Dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Darbe Komisyonunda bilgisine başvurulan Hak İş eski Genel Başkanı Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu “28 Şubat sürecinde Hilton’da yapılan toplantıyı hatırlamadığını ifade eden bazı arkadaşlarımız olmuş. Arkadaşlarımızın inkar edecek bir karaktere sahip olmadıklarına inanıyorum. Ama eğer bir sağlık sorunları varsa kendilerine acil şifalar dilerim” dedi.
Hak İş Eski Genel Başkanı Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu NTV de yayınlanan Jülide Ateş’in sunduğu “Öğle Bülteni” ve Kanal A da yayınlanan Volkan Nazlılar’ın sunduğu” İşte Haber” programına konuk oldu. 28 Şubat sürecinin değerlendirildiği programlarda Uslu oldukça çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Program sunucuları tarafından yöneltilen; siz o döneme ilişkin özellikle diyorsunuz ki Hak İş devre dışı bırakılmıştı. Sendikanın örgütlü olduğu yerlerde asker korkusunun sendikal hayatı genel anlamda büyük zarar verdiğini söylüyorsunuz biraz açar mısınız? Sorusuna; Hak İş Eski Genel Başkanı Çorum Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Hak İş’i devre dışı bırakılması o günkü Beşli Çete ya da benim ifademle Yıkım Ekibi tarafından olmamıştır. Zaten biz özellikle dışlandık ama benim o tarihte çeşitli açıklamalarım var. Hak – İş başkanı olarak Yıkım Ekibinin içerisinde olmayacağız. Çünkü Türkiye’de bir rejim sorunu yok, sistem tıkanmıştır. Demokratik sistemin demokratik açılımlarla devam etmesi gerekir. Halkın seçtiklerini beğenip beğenmeme hakkı ve imtiyazı kimsede yoktur. Seçilmişler ancak seçimle gelir seçimle giderler. Onun dışında dış müdahaleleri doğru, demokratik bulmadığımı ifade etmiştim. Ayrıca Hak İş’in dışlanması o günkü siyasal konjonktürü veri alarak pozisyon tutmak kolaycılığından kaynaklanan bir durumdur. Hak İş ile beraber çalışmak, beraber gözükmek riskli bir durum olduğu için kimi işveren, sendikalar, sivil toplum çevreleri, medya örgütleri bilerek ve isteyerek Hak İş’ten uzak ve mesafeli durmaya çalışmışlardır. Bu olay sadece 28 Şubat döneminde değil daha sonra ki 2000’li yıllarda hatta 2006’ya kadarda da devam etmiştir. Yani belli çevreler özenle Hak İş’i dışlayarak taciz etmeyi tercih etmiştir. Zaten 28 Şubat senaryosunun da amacı halkı korku tüneline hapsetmek, umutlarını tüketmesine, beklentilerinin tükenmesine yol açmaktı. Halkı dışlayan, düşüncelerini, umutlarını, geleceğe yönelik tüm umutlarını, heyecanlarını, hayallerini kuşatma amacı taşıyordu ve bunda da kısmen başarılı oldular. Sivil Toplum Örgütleri o günlerde bir sadakat yarışına sokuldu. Bu noktada omurgalı ve demokratik ilkelere bağlı olarak durabilmek cesaret ve erdem işiydi. O günlerde biz ve Hak İş tabi duruşu gerçekleştirdik” dedi.
4 Şubat 1997 Hilton otelinde, Tansu Çiller’in, TÜRKİŞ, DİSK, TOBB, TESK Başkanlarıyla, Ziraat Odaları Birliği Başkanı Faruk Yücel’in de bulunduğu toplantıda Sayın Tansu Çiller’in hükümeti bozmaya yönelik ikna edilmeye çalışıldığını söyleyen Uslu, “4 Şubat 1997 Ankara’nın önemli otellerinden bir tanesinde TOBB düzenlediği bir toplantıydı zannediyorum. Toplantı sonrasında bizim 9. Katta bir başka toplantıya davet edildiğimizi hatırlıyorum. Sayın Çiller’in bu toplantıya katılacağı bize belirtildi. Odalar Borsalar Birliği Başkanı, TİSK, TÜRKİŞ, DİSK ve Ziraat Odalarının o günkü başkanı Sayın Faruk Yücel, Sayın Yalım Erez’in de organize ettiğini hatırlıyorum böyle bir toplantıyı. Çünkü aktif olarak toplantıda bulunmuştu. Yani ev sahibi gibi davranıyordu. O toplantıda Sayın Çiller’e rahmetli Erbakan Hocayla hükümete devam etmesinin kendisini de yıpratacağını, zora sokacağını, bu koalisyonun devam etmemesi gerektiğini, geniş tabanlı bir Milli Hükümet kurulması gerektiğini ima eden kimi zaman açıkça beyan eden konuşmalar yapıldı. Sayın Çiller ayrıca daha toplantının başında bir baskı altına alınmaya çalışıldı. Yani bizim Konfederasyonun Sokağını biliyor musunuz? Bizi tanıyor musunuz? Bize geldiniz mi, gittiniz mi? anlamında. Çünkü Türkiye de bu büyük sermaye kesiminin böyle küsme ya da küserek, kızarak, bağırarak hükümetlere diz çöktürme alışkanlığı vardır. Bu alışkanlıkla böyle bir psikolojik baskı başladı. Sayın Çiller o gün bir hayli dik durdu iyi hatırlıyorum o günü. O toplantıda bulunan o günkü Ziraat Odaları Birlik Başkanı Sayın Yücel ile ben halkın seçtiklerini yine halkın götüreceğini demokratik tercihlere müdahale hakkının ve imtiyazının demokratik sistemlerde, sadece halka ait olduğunu bilhassa belirttim. O toplantıya katılan bazı arkadaşlarımız toplantıyı hatırlamadıklarını ifade etmişler, hayretle bugünkü gazetelerde okudum. Doğrusu arkadaşlarımızın inkâr edecek bir karaktere sahip olmadıklarına inanıyorum. Ama eğer bir sağlık sorunları varsa kendilerine acil şifalar dilerim. Belki hatırlamak konusunda bir sağlık sorunu yaşıyor olabilirler. “Bizim Çete” isimli kitap Sayın Refik Baydur tarafından yazılmıştır. Bu kitabın 27. Sayfasını okurlarsa Odalar Birliğinin iftar yemeği diye böyle bir toplantıya katıldıklarını hatırlayacaklardır diye düşünüyorum. O günkü “Beşli Çete” de bulunan örgütlere ve onların başkanlarına o gün kamudan herhangi bir imtiyaz sağlanıp sağlanmadığı, ayrıca yurt dışında bulunan Türk Dernekleriyle ilgili kurulan koordinasyon kurullarında hangi emekli askerlerin bulunduğu ve ne tür harcamalar yaptıkları bunların kaynağının nereden karşılandığının da ayrıca araştırılması gerektiğini belirtiyorum. Hangi sendikalarda emekli askerler ne tür görevleri üstlenmişler ne kadar ücret ödenmiştir. 2006’da kurulan Ulusal Birlik Hareketi de dâhil olmak üzere tüm anti demokratik süreçler ve aktörleri açığa çıkartılmalıdır. Diyerek konuşmasını sürdürdü” dedi.