalya-turkey-successfully-completed/ ), geçtiğimiz yıl söz konusu kongrelerin 42.si olarak Girit’te düzenlenmiş ve bilim kurulu üyesi olarak davetli bir konuşma yapmış ve Avrupa ve dünyadaki teknoloji transferi alanında çalışan meslektaşlara gelecekteki olası gelişmeler üzerine görüşlerimizi paylaşmıştık.

Dolayısıyla gelişmeler bir yandan devam ederken, aynı paralelde sürece yönelik yolculuğumuz ve çalışmalarımız da devam ediyor. Aynı yıl ekim 2017 tarihinde ise Antalya Expo Merkezi’nde Tarım ve Ormancılık Bakanlığı, KOSGEB, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz Üniversitesi ve sektörün önemli sivil toplum kuruluşları ve paydaşlarının da destekleriyle; ana teması “Akıllı Tarım Ülkesi Türkiye” olarak belirlen 5. Uluslararası Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı (Animall Antalya) düzenlenmiş, söz konusu fuarda hayvancılık sektöründeki teknolojik gelişmeler ve hayvancılık teknolojileri ürünleri yer almıştı. Bu çerçevede Tarım Gıda Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın yönetiminde tarımda teknoloji kullanımının tartışıldığı “Tarım 4.0 Paneli” düzenlenmiş ve TARIM 4.0 Oturumunda ile birlikte yer almış, süreçle ilgili gelişmeleri katılımcılarla paylaşmıştık(http://www.antalyasonhaber.com/turkiye-akilli-tarimla-cagi-yakalar-16257h.htm ). Yine gıda ürünleri ihracatımızda katma değerin arttırılması, yeni teknoloji ve üretim metotlarının üretim süreçlerine kazandırılması, üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla 2012 yılında ve sonrasında Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) tarafından düzenlenen ve Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği koordinatörlüğünde yürütülen “Gıda Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliklerinde danışma kurulu üyesi olarak görev yapmıştık. Tabii yürüttüğümüz ve görev aldığımız ilgili diğer projeler de dikkate alındığında Değişim 4.0’ın gelişme evrelerini takip etmek mümkün olmuştu. Bu çerçevede çalışma alanımız olması yanında teknolojik gelişmeleri takip eden bir akademisyen olarak, bilişim yani bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı konularının lisans programında ders olarak yer almasının gerekliliğini savunagelmiştik. Sonuç olarak 1990’lardan itibaren bilgisayar programlama dersleri veren bir akademisyen olmak yanında, 2011 yılında Türkiye’de ilk kez Tarımsal Bilişim dersinin lisans programına girmesini sağladığımızda Endüstri 4.0 (bugünkü düzeyde) gündemde değildi. Lakin bilişim teknolojileri artık günümüzde olmazsa olmaz bir alan olarak karşımızda duruyor ve o dönemde yaptığımız girişimin, bugün ne kadar önemli olduğunu görmek mutluluk veriyor.

Dört Sıfır Yolculuğu

Birinci sanayi devrimi süreciyle başlayan dönemden günümüze kadar geçen süreçteki gelişmeler kayda değerdir. 18 yüzyılın son çeyreğinde buhar gücü ile başlayan süreç; mekanik üretimden elektrik enerjisiyle üretime geçiş, otomasyondan dijital ve akıllı teknolojilere geçişle ilişkili gelişmeler binlerce yıllık insanlık tarihinin son iki yüzyılında gerçekleşmiş olması, değişimin hızını görmek bakımından önemlidir. Bugün Endüstri ve Tarım 4.0 döneminin temel özellikleri, ortaya çıkan dinamikler ve Türkiye’de yapılması gerekenler üzerine uzman gruplarca çalışmalar yürütmek ve strateji oluşturmak son derece önemlidir.

Bilgi üretim, bilgiyi kullanma kapasitesinin ve teknoloji kullanım becerisinin kalkınma ile ilişkili olduğundan hareketle; söz konusu bu yeni dönemde akıllı sistemler, yapay zeka konuları çok daha fazla yer alacak ve tüm sektörleri etkileyecektir. Bu durum insan kaynağının ve bu kaynağın kapasitesinin geliştirilmesi, üretim süreçlerinin ve insan kaynağının yeni döneme uyumu ve üretilen bilginin insanlık yararına kullanımı konularını gündemin başına taşıyacaktır. Buna göre tüm sektörlerde olduğu gibi tarımda da çiftçilerin, yayımcı ve danışmanların, araştırıcıların ve tüm paydaşların; bilişim teknolojilerine bağımlılıklarını hızla artıracaktır. Bu kapsamda sektörde yer alan aktörlerin daha önce hiç olmadığı kadar akıllı teknolojiler, network ve bilişim teknolojileri kullanımı konusunda yüksek donanıma sahip olmaları ve gerekli yetkinliği taşımalarını gerekecektir. Yani beşeri üretim faktörlerinin ölçülebilir nitelik bakımından üst düzeyde donanıma sahip kılınması iş görenlere ve sektörlere büyük avantaj sağlayacaktır.

