Ve heyecanla beklenen o gün gelir; 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilir…

Anayasa’da yapılacak değişiklik tasarısı akşam saat 20.30’da Meclis’e getirilir. Birinci madde Cumhuriyet’in ilanı ile ilgilidir. Alkışlar ve sevinç çığlıkları arasında kabul edilir. Diğer maddeler de teker teker oylanır ve kanunun tümünün oylanması aşamasına gelinir. Meclis Başkanı, “Kanun’un tümünü kabul edenler lütfen elini kaldırsın!” der. Tarihî anlar yaşanmakta; Cumhuriyet rejimi oya sunulmaktadır. Bütün eller havaya kalkar ve Cumhuriyet, oybirliği ile kabul edilir. Tek bir fire dahi verilmemiştir. Cumhuriyet’in kabulü ile birlikte müthiş bir alkış kopar. Meclis’te bulunanlar ve dışarıda bekleşenler ağlayarak birbirlerine sarılırlar ve hep bir ağızdan bağırırlar;

“Yaşasın Cumhuriyet!”

Cumhuriyet’in kabulü bir yerde de malûmun resmiyet kazanmasıdır. Yeni Türkiye Devleti’nin, Cumhuriyet ile yönetileceği 101 pare top atışıyla dünya âleme ilan edilir. Dışarıda Cumhuriyet’in ilanı kutlanırken, içeride Cumhurbaşkanı seçimine geçilir. Saat 20.45’te Mustafa Kemal Paşa, 158 milletvekilinin tamamının oylarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilir. Sadece on beş dakika içinde ve yine tek bir fire dahi verilmeden… İlk hükümet, İsmet Paşa (İnönü) tarafından kurulur. İlk Meclis Başkanlığına ise Fethi Bey (Okyar) seçilir. Üç kıtada 624 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasının üzerinde artık genç Türkiye Cumhuriyeti yükselmektedir. Düşünülürse; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir şekilde Osmanlı Devleti’nin mirasına sahip çıkarak, tarihten silinmesine de izin vermemiştir!

Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu Cumhurbaşkanı olarak, dualar, alkışlar ve gözyaşları arasında kürsüye çıkar ve bir konuşma yapar. Konuşmanın bazı satırlarını verelim:

“Efendiler, yüzyıllardan beri Doğu’da haksızlığa ve zulme uğramış olan ulusumuz, Türk ulusu, gerçekte yaratılıştan sahip olduğu özelliklerden yoksun kabul ediliyordu... Son yıllarda gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış, milletimiz hakkında olumsuz görüşler ileri sürenlerin ne kadar gafil ve görünüşe aldanan insanlar olduklarını pek güzel ispat etti. Milletimiz liyakatini, yeni rejim sayesinde, uygarlık âlemine, daha kolaylıkla gösterecektir… Hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta, Cumhuriyet’in ilanından ulusun duyduğu genel ve içten sevince katılmakta duraksama ve endişe gösterenler olduğunu belirterek, bunların birkaç gazete ve bazı kişiler olduğuna vurgu yapmakta ve şöyle demektedir:

“İşaret ettiğim gazetelerin ve kişilerin Cumhuriyet ilanını nasıl karşıladıklarını hatırlamak için, o günlerdeki yayınları sadece gözden geçirmek yeterlidir.”[1]

Atatürk’ün işaret ettiği o günlerdeki gazete ve kişilerin uzantıları günümüze kadar gelecektir. Halifeliğin devam etmesini ümit edenlerin Cumhuriyet düşmanlığı, özellikle 1950’den sonra daha da artacak ve iş bugün içinde bulunduğumuz “rejim değişikliği” tehdidine kadar varacaktır.

İktidarın hedef gösterdiği 2023 yılında kutlayacağımız bir Cumhuriyetimiz olacak mı bilinmez; olsa bile, Atatürk’ün getirdiği devrimleri içine alan bir Cumhuriyet olur mu, o da şüpheli…

Bu Cumhuriyet, Mazhar Müfit Kansu’ların paltosu, Mehmet Rıfat Börekçilerin kefen parasıyla kuruldu. Genci, yaşlısı hep birlikte Cumhuriyetimize sımsıkı sarılmak ve ona sahip çıkmak zorundayız.

Cumhuriyetimizin 94. Yılı kutlu ve mutlu olsun!

Yaşasın Cumhuriyet!

----

[1] Tülay Hergünlü, “ İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne” Doğu Kitabevi, Ekim 2017