Milliyetçi Hareket Partisi Çorum İl Başkanı Arslan Kaynar, Türkiye’nin ekonomi cephesinin düşürülmek, ortaya çıkan mağduriyet ve kayıpların ise siyasi tepkiye dönüştürülmek istendiğini kaydederek, “15 Temmuz’da alamadıklarını ekonomik alaborayla almak istiyorlar”

Yaklaşık 3 aydır dövizdeki fiyat artışlarıyla Türkiye’nin kundaklanmanın amaçlandığını ifade eden Kaynar, “Planlı ekonomik terör, sistematik ekonomik suikast doğrudan doğruya milletimizi, milli bünyemizi, ülkemizin itibar ve saygınlığını hedef almıştır. Evangelist bir Papazı bahane ederek başlatılan barbar akın aslında gösterilmek istendiğinden, iddia edilenden çok daha fazla muhtevaya sahiptir.

Konu sadece Papaz değildir. Türkiye ekonomisinde dipsiz kuyular açmak için kuyruktalar. Türkiye ekonomisini kusursuz bir fırtınayla çökertmeyi, çürütmeyi hedefliyorlar. Londra merkezli küresel fonların yularını bunun için gevşettiler. Sermaye çetelerine yıkım emri verdiler” şeklinde kaydetti.

Kaynar, yayınladığı basın açıklamasının devamında şunları dile getirdi:

“24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçiminin rövanşını kur, faiz, borç, enflasyonla almaya teşebbüs ettiler. Özellikle 12 Ağustos’u 13 Ağustos’a bağlayan o meşum gecede kudurmuş gibi üzerimize çullandılar.

Kur aldı başını gitti, devamında faiz fırladı, enflasyon hortladı. Yaşanan ekonomik şok ve dengesizlik her insanımızı zorda bıraktı. Para oyunlarını seferber ettiler. Döviz operasyonlarını sahneye aldılar. Paslı kur silahını çektiler. Ekonomik sisteme saatli bomba döşediler. Amaç, ekonominin surlarını infilak ettirip sosyal çözülmeyi sağlamak, siyasal kaosu ateşlemek, ardından yeni hükümet sistemine karşı tetikte bekleyen ve sokağı adres gösteren işbirlikçileri harekete geçirmekti.

Tehlike geçmiş değildir. Amaç, 15 Temmuz’da alamadıkları sonucu ekonomik alaborayla almaktı. Tehdit sönmüş de değildir. Ekonomik rahatsızlıklarla bilenmiş toplumsal muhalefetin siyasal içerik kazanması, denetim ve kontrolden çıkması hesaplandı.

Çok şükür Trump’ın Twitter mesajlarıyla destek verdiği küresel baronların hesabı Ankara’da bozuldu. Milli birlik ve dayanışma ruhu sonuna kadar bütün hatlarıyla direndi.

MESELE VATANDIR, NİTEKİM MİLLİ VE EKONOMİK BEKAMIZIN MÜDAFAASIDIR

Parti olarak işin kolayına kaçar, zahmete girmez, sırf hükümet yıpransın diye her eleştiriyi yapardık. Başkaları gibi olsaydık, fırsat bu fırsat diyerek siyasal rantın, siyasi fayda devşirmenin basitliğine ve kofluğuna heves ederdik. Ülke yanarsa yansın der, ne kazanacağımıza bakardık.

Milliyetçi Hareket Partisi önce ülkem seslenişiyle boşuna duruş göstermiyor.

Önce millet iradesiyle hayale yelken açmıyor.

Türkiye’nin saldırıya uğradığı, küresel ablukayla günden güne eriyip kan kaybettiği bir ortamda, ne yapsaydık, biz de sele kapılıp ekonomik operasyonlardan medet mi umsaydık?

İnsanımız aç ve açıktayken, döviz kurşunu yağmur gibi üzerimize yağarken, söyleyiniz bana, neye hizmet etseydik, biz de işbirlikçi ve gayri milli odakların projelerine gözcü, propagandalarına sözcü mü olsaydık?

Gemi su alırken, filikaya binip uzaklaşmak bizim kitabımızda yazmayan korkaklıktır.

Yangın bacayı sarmışken yaygara koparmak, gürültü çıkarmak, su taşıyanların elini tutmak bizim reddettiğimiz utanmazlıktır. Bizim tercih ve tutumumuzu köşe yazarları beğenmeyebilir. CHP, HDP ve diğer yandaşların tetikçileri kabul etmeyebilir.

FETÖ’cü alçaklar, PKK’lı soysuzlar, Türk ve Türkiye düşmanları hazmetmeyebilir, hazzetmeyebilir. Kendi bilecekleri iştir. Arzularımızla yaşamıyoruz, ülkülerimizle varız. Kökünü inkar etmiş mahluklardan değiliz, geçmişimiz ve geleceğimizle bir bütünüz. Bedbaht değiliz, bedhah hiç değiliz.

Siyasetimiz millidir, duruşumuz merttir, duyuşumuz nettir, sözümüz diktir, özümüz adamdır, övüncümüz Türk-İslam ahlakıdır, vicdanımız adaletten yanadır.