Bu yeni dönemin gerekliliklerinin fark edilmemesi halinde kalkınma yarışında yarış dışı kalmak riski yüksektir ve öyle ki Türkiye’nin tüm sektörlerde olduğu gibi tarım alanında ki iddiasını koruması için de tüm paydaşlarla birlikte gerekli zihinsel hazırlığı ve dönüşümü hızla yapması zorunludur.

Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi

Toplumların sahip oldukları gelişmişlik düzeyinin; insan kaynaklarının doğru planlanması, bilim-araştırma-geliştirme-teknoloji-yayım politikalarıyla yakından ilgilidir. Tarımsal potansiyeli yüksek olan ülkelerin tarımda beklenen performansı gösterememesinin altında yatan en önemli nedenler arasında insan kaynağı planlaması ve kurumsal yetersizliklerin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ar-Ge ve teknoloji üretme kapasitesinin geliştirilememesi kadar; üretilen teknolojinin başta teknolojiyi etkin kullanmak durumunda olan üreticilere ve ilgili kesimlere, doğru yöntemlerle ulaştırılamaması da çok büyük öneme sahiptir. Türkiye Sanayi 4.0’ın getirdiği rüzgarı içine çekmek ve bu yeni döneme hazır olmak yönünde gayret içindedir.

Özellkle 2000’li yılların başından itibaren uyguladığı politikalarla Türkiye; insan kaynakları, bilim ve teknoloji geliştirme alanında çok önemli atılımlar yapmakta ve son yıllarda belirgin olarak bilim ve Ar-Ge politikalarında önemli hatta radikal değişimlere imza atmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’nin 2023 hedefi olarak GSYH’sını 2 trilyon dolara ve bununla birlikte Ar-Ge’ye ayrılan payı %3’e yani gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak hedefi; başlı başına bilim ve teknolojide çok büyük sonuçların alınmasına katkıda bulunacak niteliktedir. Son 20 yıla bakıldığında 2003 ile 2017 yılları arasında Türkiye’nin milli gelirini 240 milyar dolardan 800 milyar doların üzerine çıkardığı görülmektedir. Dolayısıyla 2000 yılına göre AR-GE ya ayrılan payın 2017 yılında yüzde 1’in üzerine çıkması, Türkiye’de ARGE’ye ayrılan değerin 6 kattan fazla arttığını göstermektedir.

Türkiye’nin 4.0 Sınavı!

Türkiye’nin tarım sektöründe üretilen değer bakımından bölgesinde ilk sırada ve dünya genelinde ise en önemli ilk 6 ülke içinde olması, Türkiye’nin Sanayi 4.0 ve Tarım 4.0 ile ilgili olarak uygulayacağı politikalarla söz konusu gücünü korumak yanında sürdürülebilir bir gelişmeyi sağlamak yününde de çalışılmasını gerektirmektedir. Burada ortaya konulacak performans, kuşkusuz tarım-gıda ihracatını 40 milyar dolar seviyesine çıkarmak yönündeki 2023 hedeflerine ulaşmak yönünde önemli avantaj sağlayacaktır.

Sonuç olarak; kendini nitelikli insan kaynağı, bilim ve teknoloji üretimi ve yenilikçi politikalar üzerine konumlandırmış bir Türkiye, tüm sektörlerde ve özelde tarım (hayvancılık ve bitkisel üretim) sektöründe çok önemli gelişmeler elde edecektir. Öyle ki akıllı tarım, üretimdeki aktörlerin işlevlerinin farklılaşması, dolayısıyla rutinin terk edilmesi nedeniyle belli ölçüde akılları karıştıracak ve yeni yeterliliklere ihtiyaç duyuracak olsa da; doğru ve zamanında yapılan müdahale ve uygulamalarla bir bakıma olası tehdit, fırsata dönüştürülebilecektir. Bu çerçevede mevcut yapının, teknoloji odaklı süreçle uyumunun sağlanmasıyla üretim ve hizmet sektörlerinde verim ve performans artışı, kaynak kullanım optimizasyonu ve maliyetlerde düşüş, ergonomi, pazarda ve enerji kullanımında etkinlik sağlanacaktır. Tabii akıllı sistemlerin ülke genelinde uygun ve gerekli alanlarda doğru yaklaşımlarla yaygınlaştırılmaya başlamasıyla birlikte; ortaya çıkacak değer artışı refahın yaygınlaşmasına ortam hazırlayacak ve Türkiye “Değişim 4.0” sınavında başarılı olacaktır.