Dikkat! Birilerinin size sarf ettiği sözler, takındığı tavırlar kişiliğinizi etkiliyor. “Pısırık bir kişiliğe” sahipseniz “sakarsanız” veya “özgüven eksikliği” gibi bir takım olumsuz özellikleriniz varsa oturun düşünün. Şimdiye kadar size nasıl davranıldı? En çok duyduğunuz sözcük neydi? Bir şey kırdığınızda “beceriksiz”, yapamadığınızda ise “geri zekâlı” diyen birileri var mıydı hayatınızda? Devamlı tenkit edilen birisi miydiniz? Yoksa takdir edilen birisi mi?

Birileri tarafından söylenen her söz beynimizde kodlanıyor ne yazık ki. Hayatımızı yaşarken eyerleri birinin eline verip, sesimizi soluğumuzu çıkarmadan evcilleşiyoruz. Fakat bunun farkında bile değiliz. Birileri kendi yanlışlarını bizim doğrumuz yapmaya çalışıyor. Aslında onlarda farkında değil. “Söz büyüdür”, beynimiz ise devamlı kayıt yapan bir bilgisayar. Özellikle telkin edercesine tekrarlanan her söz beyin için bir emirdir ve beyin bu komutu eninde sonunda mutlaka gerçekleştirir. “Birine kırk gün deli derseniz deli olur” sözü buna en güzel örnektir. Nasıl ki midemiz abartılı yediğimizde bozuluyor, kafamızda yanlış kodlardan bozuluyor. Israrla söylüyorum. Birileri kafamızı bozuyor. Birileri kafamızın ayarlarıyla oynuyor. Birileri kişiliğimizi bozuyor. Çocuklukta beynimize yanlış kodlanan senaryolar ilerde hastalık yapıyor. Çocuklukta beynimize yazılan bu senaryoların ilerde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Düzenlenmezse ne mi oluyor? Resmen “Hayatınız kayıyor”

Peki, hiç düşündünüz mü? Soğuk su içince neden boğazınız şişiyor? Terleyip de soğuduğunuz da neden hasta oluyorsunuz? Oysaki çok şahit olmuşsunuzdur; kışın ortasında buzlu su içen, üstünde teri kuruyup da hastalanmayan kişilere. Onların sizden farkı ne ki? Sizce onlar daha mı dirençli? Yoksa bünyelerimi daha kuvvetli? Ya da alışmışlar değil mi?

Cevabınız ne olursa olsun, eğer ki soğuk su içtiğinizde boğazınız şişiyor, terleyip de soğuduğunuz da hasta oluyorsanız; beyninize bu çiviyi kimin çaktığına bakın. Birileri size sıkça “soğuk su içme hasta olursun” demiş olabilir mi? Ya da siz daha bebekken elinde ter beziyle dolanan bir anneniz vardı. Dikkat edin; birileri hayatımıza sürekli müdahale ediyor. Beynimize atılan imzaların, basılan parmakların haddi hesabı yok. Bizi soğuk su içtiğimizde hasta olacağımıza inandırdılar. Çok gülersek ağlayacağımıza. “Elin ağzı torba değil ki büzesiniz” Onlar sürekli konuşmaya devam edecek. Ve siz izin verdiğiniz sürece de beyninizi kodlayacak. Soğuk su içtiğinizde boğazınızın şiştiğine inanıyorsanız elbette boğazınız şişecek. Haa….”inanmakla ne alakası var, içince şişiyor işte” diyerek değiştirmemekte ısrar ediyorsanız; size tavsiyem sadece “lütfen! “Soğuk su içmeyin” olacak.

Kafamıza çakılan bu kodlar soğuk su içmek kadar basit olsaydı keşke. Yanlış kodlar yüzünden ne adam gibi bir işimiz, ne de eşimiz oluyor. Kendi hayat filmimizde bırakın başrolde oynamayı figüran bile olamıyoruz. Birileri yönetiyor, birileri oynuyor. Bize de sadece izlemek kalıyor. Hani hep kafamıza çakıyorlar ya “parayla saadet olmaz”, “para öyle kolay kazanılmaz”, “paranın ne önemi var, mühim olan insanlık”. Hadi bakalım sen bu düşüncedeyken gel de “iki yakan bir araya gelsin”. Gel de iyi para kazandığın bir işin olsun. Sıkıysa maddi sıkıntı çekmeden yaşa bakalım. En acısı da; daha sokakta oynarken akraba çocuklarını, komşu çocuklarını bir birlerine yakıştıran büyüklerin çaktığı çiviler? “Seni oğluma alacam”, “bak bu seninki, bu da abininki!” diyerek körpe beyinlere kazılan kodlar. Ve ezbere yapılarak mutsuzlukla sonuçlanan evlilikler. Çevrenizde mutlaka vardır böyle kişiler. Kim bilir belki sizin bile başınıza gelmiştir. “Nasıl evlendim bilmiyorum abi, sanki basiretim bağlandı, bir baktım evlenmişim” diye sızlanan insanlar, beyinlerine çocukken çakılan bu çivinin farkında bile değiller.

Yanlış kodlar yüzünden hayatımızı yanlış yaşıyoruz ne yazık ki. Birilerinin doğru diye kazıdığı yanlışlar yüzünden kendimizi şartlandırıyoruz. Birisi bize “çok gülme ağlarsın” diyor ve bizi gülmekten mahrum ediyor. Birileri de “ağlamak ağlamak getirir” diye ağlamamızı engelliyor. Farkında olmadan telafisi olmayan çok büyük yanlışlıklar yapıyoruz. Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk” kitabında bahsettiği “Katil Osman”. Osman’a, katil olmadığı halde insanlar “Katil Osman” lakabını takmışlardı. Adı hiç yoktan katile çıkan Osman, bir gün gerçekten katil oldu. Çok uyduruktan bir sebeple adam öldürerek adının layığını yerine getirdi. “Lafla katil olunmuyor abi, bu vukuat bana lazımdı” derken Osman’ın beynine toplum tarafından yerleştirilen koda dikkatinizi çekmek istiyorum. Nice insan vardır deli olmadığı halde deli diye hitap edilerek delirtilen. Nice insanda vardır güzel sözlerle ıslah edilen. Aman ha …“Adamı önce kafadan bozarlar.” Kafanıza sahip çıkın. Siz siz olun kafanızın ayarlarıyla asla oynatmayın. Ne demiş Yunus Emre, “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” (Yunus Emre). Saygılarımla.

Leyla Yargı Mantar