AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki, "Deprem ülkesiyiz. Son 100 yılda 6 ve üzerinde tam 56 deprem oldu. Ölen insan sayımız da 81 bin 630. Topraklarımızın yüzde 66’sı deprem bölgesinde. Nüfuzumuzun yüzde 71’i deprem bölgelerinde yaşıyor. Böyle bir ülkeyiz ama şehirlerimiz depreme hazırlıklı değil" dedi.

Toplantıya ayrıca AK Parti Samsun Milletvekilleri Yusuf Ziya Yılmaz, Fuat Köktaş, Orhan Kırcalı ile Amasya, Bartın, Çankırı, Çorum, Giresun, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Ordu, Samsun, Sinop, Sivas ve Tokat’ın siyasileri, parti teşkilatı üyeleri ve belediye başkanları katıldı.

AK Parti Yerel Yönetimler Karadeniz Bölge Toplantısı Samsun’da yapıldı. Yerel Yönetimler Toplantılarının sonuncusu olan bu toplantıda geçmişten bu zamana kadar yapılan mimari ve şehir düzenlemeleri konuşuldu. Toplantının açılışında konuşan ve Samsun hakkında bilgiler veren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Otoparkları artık yatay ve dikey sistemiyle yapacağız. Büyük ölçüde de yerleri tespit edildi. Alt yapı noktasında Yusuf Ziya Yılmaz dönemimde büyük mesafe kat etildi. Bunun üstüne koyarak devam edeceğiz. 5 yıl içerisinde 840 tane mahallemizde, özellikle köyden mahalleye dönüşenlerde ulaşım, yollar, içme suyu ve kanalizasyon alt yapılarını tamamlamayı planlıyoruz. Göreve geleli 6 ay oldu. Kırsalda alt yapı çalışmalarını tamamlamış, bunu arkasına atmış ve asıl bundan sonraki yeni fonksiyonlarla yeni vizyona doğru yürüyecek olan bir belediye gerçekleştirmiş olmayı hedefliyoruz. Terme’den Yakakent’e, Samsun merkezden Asarcık’a kadar bütün ilçelerimiz turizmin gelişmesine katkı sağlayacak ilçelerdir. Samsun 1970’li, 80’li ve 90’lı yıllarda çok göç alması nedeniyle o günkü imkanlarla imar planları çerçevesinde yapılaşmadığı için özellikle Tekkeköy’den Atakum’a geçen sınıra kadar sanıyorum Türkiye’de kent içi dokusunda en fazla kentsel yapılaşma problemiyle karşı karşıya gelen şehir. Önümüzdeki ana konumuz kentleşme olarak çok büyük bir çalışma alanı mevcut” dedi.
Demir’in konuşmasının ardından söz alan AK Parti Samsun İl Başkanı Av. Ersan Aksu ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, Samsun ve belediyecilik hizmetleri hakkında önemli bilgiler verdiler.

“Bir taraftan kimliksiz, bir taraftan da sağlıksız şehirlere sahibiz”
Türkiye’deki şehirleşmenin Cumhuriyet döneminden 1994 yılına kadar düzensiz göçler ve bazı siyasal sebepler yüzünden tam gerçekleşmediğini belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, “Eskiden şehirlere doğru gelen gözlere hazırlıksız yakalandık. Şehirlerimizin etrafı çepeçevre gecekondularla doldu. 2000’li yıllara doğru geldiğimizde karşımızda tablo; sağlıksız şehirlere sahibiz. Deprem ülkesiyiz. Son 100 yılda 6 ve üzerinde tam 56 tane deprem oldu. Ölen insan sayımız da 81 bin 630. Topraklarımızın yüzde 66’sı deprem bölgesinde. Nüfuzumuzun yüzde 71’i deprem bölgelerinde yaşıyor. Böyle bir ülkeyiz ama şehirlerimiz depreme hazırlıklı değil. Kimliksiz şehirlere sahibiz. Hangi şehre gittiğimizde, ‘Bu bizim insanımızı yansıtıyor’ diyebiliriz ki? Nihayetinde şehirler bizim aynamızdır. Bizim örfümüzü, adetimizi, inanış biçimimizi, kendi içimizdeki ilişki biçimimizi dışarıya yansıttığımız biçimlenmiş formlardır bunlar. Hangi şehir bize benziyor ki? Hangi şehir bizi yansıtıyor ki? Bin yıldır bu topraklardayız. En zor şartlarda Selçuklu gelmiş, kendine has bir tarzı, medeniyeti, şehircilik anlayışı var. Sivil yapılarına, mimari yapılarına ya da kamu yapılarına baktığınızda ‘Bu Selçuklu mimarisi’ diyebilirsiniz. Bir kimlik var çünkü orada. Bir müddet sonra Osmanlı var. Binalara hangisi Osmanlı eseri diye baktığınızda çok rahat söyleyebileceğimiz yapılar var. 100 yıllık bir Cumhuriyetimiz var. İnşallah binlerce yıl yaşarız. Mimarlarımız, mühendislerimiz var. Cebimiz biraz para gördü. Akıllı adamlarımız var. Ortaya koyduğumuz mimariye ne diyeceğiz? Övünerek söyleyebileceğimiz bir tarzımız var mı? Ne yazık ki yok arkadaşlar. Bir taraftan kimliksiz, bir taraftan da sağlıksız şehirlere sahibiz” diye konuştu.

