Son yıllarda uluslararası düzeyde tartışılan konular arasında; araştırma-geliştirme, teknoloji üretimi ve yaygınlaştırılması, insan kaynakları ve kalkınma ilişkisi, markalaşma ve küresel şirketlerin büyüklükleri ve etkileri yer alıyor. Burada sürece etki eden temel aktörün insan unsuru olduğundan hareketle, konu üzerinde önemle durmak gereklidir. Öyle ki insan üretim sürecinde hem yönetici ve hem de yönetilen durumundadır ve dolayısıyla hem üretim faktörlerine hükmeden hem de kaynakları işleyen ve dönüştüren durumundadır. Bu kapsamda konuyu açıklamak ve derinlik katmak üzere birkaç soru sorulabilir.

İşte birkaç soru: Ülkelerin milli geliri ile küresel şirketlerin varlığı arasında nasıl bir etkileşim bulunmaktadır? Yüksek katma değerli ürün üretim kabiliyeti ve markalaşma küresel aktör olmak için önemli midir? Marka değeri yüksek olan firmaların varlığı ve sayısı neden önemlidir? İktisadi gelişme ile bir ilişki var mıdır? Gelişmiş ülke olmakla marka değeri ve marka geliri yüksek olan firmalara sahip olmak arasında bağ var mıdır? Bireysel girişimin, küresel şirketlerin ulusal ekonomilere, ulusların zenginliğine katkısı söz konusu mudur?

Bireysel Girişim ve Ulusların Zenginliği

Bireysel girişim, küresel şirketler ve ulusların zenginliği konusu yeni bir çalışma alanı değil ve esasen iktisatçılar bu konuları uzun yıllardan beri tartışıyor. Özellikle 18. Yüzyılın son çeyreğinde yayınladığı “Ulusların Zenginliği’ başlıklı eserinde klasik iktisatçı Adam Smith; bir bakıma bireyin kendi yararını gözeterek ortaya koyduğu performansın (yani bireysel girişimin başarısının), toplum faydasını da azami kılacak sonuçlara yol açacağını, bu durumun ise söz konusu ülkenin ulusal zenginliğine(ve küresel başarısına) olumlu etkide bulunacağına işaret etmişti. Bu durum bir yandan söz konusu kapitalist piyasa mekanizması içinde bireyin elde ettiği faydayı azami(maksimum) kılarken, diğer taraftan toplumsal faydayı da azami yapacağına işaret ediyordu. Dolayısıyla bireysel girişim kabiliyetinin yüksekliğinin toplum refahına katkı sağlayacağına dikkat çekiliyordu. Dünden bugüne konu üzerinde önemli sayıda araştırma yürütülmüş ve objektif göstergelerin belirlenmesi üzerinde durularak gelişmişlik düzeyinin saptanmasına yönelik olarak önemli çalışmalar ortaya konulmuştur.

Küresellşme, Marka Değeri ve Gelişmişlik

Bugün ülkeleri gelişmişlik düzeyini bakımından karşılaştırmak için çeşitli göstergeler kullanılmaktadır. Burada milli gelir gibi tek gösterge üzerinden değerlendirmeler yapıldığı gibi, farklı göstergelerden oluşan bir grup gösterge birlikte kullanılarak da değerlendirme yapılmaktadır. Tabii bu çerçevede ülkeleri gelişmişlik düzeyini bakımından karşılaştırmada milli gelir önemli bir gösterge olmakla birlikte, ülkelerarası karşılaştırmalarda milli gelirin tek başına kullanılması doğru çıkarımlara ulaşmakta yetersiz kalmaktadır ve milli gelire ek olarak insan kaynaklarının eğitim düzeyi ve ortalama yaşam süresi gibi faktörlerin de gelişmişliği açıklamakta kullanıldığını belirtmek gerekir. Konu milli gelir açısından ele alındığında; milli gelirin oluşumunda doğal kaynak zenginliğinin, teknoloji üretme kabiliyeti ve dışsatımda yüksek katma değerli ürünlerin etkisinin ve toplumun milli gelirin oluşmasına verdiği katkının niteliği gibi pek çok faktörün dikkate alınması gerekir (Özçatalbaş, 2017). Dolayısıyla üretim faktörlerinin ulusal ekonomilerin bir yıl zarfında ürettiği hasıla üzerindeki etkisine bakmak önemli ve gereklidir. Buna göre bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini ifade eden milli gelir düzeyi, üretim faktörlerinin performansıyla ilgilidir. Söz konusu performansın aktörleri ise büyük ölçüde ülkelerin doğal kaynak varlığını yöneten kurumları ve küresel düzeyde marka haline gelmiş şirketleridir. Özellikle yüksek düzeyde değer üreten şirketler ulus şirket olmanın ötesinde uluslararası nitelikleriyle dünya ekonomisinde üst sıralarda yer almaktadır. Ayrıca son yıllarda ülkelerin ve küresel şirketlerin gelişmişlik sıralamasındaki yerini belirleyen temel bir faktör olarak “yenilikçi yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan markalara sahip olmak” konusu öne çıkmaktadır. Öyle ki yenilikçi ve yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan ülkeler ve firmalar dünya genelinde ilk sıralarda yer alıyor. Konuyla ilgili olarak dünyadaki genel duruma yönelik olarak yaptığımız değerlendirmeler(IMF, 2018; Forbes, 2018) aşağıda verilmiştir.

Dünya genelinde en yüksek marka değerine sahip ilk 10 şirketin toplam marka değeri 825 milyar dolardır. İlk 10 firmanın marka geliri ise 1,2 trilyon dolardır ve elde edilen marka geliri marka değerinden %45,4 daha yüksektir.

