Yeter demek Lazım..
Bu hain pusulara, bu zavallı oyunlara,toprağa verdiğimiz gencecik fidanlara dur demek lazım...
Kolay mi yetişiyor bir evlat? Önce aylarca Süren bekleyiş, heves,heyecan, hazırlık..
Anne hamile olduğunu öğreniyor.. Sonra eşine haber veriyor, diyor ki "baba olacaksın... Bir çocuğumuz olacak" Havalara uçuyor baba... Düşüyor içlerine tatlı bir merak. Acaba kız mı olacak, erkek mi ? Adını ne koysak acaba? Kime benzeyecek bakalım? Ve başlıyor 9 aylık o zor ama gururlu süreç.. Önceleri anne de mide bulantıları, yorgun bitkin günler... Sonra başlıyor bel ağrıları, bacak tutulmaları... Bir karın ki of..! Gerildikçe geriliyor, yırtılmalar başlıyor sonrasında...
Geceler boyu sağından soluna döneme ek, keskin kramplar bacaklarında... Uykusuz geceler, daha gelmeden başlıyor evladının derdi hayata...
Baba evladına gelecek kaygısı içinde çalışıp duruyor. Para kazanmalı öyle ya! Ciciler alacak evladına... Hayatını sağlayacak okutacak evlendirecek evladını tabii ki çalışmak zorunda!
Anneciği öğreniyor bir oğlu olacak, bana gururlu... Asker olacak evladı büyüyecek, aslanlar gibi koruyacak vatanını!
Derken doluyor zaman... Anne sancılar içerisinde,canından can çıkıyor dile kolay! Alıveriyor kucağına yavrusunu... Tüm sancısı, acısı, sızısı geçiyor anında... Kolay mı annelik? Kolay mı bir Mehmetçik getirmek Dünya'ya?!
Baba gururlu... Mutlu... Aslan oğlum diyor, büyüyecek, büyük adam olacak, asker olacak benim oğlum...!
Geceler boyu nöbetler... Anne göğsünden besliyor evladını, uykusuz... Yorgun... Ama anne o! Aklı çıkıyor ona birşey olacak mı diye... Uzun süre uyanmaz ise nefesini dinliyor yavrusunun gidip başına birşey mi oldu diye! Hastalanınca sabaha dek perişan oluyor,"Allah'ım Evladım hastalanmasın bana olsun olan" diye... Yemeği buz oluyor bazen yeter ki Mehmet yesin yemeğini diye... Uykusuz geceleri, bitmek bilmeyen ev işlerini, ama bunlardan hep daha önemli sıraya koyduğu evladını büyütme, oynatma,eğitme çabalarını saymıyorum bile...
Tekrar tekrar BAKIYOR yemeğin tuzuna... BAKIYOR sıcak mı diye, yanmasın oğlumun ağzı diye üfleye üfleye yediriyor yemeğini... Düşmesin diye gözlerini üstünden ayırmıyor. İlk adımlarını atarken. Öyle ya, aklı çıkar annelerin babaların evladının canı yanacak diye...
Gel zaman git zaman, ilk geceler, ilk harfler, büyüyor Mehmed'im! Okullu oluyor, delikanlı oluyor, o büyüdükçe derdi de büyüyor, ana baba olmak kolay mı?! Kahrı baş üstüne çekiliyor.
Derken gencecik fidan, çağı geliyor askerliğin... Anne baba uykusuz gecelere merhaba diyor tekrar, ama öylesine kutlu bir gurur ki... Kınalarla, dualarla uğurluyorlar evlatlarını asker Ocağına... Her gün dualar yolluyorlar Allah'a;
Yarabbi! Evlatlarımızı sen koru, onları bize bağışla...!
Sonra bir konvoy, üniformalılar iniyor arabalardan... Anne baba telaşlı, anlıyorlar gözlerine bakınca zaten askerlerin, evlatlarına birşey olmuş...
Evladı şehit olmuş! Kıyamadığı yavrusu bir kahpe kurşuna hedef olmuş... Kanlar içinde kalmış... Toprağa saracaklarmış. Anasının pamuklara sardığı kuzusunu, kara topraklara saracaklarmış...
Takdiri ilahi ise ne gelir elden... Emir büyük yerden elbette Vatan Sağolsun.
Ama artık evlatlarımız da Sağolsun! Yeter artık densin bu düzene...
Artık yeter denmeli bu düzene!