Geçen yıl olduğu gibi 2021’de de pandemi nedeniyle(Covid-19) “Dünya Tiyatro Günü” biraz buruk geçecek. Zira salonlar ve perdeleri kapalı! Yine de “sağlık olsun ”dileklerimizle “Dünya Tiyatro Günü” tarihçesi ile başlayalım yazımıza…

-1954 yılı ilkbaharında bir Fransız yurttaşı olan A. M. JULİEN, Paris’te yabancı toplulukların kendi özgün deneysel çalışmalarını sergileyecekleri bir festival düzenledi. “Theatre Des Nations”(Uluslar Tiyatrosu) adı ile 27 Mart’ta başlayan bu festival daha sonraki yıllarda başarı ile sürdürüldü.

1947 yılında, Birleşmiş Milletlerin bir kuruluşu olan UNESCO’YA bağlı bir yeni kuruluş oluşur. “ULUSLARARASI TİYATRO ENSTİTÜSÜ” adı verilen bu kuruluş, tiyatro sanatçıları, bilimcileri arasında uluslararası düzeyde fikir alışverişine ve çeşitli alanlarda işbirliğine yardımcı olmak amacıyla çalışıyordu.

1948 yılında, Paris’teki merkeze bağlı 48 ülkede yerleşik ulusal temsilcilikler biçiminde örgütlenmesini tamamladı.

“DÜNYA TİYATRO GÜNÜ’NÜN” oluşmasında, işte bu iki girişimin payı vardır.

Amacı doğrultusunda, kendine üye ülkelerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı.

1962 yılından başlayarak her yıl dünyada “27 Mart Günü DÜNYA TİYATRO GÜNÜ” olarak kutlanıyor.

1977 yılında Stockholm’de toplanan I.T.I kongresinde, Türkiye’nin önerisi ile bildirilerin Genel Merkez’den değil, Ulusal Merkezlerden yayınlaması kararı alındı.

İlk kez de MUHSİN ERTUĞRUL 1978 yılında sahnede “Dünya Tiyatro Günü” bildirisini okudu.-

Eveeett… Tiyatro ile ilgili yazılarımda hep bahsettiğim gibi, bu kez de 42 yıl öncesinin yani 1979 yılı “27 Mart Dünya Tiyatro Günü” sahnelediğimiz ”Aladağlı Mıho” oyunuyla ilgili anılarımı sizlere aktarmak istiyorum.

Halk Eğitim Tiyatrosu (HET) olarak, 06 Aralık 1978 ve devamı günlerinde sahnelediğimiz “Emanuel ROBLES’İN” eseri “ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ” ad’lı oyununu henüz bitirmiştik ki; akabinde 27 Mart 1979 Dünya Tiyatro Günü’nü hedef alarak Ömer POLAT’IN yazdığı “ALADAĞLI MIHO” oyununun provalarına başlamıştık bile.

“Aladağlı Mıho’da” değişik bir sahneleme vardı. “Epik” bir eserdi. Ağanın güçcük gızının (küçük kızının) düğününde oyun çıkaran köylülerdi. Bu oyunda rol alan oyuncular olarak hepimiz-doğu’nun/güneydoğu’nun-gerçekten birer “MIHO’SU” olmuştuk. Anlatımı zor!

Kimler yoktu ki;

Aladağlı Mıho-Çorum HET oyuncuları-Yönetici ve Teknik ekip-27.03.1979(E. Çek arşivi)

Öğretmeninden öğrencisine, memurundan işçisine kadar tiyatro’ya gönül vermiş insanlar…

Başta o dönemin Halk Eğitim Müdürü babacan, sevecen duruşuyla merhum Mehmet GÜRGEN öğretmenimiz ve onun yardımcıları olmak üzere, Milli Eğitim çalışanları merhum Celal AHISKA, M.Ali AKYOL, Yücel GÜRGEN, Halk Eğitim şoföründen salon görevlisi Ahmet ağa’ya, davul’da Rıza HARDAL, zurna’da Muharrem BARAN’A kadar, öğretmenlerimiz merhum Bilal AKYILDIZ, Mustafa BERÇİN, Turabi KAYGUSUZ, işçi kardeşlerim merhum Ferit MANAP, merhum Özkan KÖSTEKÇİ, merhum Haydar KALENDER, merhum Ali HARDAL, Şahin SAPAZ, Sami ERCAN, Selim AYLAR, Osman ÖZDEMİR, Sedat ÇİMEN ve ben Elvan ÇEK, öğrencilerimiz Erkan KÖSTEKÇİ, Murat MANAP, Bezir ŞEN, Kazım KÖYLÜOĞLU ve SSK’da memur Necati ULUSOY’UNA kadar bir topluluktu Halk Eğitim Oyuncuları…

Çorum’un o zor günlerinde Tiyatro Salonu (Kültür Salonu) merdivenlerine kadar seyirci dolardı. İşte böyle günlerde, böyle yürekli insanlarla, böyle oyunlar sergiliyorduk.

Heyhat! Duygulanmamak elde değil.

Çorum Kültür Salonu(Tiyatro Salonu)-Halk Eğitim Tiyatro Topluluğu bir oyunundan-1978-79

Hele bir sahne anım var ki!...Hayatım da ilk defa davul çalmak zorumda kaldım... Oyun arada bir bozuluyor hani ‘epik’ dedik ya, “haydin halaya” diye bağırılınca davul zurna devreye girip köylüler halaya girerler. Girilecek ama, davulcu Rıza emmi (Hardal) sahnede yok!.. Zurnacı Muharrem abi iki zırt pırt etti ama şaşırdı kaldı adamcağız… Hemen kaptım davulu zurnaya uyum sağlamaya çalışmaya çalıştım ama terde sırtımdan aşağı inmeye başladı .Meğer davul çalmak o kadar basit değilmiş, hele o çubuğa ritim vermek çok daha zormuş. Biz işi idare ederken midesi bozulup tuvalete giden Rıza emmi’de orada ter dökmüş. Koşa koşa geldi sahneye davulu verdim ama ikizimizin de ne hale geldiğimizi hele sahneye çıkanlar daha iyi anlayacaklardır. Anlayacağınız sahne deyip geçmemek gerek!..

Anılarla dopdolu geçen sahne hayatımda; yaşamını yitirip aramızdan ayrılan arkadaşlarımı saygıyla- özlemle anıyor, hayatta olanlara sağlık ve mutluluklar diliyorum. İyi ki tiyatro var, iyi ki siz seyirciler varsınız!...

Her neyse; tiyatro’ya emek vermiş-vermemiş,

tiyatro eseri yazmış-yazmamış,

tiyatro yapmış-yapmamış,

tiyatro’ya gitmiş-gitmemiş

hatta; tiyatro’yu hiç sevmemiş, tüm insanların “27 MART DÜNYA TİYATRO

GÜNLERİNİ” kutluyor, sağlıklı mutlu nice tiyatro günleri diliyorum.

Sanat yok edilemez!..

İyi seyirler…

Aladağlı Mıho-27.03.1979-HET oyuncuları(Elvan Çek arşivi)

Aladağlı Mıho-27.03.1979-Çorum HET oyuncuları.(Elvan Çek arşivi)