“Marka şehirler oluşturmaya başladığımız bir dönem başladı”
Şehirlerin marka şehir anlayışıyla yeniden düzenlenmeye başladığını vurgulayan Mehmet Özhaseki, “Tarihte dönüm noktaları var. 1994 yılı yerel yönetimler için bir dönüm noktasıdır. Öncesinde patırtılı, ideolojik, kafasındaki sapık dünya görüşüne insanları götürmeye çalışan, hizmeti dışlayan, hizmet etmeyi hiç düşünmeyen bir belediyecilik anlamı vardı. 1994’de bizim ve misyonumuza sahip arkadaşlarla birlikte ‘hizmet belediyeciliği’ başladı. Biz eski başkanların yaptığı gibi ‘sağ-sol, Alevi-Sünni ya da filan mahalle bana oy vermedi cezalandırın’ asla demeyeceğiz diyerek işe başladık. Cumhurbaşkanımız İstanbul’da olmak üzere, bizler de Anadolu’nun değişik kentlerinde hizmete başladık. Hizmet belediyeciliği kavramıyla Türkiye bizimle tanıştı. Bu hizmet oturunca sosyal belediyecilik anlayışına büründük. Fakire, fukarasına sahip çıkan, sosyal hadiseleri yakından takip eden, insanla iç içe, gönül gönüle bir belediyecilik anlayışı. Arkasından da ‘marka şehirler’ kavramı geldi. Üst üste koyduğumuz kavramlarla adeta kendimizle yarışıyoruz. Bizi kimse zorlamadı, karşımıza çıkıp da ‘Burada güzel bir belediyecilik anlayışı var. Siz de buna geçin’ demedi. Önce hizmet, sonra sosyal belediyecilik sonra da şehirlerimizin değerlerini öne çıkardığımız marka şehirler oluşturmaya başladığımız bir dönem başladı. 21 yıl belediye başkanlığı yaptım. Eğer siz turizm şehriyseniz planlamayı hayvancılık şehri gibi yapamazsınız. Siz sanayi şehriyseniz, oradaki planlama bile ayrıdır” şeklinde konuştu.
CHP’nin belediyecilik anlayışını da eleştiren Özhaseki, şunları söyledi:
“Bizim taşıdığımız duyguları dışarıdaki birçok parti taşıyor mu? Şüpheliyiz. İşte CHP. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle belediyecilikleri çöp, çamur, çukur. Ben de şehri CHP’den devraldım. Benim aldığım şehir de böyleydi. Şehrin bir tarafı sağ mafyanın elindeydi, diğer tarafı da sol mafyanın elindeydi. Şehrin ortasında simsiyah kanalizasyon ırmağı akardı. Çocuklar boğulurdu. Sokaklar çukurlardan gezilmezdi. Belediyeler borcu ve işçisine, memuruna para ödeyemezlerdi. Ben ilk oturduğumda ilk gelenler ya haciz memurlarıydı ya da alacaklılardı. İstanbul’da Ankara’da böyleydi. Onların belediyecilik noktasında bugün söylemiş oldukları şeyleri de doğru kabul ederek ve temenni kabul ederek, inşallah dedik ama ne yazık ki öyle olmadı. Seçim öncesi verilen sözler tutulmadı.”