Biz Ötüken mirasçısı, Türk asırlarının medarı iftiharı Milliyetçi Hareket Partisiyiz. Ağaca çıksalar bile pabuçları yerde kalmayanlar bize ne söylüyorlar? Bastıkları yerde ot bitmeyenler bize neyi dayatmaya çalışıyorlar? Türkiye ekonomisinde sorun yok demedik. Yapısal açmazlardan devamlı surette bahsettik.

Makroekonomik çarpıklıkları, yanlış ekonomi politikalarını yeri ve zamanı geldiğinde ifade ettik, bunlara karşılık olgunlaştırdığımız teklif ve temennilerimizi muhataplarımızla paylaştık.

AZGINLAŞAN HAYAT PAHALILIĞINDAN HEPİMİZ RAHATSIZIZ

Yüzde 25’e varan politika faizinden, üretim tesislerinde çıkan normal olmayan yangın haberlerinden, artan konkordato ilanlarından, tüketici enflasyonundaki yüzde 24,52’lik tırmanıştan, yeni ekonomi programının kısa sürede tartışmaya açılmasından, kabaran dış borçlardan, azgınlaşan hayat pahalılığından biz de rahatsız, biz de şikayetçiyiz.

Ancak bu ülke hepimizin, bu millet biziz, bu devlet bizim. Turpun büyüğü heybede diyerek felaket tellallığı yapan gafiller soruyoruz sizlere, turpa bu kadar merakınız nereden kaynaklanıyor? Olur da başımıza çığ düşerse kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?

Çatı çökerse yakayı kurtaracağınıza mı inanıyorsunuz? Biz bu yaklaşım ve kavrayışla, hükümetin daha önce anlaştığını söylediği ABD’li denetim ve danışmanlık şirketi McKinsey ile çalışmasını kendi içinde tutarlı bulduk.

McKinsey müdafaasının bize düşmeyeceğini önemle ifade ettik. McKinsey’in yeni bir IMF, kayyum, kozmik oda vakası, kapitülasyon veya Duyun-u Umumiye olmadığını da söyledik.

HEMEN KORO HALİNDE MHP’YE SALDIRMAYA BAŞLADILAR

Hemen eleştirmeye, açığa düştüğümüzü söylemeye koro halinde başladılar. Nasıl olsa Cumhurbaşkanı “biz bize yeteriz” demişti. Tek kaldığımızı söylediler, baltayı taşa vurduğumuz ileri sürdüler.

Ülkemizde de yıllardır faal halde bulunan McKinsey bir denetim ve danışmanlık şirketidir.

Akıl ve irade milli olduktan sonra istişari nitelikli sunduğu teklif ve görüşlerine ister uyar ve uygularsınız, isterse de teşekkür edip gerisin geriye iade edersiniz.

McKinsey’e Duyun-u Umumiye demek, IMF demek, kozmik oda vakası demek, kayyum demek, kapitülasyon demek, cehalet değil, gaflet değil, su katılmamış ümmiliktir. Ve çok tehlikelidir, bizim de itirazımız buna yöneliktir. Duyun-u Umumiye emperyalizmin acentesi ve ileri karakoludur.

Bizim anlayışımıza göre devlet demek kutlu ve itibar sahibi siyasi ve hukuki teşkilatlanma demektir.

Duyun-u Umumiye derseniz iflas ettiğinizi, hastalandığınızı, tarih sahnesinden çekilmeye başladığınızı, artık hükmünüzün kalmadığını kabullenmiş, teyit etmiş sayılırsınız.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÖTÜRÜM SİYASETE MAHKÛM DEĞİLDİR

Türkiye Cumhuriyeti buna hizmet eden, bunu temine çalışan kötürüm siyasi dile mahkûm ve müstahak değildir.

Duyun-u Umumiye propagandistleri aynısıyla Şark Meselesinin içimizdeki çıyanlarıdır, her sözü saptırmak, her yapılanı çarpıtmak hususunda efendilerinden emir almışlardır.

Bizim McKinsey diye bir derdimiz yoktur, işimiz de yoktur, olamayacaktır.

Bizim bakışımız Türk, durduğumuz yer Türkiye, dua ve mücadelemiz Türk milletinin lehinedir.

İpsizi sapsızı, CHP’si HDP’si, gitsinler dertlerini Cibali Karakoluna anlatsınlar, buldukları takdirde Marko Paşa’ya içlerini döksünler. Bizi alakadar etmez, bize sökmez.

Hükümet McKinsey yollarını ayırsa da bizim düşüncelerimiz, değerlendirmelerimiz asla değişmeyecek, tutarlı ve gerçekçi tespitlerimiz hükmünü muhafaza edecektir.

Unutmayınız ki, doğru bilinç, doğru birikim, doğru bakış açısı, doğru proje, doğru insan, doğru uygulama, doğru strateji, yerli ve milli irade her güçlüğün üstesinden muhakkak gelecektir.”