İlim Yayma Cemiyeti Buhara Erkek Öğrenci Yurdu’nda “İslam Ahlakı ve Felsefesi” konulu seminer düzenlendi. 
Seminerin bu haftaki konuğu, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aygün Akyol oldu. İyilik-kötülük, doğru-yanlış, özgürlük ve vicdan kavramlarını değerlendirerek konuşmasına başlayan Akyol, insanların manevi değerlerden uzaklaştıkça mutsuzluğunun da arttığını ifade etti. Maddi imkânların ya da elde edilen kazanımların insanların mutlu olmasını temin etmediği, bu nedenle de insanların ahlak ve değerler üzerinde yeniden düşünmesi gerektiği vurgulandı. Ahlakın baskı ya da korkudan ziyade sevgi ve irade merkezli kurgulanması, emredici, buyurgan bir dilden ziyade rol model olmanın daha önemli olduğu ifade edildi. Sağlıklı bir vicdan gelişimi neticesinde ortaya çıkacak ahlaki eylemler baskı ya da korku nedeniyle değil bilakis irade ve tercih etme sonucunda ortaya çıkacağı belirtildi. Asr Suresi’nde de insanlara “hakkı ve sabrı tavsiye etme” ile ilgili yapılan telkinin bizler için önem arz ettiği vurgulanarak, Allah’ın insanlara özgürlük verdiğini, ancak bu özgürlüğümüzün sorumluluktan da uzak olmadığını ifade etti.
İnsanların dostluklarını ya “erdeme dayalı”, ya “menfaate dayalı”, ya da  “hazza dayalı” olarak kurgulandığını daimi dostluğun ise, erdeme, fazilete dayalı dostluk olduğu ifade edildi. İslam ahlak felsefesinde nefsin eğitimine büyük önem verildiğini belirten Akyol, İslam filozoflarının bütüncül bir bakışla insanın hem bedensel hem de ruhsal ihtiyaçlarını karşılayacak, onları mutlu kılacak bir hayat felsefesi ortaya koymaya çalıştıklarını belirtti. Nefsin üç temel güdüsü olduğunu belirten konuşmacı, bunların eğitiminin bizlerin erdemli ve ahlaklı bir bakış açısı kazanmamızda önemli bir yere sahip alacağını vurguladı. Bu üç temel güdü, “akıl”, “öfke/gadap” ve “arzu/şehvet” olarak belirtildi. Bu üç temel güdünün “itidal” yani “adalet” üzere harekette bulunmasıyla, bunlar, “hikmet”, “cesaret” ve “iffet” erdemine dönüşeceği vurgulanarak, İslam’ın da insanlara iş ve davranışlarında “orta yol”u emrettiği belirtildi.
İnsanların sonsuz ve sınırsız isteklerinin tatmin edilememesi neticesinde ortaya çıkan bireysel ve toplumsal problemlerin günümüz insanı için ciddiyet arz ettiğini belirten Akyol, İslam ahlak felsefesinde insanlar için önerilen ruh ve beden uyumu, yani maddi ve manevi ihtiyaçların bir bütün olarak düşünülmesinin günümüz insanına bu noktada çözüm önerileri sunabileceğini belirtti. Konuşmacı, insanların ruh ve beden sağlığının korunamamasının, insanların manevi ihtiyaçlarının ya da manevi değerlerinin yeterince üzerinde durulmamasından kaynaklandığını,  bu noktada bizlerin kazanması gereken erdemlerin sadece “düşünce” ya da “akıl etme” olmadığı bunun yanında “karakter” erdeminin de bulunması gerektiğini vurguladı. Düşünce ve karakter erdemi sağlam olduğunda insanın mutluluğu elde etmesi mümkün olacaktır. Karakter erdemi insanları riyakârlıktan koruyacağı gibi Hak’tan yana tavır koyarak adaleti tesis etmelerinde de yardımcı olacaktır. Allah’ın insanlara eylemlerinde tercih hakkı verdiğini bunu değerlendirmeyi bize bıraktığını belirten Akyol, ancak Allah’ın insanlardan istediğinin yıkıcılık ve bozgunculuk değil “yeryüzünü imar eden” âlemdeki tüm varlıkların onun bir emaneti gibi gören insanlar olmayı önerdiğini belirti. Bu çerçevede varlıkların en şereflisi olma ya da varlıkların en aşağı olmasının da insanların tercihlerine bağlı olduğu vurgulandı.