İyi Parti İl Başkanı Bekir Özsaçmacı, ‘Beka, beka’ diye oy toplayan AK Parti ve MHP’nin, ülkenin bekası için bir tehlike olduğunu ifade ederek, “Bıkmadan usanmadan milletimize bu gerçeği anlatacağız. Yandaş kazanıyor, kaybeden hep millet” dedi.

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Özsaçmacı, seçimden hemen sonra, Fetönün siyasi ayağının araştırılması için bir önerge verdiklerini ve bu önergenin AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildiğini hatırlatarak, “AKP’yi anlıyoruz, ucu gelip kendilerine dokunacak diye araştırılmasını istemiyorlar. Ama küçük ortak niye rahatsız oldu, anlamadık. Bunların ilişkisi bir ittifak ilişkisi olmanın ötesine geçmiştir. Bu ikili artık birbirine mecburdur. Bu bir, köle-sahip ilişkisidir. Küçük ortak büyük ortağın mütemmim cüzü haline gelmiştir. Türkiye’yi uçuruma sürükleyen bu ikili şimdi de ‘af’ tasarısıyla gündemi meşgul ediyor. Taktik hep aynı; başrol oyuncusunun aklına bir şey geliyor. Yancısı kendi bulmuş gibi dillendiriyor” şeklinde ifade etti.

UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARINI, HIRSIZLARI, İHALE FESATÇILARINI AFFEDELİM DİYORLAR

Gündemde olan af konusu hakkında da açıklamalarda bulunan Özsaçmacı, “Terörün en büyük finansörleri olan uyuşturucu kaçakçılarını affedelim diyorlar. Hırsızları, ihale fesatçılarını affedelim diyorlar. Mafya bozuntularını affedelim diyorlar. Daha ilgincini söyleyeyim size; Milliyetçi geçinen, milliyetçilikten geçinen parti, Türklüğe hakareti de af kapsamına almış. Onu da affedelim diyor. ‘Ortağım milliyetçiliği ayaklar altına alır da ben geri durur muyum’ demiş, 301. Maddeyi de araya sıkıştırmış” diye kaydetti,.

“Beka, beka’ diye oy toplayan bu ikili, ülkemizin bekası için artık en büyük tehlikedir. Bıkmadan usanmadan milletimize bu gerçeği anlatacağız” diyen Özsaçmacı, açıklamasının devamında gündem ile ilgili şunları kaydetti:

“Bir dediği bir dediğini tutmayan bir psikolojiyle karşı karşıyayız. “Aylardır bu kafayla, bu savurganlıkla, bu hayalperestlikle giderseniz, ülkemizin ekonomisi duvara toslayacak” dedik. Acil olarak alınması gereken önlemleri sıraladık. Burun kıvırdılar. Ve gün geldi, çattı. Ne dediler haftalardır? “Türkiye’ye ekonomik savaş açtılar.” Kim açtı? Amerika. Başka? “Üst akıl” Neden?

İşte rahibi vermedik ya, ondan. Hatırlayın, en baştakinden en alttakine, hatta küçük ortağa kadar hepsinin dilinde aynı söz vardı; -Kriz yok, ABD saldırıyor.

BU MİLLET TARİHİNDE KİMSEYE BU KADAR KREDİ AÇMADI

Oturun da kıymetini bilin, yalanlara artık bir son verin. “Amerika ile mücadele ediyor” havası satan bu beyler, meğer ‘düşman’ dedikleriyle saman altından su yürütüyormuş. Tayyip Erdoğan çıktı dedi ki; Ekonomimizdeki tablonun Amerikayla bir ilgisi yok. Ne zaman söyledi bunu? Milletin varını yoğunu teslim ettiği damat Berat, “Amerikan şirketiyle çalışmaya karar verdik” dedikten sonra. Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor. Fetö okullarından yetişmiş damat Berat, açıkladığı Yeni Ekonomik Programın yönetim ve denetimini Makkenzi adlı Amerikan şirketine vermiş. Hani daha düne kadar “Türkiye’ye ekonomik savaş açtı” dedikleri Amerika’nın şirketine. Üç ay boyunca ‘Amerika bize ekonomik saldırı yapıyor’ diyeceksin, sonra dönüp ‘Bu ekonomik krizin papazla ilgisi yok’ deyip, Türk Devleti’nin ekonomi yönetimini bir Amerikan şirketine ihale edeceksin. Yok, öyle yağma. Sayıştay denetleyemeyecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetleyemeyecek, ama Amerikalı Makkenzi denetleyecek? Sayın Erdoğan, Amerika’dan kimlerle ne konuştun da, devlet yönetimini Amerikan şirketine teslim ediyorsun? Kime neyin diyetini ödüyorsun? Böyle bir anlaşmaya neden ihtiyaç duydun? ‘Ben yüzüme gözüme bulaştırdım, gelin şu işe bir el atın’ diye, neden ta Amerikalardan adam çağırıyorsun? Damat Berat’ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program, açıkça; IMF’siz bir IMF programıdır. Düne kadar, “Borcunu ödedik, üste de borç vereceğiz” diye caka sattığı IMF’nin adını telaffuz etmiyor ama işi özel bir Amerikan şirketine havale ederek, aslında tam da bunu yapıyor. Hazırladıkları Yeni Ekonomik Programa bakıyorsunuz, Vatandaş yok! İşsizlikle mücadele yok! Daha fazla vergi, daha fazla bürokrasi var.