İlk 10 firmanın marka değeri dünyadaki 192 ülkenin toplam üretim değeri olan 87,5 trilyon doların yaklaşık %1’ine karşılık gelmektedir. Bu değer dünya sıralamasında 19. Sırada bulunan Suudi Arabistan’ın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH)’dan daha yüksektir. Bu durum 10 şirketin marka değerinin dünyadaki 174 ülkenin GSYH’ndan daha yüksek olduğunu göstermektedir.

Yine söz konusu ilk 10 şirketin toplam marka değeri (825 milyar$) 47 ülkenin toplam GSYH’ları toplamından(762 milyar$) daha yüksektir. Yani 10 küresel firma 47 ülkenin yıllık ürettiği hasıladan daha yüksek değere sahiptir.

Söze konu 10 şirketin 6’sı bilişim teknolojisi alanında faaliyet göstermektedir ve bu 6 şirketin marka değeri ise toplam 10 şirketin değerinin %76,7’sidir. Bu durum bilişim teknolojisi alanında faaliyet gösteren firmaların geçmişte ilk sıralarda yer alan gıda, otomotiv ve eğlence sektörlerinin önüne geçtiğini ve bilişim sektörünün hızlı yükselişini göstermektedir.

Bir örnek olarak ilk sırada yer alan bir bilişim şirketinin marka değeri 183 milyar dolardır ve bu değer ülkeler tek tek ele alındığında 137 ülkenin GSYH’ndan daha yüksektir. Yine onuncu sırada yer alan şirketin cirosu ise 42 milyar dolardır ve bu değer yine ülkeler tek tek ele alındığında GSYH bakımından 93 ülkenin GSYH’ndan daha yüksektir.

Konu marka geliri bakımından ele alındığında ise; dünya genelinde 100 milyar doların üzerinde marka geliri olan 12 firma bulunmaktadır. İlk 10 firmanın marka geliri ise; 1.756 milyar dolardır. Bu değer dünya toplam üretim değerinin %2’sine karşılık gelmektedir ve dünya sıralamasında 11. sırada bulunan Rusya’nın GSYH’ndan daha yüksektir.

Yine söze konu marka geliri bakımından ilk 10 şirketten 3’er tanesi bilişim teknolojisi(602 milyar dolar), otomotiv(446 milyar dolar) sektöründe yer almaktadır. Bunları 335 milyar dolar ile gıda ve diğer sektörler takip etmektedir. Bilişim sektöründeki 3 şirketin marka geliri toplam 10 şirketin değerinin yaklaşık %30’u kadardır.

Tartışma

Ülkelerin sahip olduğu milli gelir düzeyi gelişmişlik düzeyi hakkında tek başına bir gösterge olarak kullanılmamakla birlikte pek çok uluslararası karşılaştırmada kullanılmaktadır. Milli gelir kuşkusuz üretim faktörlerinin etkin kullanımı ve ortaya konulan performansla ilgilidir. Üretilen değerin aktörleri ise büyük ölçüde kamu ve özel sektör kuruluşlarıdır. Burada kamu yönetimi doğal kaynaklar üzerinde karar ve tasarruf sahibi olarak önemlidir ve bununla birlikte ulusal yada küresel düzeyde marka haline gelmiş şirketlerin varlığı ise çok etkili bir diğer güçtür. Uluslararası nitelikleriyle öne çıkan ve özellikle ileri teknoloji odaklı çalışan ve ürettiği yeni teknolojilerden beslenen küresel şirketler, ülke ekonomileri ve küresel ekonomi içinde büyük yere sahiptir. Son birkaç on yıldan beri ise marka değeri bakımından bilişim teknolojisi şirketlerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir.

Yukarıdaki verilerden hareketle küresel şirketlerin varlığının ülkelerin milli gelirine katkıda bulunduğu, markalaşmanın küresel aktör olmak için önemli olduğu, özellikle marka değeri yüksek olan firmaların iktisadi gelişmeye daha yüksek etkide bulunduğu, gelişmiş ülke olmakla marka değeri ve marka geliri yüksek olan firmalara sahip olmanın ulusal ekonomiye ve ülkenin zenginliğine katkıda bulunduğunu söylemek mümkündür.

Sonuç ve Öneriler

Küresel şirketler, bağlı bulundukları ülkelerin GSYH’larına katkıda bulunarak ülke ekonomisine destek sağlamaktadır. Bunun yanında oluşturdukları kültürle ulusal düzeyde diğer sektörlere ve ülkede yaşayanlara moral ve motivasyon kazandırmaktadır. Özetle küresel şirketler söz konusu ulusların zenginliğine zenginlik katmaktadır.

Buradan hareketle, ülkeler gelecek vizyonlarını belirlerken, yüksek katma değer üreten sektörlere ve marka değeri yüksek olan bilişim teknolojisi ve teknoloji üretimine dayalı firmaların gelişimine daha fazla önem vererek, ar-ge ve teknoloji geliştirme odaklı çalışan küresel şirketlere sahip olmak yönünde yenilikçi politikalara yönelmelidirler.

Kaynaklar

Forbes, 2018. The World's Most Valuable Brands. www.forbes.com/list (Erişim:27.10.2018).

IMF, 2018. Statistics Times: List of Countries by Projected GDP. International Monetary Fund World Economic Outlook (April - 2018), http://statisticstimes.com/economy/countries.php .

Özçatalbaş,O., 2017. Human Development and Research-Development-Extension Relationships, Research and Development Evolving Trends and Practices Soha Maad, IntechOpen, DOI: 10.5772/intechopen.69096. https://www.intechopen.com/books/research-and-development-evolving-trends-and-practices-towards-human-institutional-and-economic-sectors-growth/human-development-and-research-development-extension-relationships (Erişim: 27.10.2018).