Geçen günlerde akşamüstüne doğru cep telefonum çaldı. Yeni hazırladığı kitabı da çıkmıştı.Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2 isimli eseri piyasaya sürülmüştü.
Kitabının hayırlı olması gayesiyle  aramayı düşünürken yine büyüklüğünü gösterdi ilim adamımız ve yazarımız. Ben onu aramama gerekirken hasta halinde beni aradı. Aslına bakarsanız utanmıştım.
Cep telefonlarının azizliklerini çoğumuz yaşamıştır. Halada yaşayanlar vardır.cep telefonu numarası mevcuttu. O benim numaramı telekomdan öğrendi, onun için büyük adam dedim. Ben öğrenmeyi akıl bile edemedim.
Telefonunuzu değiştirirseniz kayıtlı numaraları aktarmakta sıkıntı oluyor.Eski numaralarınız genelde silinmektedir.Yeniden numaraları almış olduğunuz telefonunuza yazmanız gerekiyor. Benimde öyle oldu. Arayan kişi sıradan birisi değildi.
Karşıdaki ses ilk tanıştığım ses değildi. Fakat belliki üzüntülü.Yazılarından tanıdığım Burdur için yaşayan, toplumun her kesiminin takdir ettiği yazarımızdı.Telefondaki kişi  Sayın Prof. Dr. İsa Kayacan’dı.
Sesi hüzünlüydü.Belli ki hasatlıktan etkilenmiş. Ne mutlu ki,Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu akıl ve çalışkanlığıyla akademisyen oldu. Bazıları gibi Ankara’nın resmi adamlarından olmadı.Köyüne kütüphane kurdu. Eğitim hayatında yaşadığı memlekette etkin eğitimcileri yazılarıyla tanıttı.
Boş durmadı. Maaşım var, keyfim yerinde demeden gayret etti. Yazılar yazdı. Kitaplar yazdı. Yeni yazarları takip ederek alıntılar yaptı. Dürsüt olarak tanıdım. Bire bir, yüz yüze konuşamadık.
Öncelikle Sayın Hocamıza  “geçmiş olsun “diyorum. Allah acil şifalar versin.İnşallah aramızda uzun süre kalır, yazılarından feyz almaya devam ederiz.
Burdur dendiğinde ankarada iki ,üç isim aklıma gelir. Birisi Ahmet Şakar Bey. Ankara Burdurlular derneğinin başkanı, ikinciside Sayın Prof. Dr. İsa Kayacan Bey.
Başka Burdur’lu yok mu?Elbette vardırlar fakat ben tanımadım. Çok kıymetli hizmetler sunanlar vardır. Halkla bütünleşenlerden bahsediyoruz. Arkadaşlarını unutan, selam vermekten çekineleri de unutmaz memleketin insanları.
Kişisel yaşayanlar, kişisel kalırlar.Ankara’da görev yapan var, sahip çıkanlar var.Herkesin mizanı var, hesaplayarak kendini bir yere koyar.Nerede oturduğunu kendiis tespit eder.
Elbette çok değerli arkadaşlarım var. Bunlardan biriside İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Ali İsra Güngör(üçüncüsü olmuş oldu). Şahsi olarak işim olmaz. Memleketimiz için talepte bulunulduğunda bahaneye sığınmadıklarını bildiklerimden bahsediyorum.
İnsanlar yaşadığı, havasını teneffüs ettiği,toprağına ayak bastığı, suyunu içtiği, büyüdüğü yeri, konuştuğu arkadaşlarını unutmamalıdır.
İnsan vardır söz söyler, iş bitirmez.Kişi vardır yardımcı olur, çabalar, gayret eder. Olur olmaz,o başkadır. İçimizden çıkıpta başkalarına evet diyen, fakat asıl yardımcı olunacaklara adres gösterenlerde mevcuttur.
bu vesileyle  içimizden okuyup hakkıyla makam sahibi olmuş, atanmışların, yükselen bürokrat kesimin bir kez daha düşünmelerini öneririm.
24 Kasım 2012
24 Kasım 2012 öğretmenler gününde hiç aklıma gelmeyecek zamanı yaşadım. Daha dün denecek yaşta elini öptüğümüz hocamız emekli olmuş.Okuldan ayrılmıştı.Nurettin Aksoy hocamızdan bahsediyorum.
 Öğretmenim olmadı bunun yanında  ağabeyi öğretmenim oldu. Zamanı gelince insan nerede duracağını, oturacağını bilmeli derdi. Bizimde zamanımız geldi, emekli olmalıyım dedim, emekli oldum dedi.
Ayaküstü konuştuk. Beraber çalışırken amirimdi. Kendisi derdi anlar, babasızlığından konuşurken adeta babamı dinliyordum. Çünkü babamda küçük yaşında babasını kaybetmişti, kendiside babsızlıkla hayatla mücadeleye başlamıştı.
İnsanlar çalıştıkları arkadaşlarında olumlu intiba bırakmışsa en büyük itibar budur. Dünyada verilecek en anlamlı plakette budur.
Öğretmenler gününe katılamadığı için üzüldüm. Çünkü çalıştığı mesai arkadaşlarının alkışları onu mutlu edecekti. Onun adına plaketini vekaleten aldım.
Bizlere ince ifadelerle ışık tutmuştur, söz konusu neyse iism vermeden doğruları anlatırdı.kimse hakkında ileri geri konuştuğuna şahit olmadım.
Olayların tersinden bakmazdı.sizinle konuşurken edebiyatçı olmasının vermiş olduğu dil hakimeyetini anlarsınız. Üstün hizmet belgesini almıştı ama yine de belge anlamında öğretmenler günü münasebetiyle veklaeten aldım.
ödüllerine yenisini ekledi bence. Öğretmenlerin plaketleri öğrencileridir,yetiştirmiş olduğu bireyelrdir, hizmetidir, sukunetidir. milli eğitim müdürlüğümüzünde emekli olmuş meslektaşlarımızı onure etmesi ayrıca takdire şayandır.
Emeklilik hayatında sağlıklı, hayırlı ömürler dilerim Nurettin hocamıza.