YENİ EKONOMİK PROGRAMDA ÖZEL SEKTÖR YOK

Yatırımların nasıl artacağı, özel sektörün borçlarını nasıl çevirebileceği sorusuna cevap yok! Yeni Ekonomik Programda yapısal dönüşüm yok. Yeni Ekonomik Programda, şeffaflık, hesap verme yok. Üstelik millet adına denetimden kaçırılıyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisini ve kurumlarını, ABD’li bir şirketin didik didik incelemesine izin veriyor. Yeni Ekonomik Program; Yılda 60 milyar lira tasarrufla Türkiye’yi krizden çıkaracağını zanneden. Büyüme ve istihdam artışını hedeflemeyen, Borçları nasıl ödeyeceğini söyleyemeyen, Tarımı – hayvancılığı, imalat sanayini, topyekün milleti, krizin yıkıcı etkilerinden nasıl kurtaracağını ortaya koyamayan, Dış borca dayalı beton ekonomisine devam edeceğini ilan eden bir politika metni olarak bugünden KADÜK kalmış; Saray ve damadının, ekonomiyi yönetme işini beceremediğini ilan eden bir programdır!

Türk Devleti’nin ekonomisini ‘Türk Milleti’ adına denetlemekle görevli Sayıştay’ı devre dışı bırakıp, dilediği gibi at koşturan da bunlar, Türk Milleti yerine Amerikalı’ya denetleme yetkisi veren de bunlar.

Yüzleri kızarmadan ‘Yerli ve Milli’ olan da bunlar.

BANKACILIK SEKTÖRÜ ÇÖKERTİLİYOR

Karşı karşıya olduğumuz gerçek, başlamış olan ve ağırlaşacağı açık seçik görülen ekonomik çöküştür. Hükümet, kısa vadeli kaynaklarla, uzun vadeli kredileri yüklenen bankaları büyük risk altına sokuyor. Yanlış kararlarla, yandaşlar ayakta kalsın diye, bankacılık sektörü çökertiliyor.

Ülkenin önde gelen firmalarının varlıklarını yurtdışına taşıması da son dönemde ekonomide gözlenen olağan bir durum haline geldi. Reel kesim güven endeksi, tüketici güven endeksi, ekonomi güven endeksi geçen seneye göre çökmüş durumda… İşte bakın, son verilere göre, ekonomi güven endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre 30 puandan fazla geriledi. 2018 yılının ikinci yarısında ekonominin küçüldüğünü göreceğiz. Son günlerde çok sayıda iflas, işten çıkarma, iflas erteleme, üretime ara verme haberleri geliyor… Kriz gittikçe derinleşiyor… Firmalar zor durumda, esnaf, reel kesim zor durumda. Saray ve Damatsa, yaklaşan büyük krizin faturasını milletimize kesmeye hazırlanıyor.

Sorumlu muhalefet anlayışımız gereği görevimiz, ekonomiyle ilgili gerçekleri halkımıza sürekli anlatmak ve bir yandan da krizin en az hasarla atlatılması için hükümete önerilerde bulunmaktır. Bu konuda yaptığımız uyarıların ve çağrıların saray ve damat tarafından duymazdan gelindiğini görüyoruz.

SORUMLUSU DEĞİLİZ AMA SORUNUMUZ ORTAK

Buradan çağrımızı tekrarlıyoruz; Hepimiz aynı gemideyiz ve gemi hızla su alıyor. Gelin, Meclisteki tüm partiler bir araya gelip, teşhis ve tedaviyi birlikte konuşalım. Sorumlusu değiliz ama sorunumuz ortak. Ne gerekiyorsa elbirliğiyle yapalım. Şunu bilin ki; İYİ Parti tüm gücüyle, bu krizin faturasının Türk milletine değil, krizin sorumlularına kesilmesi için çabalayacaktır.

KAYBEDEN HEP MİLLET

Sayın Erdoğan sürekli ‘Win-win’, yani ‘Kazan-kazan’ diyor ya, sözün anlamını da şahsileştiriyor. Sonuçta bakıyoruz sadece Erdoğan ve yandaşları kazanıyor. Kaybeden hep millet.

Kriz hanedana yok, hanedanın bol keseden ihale dağıtıp, semirttiği tosuncuklara yok… Ama millete var sayın Erdoğan. Çık sarayından, in şatafatlı arabandan, in 500 milyon dolarlık uçağından, halkın arasına karış da, Bak bakalım kriz var mı? Bak bakalım kaç kepenk kalkmamak üzere iniyor? Kaç evde çocuklar aç yatıyor? Ekonomi buz kesti, yaptığın doğalgaz zammıyla ocaklar da buz kesiyor.

Gemiye gemicik diyorsunuz takaya dönüyor. Saraya külliye diyorsunuz, israf bitiyor. Zamma güncelleme diyorsunuz, fiyatlar normale dönüyor.

OVP’ye YEP diyorsunuz, bakıyorsunuz ki kriz teğet bile geçmemiş. Sayın Erdoğan ve damadı haftalardır o ülke senin bu ülke benim küresel baronların peşinden koşup para dileniyorlar”