Görünen o ki, seçim sonuçları Biden da kazansa, Trump da kazansa çok tartışılacak. Kaybeden kazananı suçlayacak.

Önemli değil. Sonuçta ABD vatandaşı veya seçmeni olmadığımıza göre bizi ilgilendiren, “verdiğimiz oylar ne oldu?” diye hesap sormamızı gerektiren bir durum yok.

Elbette ABD Başkanının kim olduğu önemli. Dört senedir Trump gibi bir adamla dünya kabir azabında yaşadı.

Bir dört sene daha mı, yoksa daha normal bir insanla Dünyanın daha az gerilimli olduğu bir iklimde yaşamak mı?

Seçimin herkes için önemi burada.

Biden, Obama’nın yardımcısı idi. Dört sene bu görevi yaptı. Daha demokrat, daha özgürlükçü, daha anlayışlı vb. nitelemelerle büyük beklentiler yayanlar da oluyor, Trump ile karşılaştırınca.

Birileri de, Trump ile Türkiye’nin ilişkilerinin iyi olduğunu, Biden gelince büyük sıkıntılarla geçecek bir dönemin bizi beklediğini iddia ediyor.

Muhalefetten Biden’e bir sempati seziliyor; onlar da sanırım bu yaklaşım içinde, gerçekten Trump ile Recep Tayyip Erdoğan arasında iyi bir ilişki olduğunu düşünüyor olmalılar.

Hatta, Karabağ meselesi dolayısıyla takip ettiğim Ermeni medyası da, Akdeniz krizi nedeniyle okumaya uğraştığım Yunan medyası da Biden ile Türk-Amerikan ilişkilerinin bozulacağına dair büyük bir beklenti içinde…

Bunların hiçbirisi doğru değil.

Biden’in Türkiye yaklaşımının iyi olmadığı açık. Bunu adaylık esnasında dile getirmekten de hiç çekinmedi. Geçmişte dört yıllık başkan yardımcılığı döneminde Türkiye’ye karşı hiç dostça bir yaklaşımı olmadı. Hatta 15 Temmuz kanlı darbe girişiminde de yine görevde idi.

Ancak Trump ile iyi ilişkiler içinde bir dört yıl geçirdiğimizi söyleyebilir miyiz?

Suriye’de bir Kürt devleti için kırk bin tırı aşkın silah ve mühimmat kim zamanında gönderildi?

Rahip Brunson krizi kim zamanında çıktı?

Türklere vize yasağı uygulaması kim zamanında oldu?

S-400 sorununu kim zamanında yaşadık?

Parasını ödediğimiz, üretimin bir parçası olduğumuz, ortakları arasında bulunduğumuz halde F-35 Projesinden kim zamanında çıkarıldık?

Ekonomik ve ticari ambargoları kim zamanında yaşadık?

Diplomatik teamüllere uymayan, iade ettiğimiz terbiye ve nezaket dışı mektubu kim yazdı Hükümete?

Şimdi tüm bunları yaşadığımız adamın kazanmasının Türkiye için iyi, ötekinin kazanmasının kötü olduğunu niye düşünelim?

Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir devlettir. Kendi öz çıkarları vardır ve bu çıkarları ABD ile de, başka ülkelerle de çatışabilir. Çatışmanın olmaması iki ülkenin eşit ve egemen ülkeler temelinde müzakereleri ve anlaşmaları ile aşılır. Bu olmuyor ise ihtilaflar elbette kaçınılmazdır.

Üstelik, Türkiye her iki başkan adayının kazanması ihtimaline göre hazırlıklarını yapmış, atacağı adımları, göreceği işleri ayarlamış bir ülkedir. Türkiye’yi sıradan ülkeler seviyesinde değerlendirerek, isimlere göre ilişkilerin değişeceği umudu taşıyanlar bilmelidirler ki, çok ABD başkanı gördük…

Hasılı, Biden gelmiş, Trump gelmiş, Türkiye için farketmez.

Türkiye kendi çıkarlarına bakacak ve kim olursa olsun öncelikle iyi ilişkiler, dostluk ve müttefiklik ilişkisi içinde, olmadı çatışarak haklarını koruyacak ve alacaktır.

Ne Trump Türkiye için daha iyi, ne de Biden Türkiye için daha kötü bir seçenektir.

Bizim kendi hak ve menfaatlerimiz karşısında ikisinin de tutumu aynıdır.

Biden gelse iyi olur, diye düşünenler şunu unutmamalıdır, Biden de tıpkı Trump gibi Türkiye’ye karşı önce Amerikan çıkarlarını savunmaktadır.

İktidar değişse de, kendi çıkarları söz konusu olunca tavırları hiç farklı olmayacaktır.

Türkiye’de iktidar da, muhalefet de Türkiye’nin çıkarlarından taviz vermeye yanaşmayacağına göre, bizim için değişen bir şey olmayacaktır.

Türk Türktür, Türkiye de Türkiye’dir. Trump ile de böyledir. Biden ile de böyledir…