Ülkemiz mülteci CENNETİ olurken, Milletimiz ise cehennem azabı çekiyor.
Dünyanın her yerinden yurduma giren sığınmacılara, ülkemin her köşesinde rastlamak sıradan oldu artık.
Fatih'te balkondan düşen Suriyeli çocuğu Cezayirli bir başka genç yakalıyor. Alkışlıyoruz.
Evde Gürcüler çocuklarımıza terbiye veriyor, bununla hava atanlar var.
Nijeryalı Tarsus'un arka mahallelerinde cirit atıyor, her yerden ülkemde insan var. Ooo ne de çeşitliyiz diyorlar.

Bakırköy'de tezgâhlarda Afgan kasaya bakıyor.
Adana’da kuyumcu sığınmacılar, dolar satıyor. Ticaretimiz gelişiyormuş.
Kentler arası dolmuşa 13 sığınmacı biniyor ÜÇ tanesinin kimliği var. Polisin kontrol noktasından önce iniyor. Kente vardığında senden önce oradalar.
Banka ATM önlerinde dizilmiş Suriyeli sığınmacıların suratında kocaman bir gülümseme, bol neşeli, kendi dillerindeki sohbetlerini anlamayan ve de alacağı emekli maaşını nasıl yetiştireceğinin kederi yüzüne yansımış yurdum insanı.
Kentlerin yollarında, sokaklarında çöp toplayıcıların toplama araçlarıyla bütün yolları istilasından araç kullanabilmek marifet artık.
Varlıklıları ise pahalı konaklarda hoyratça yaşarken, yerli malı insanları dışarı çıkamaz hale getiren yerel yaşam alanları.
Hastanelerimiz/rinde (artık bizin insanımızdan çok onlara hizmet veriliyor) kuyruk bekleyen vatandaşımın önüne geçerek öncelik verilen sığınmacılar. Ve yüksek makamlarda sakın ses etmeyin tepkileri, kulaklarımızda çınlıyor.
Onlar her türlü tedaviyi BDAVA olurken, bizim insanımız elindekini satarak tedavi olamıyor, ÖLÜYOR. Onlar estetik olacak diye bizimkiler muayene olamıyor. Onlar bedavadan burun estetiği yaptırırken bizim milletimiz acilde ölüyor.
Doktorlarımıza ve sağlık hizmeti verenlere haram diye saldıranlara da şahit oluyor bu millet.
Yabancı doktor ve mühendis vs. her konumda sığınmacılar hizmet verirken, bizim teknik ve bilim adamlarımız ağır koşullarda iş arar duruma düşmesine ise ayrı bir çıkmaz.

Gündüzleri sığınmacı çocuklar ve gençler çöpleri talan edip etrafa saçarken, gecenin karanlığında çöpleri dağıtmadan çöp tenekesi içinden bir şeyler bulmaya/çıkarmaya çalışan, utanan köylü kadınlarımız. Bu kadınları maaş kuyruğunda görmek mümkün değil tabi ki de.
İzmir ve bütün sahillerde sığınmacı korkusundan gidemeyenler var. Nargile dumanından boğuluyoruz.
Sığınmacı gençler desen öyle fütursuz ki, sanki tatile gelmişler.
Haaa bir de bunun yanında canlı bomba veya bombalı araçların patlayabildiğini görüyoruz.
Veee Konya’da kaçırdıkları erkek çocuğunun ırzına geçiliyor. Birde hazinemizden yardım alıyorlar. Vatanımızın da Milletimin de Irzına geçiliyor. Ve daha niceleri.
Hırsızını arsızını saymıyoruz.

Bütün bunların ilerde yetişen çocukları ile alilerimizin içine gireceğini ve de milletimizin damarlarında zerk edeceğini düşününce endişeye düşüyoruz. Yüzümüz asılıyor

Suriyeliler ve diğerleri evlerimizin içinde.
Bunları çoğaltacak olursak kitap olur.
Avrupa insanlık diye bize nutuk atıyor, salıverin gitsin.
***
Ülkelerin sınırı neden var?
Ülkemizin sınırlar var edilirken açlık, yokluk içinde oluk, oluk kan akıtılarak, bir kuşak kendini feda etti ve de millet kendi canını hiçe sayarak kanıyla sınırlar çizmedi mi? Unuttuk mu?
Benim cennet vatanımın geleceğini büyük tehlike içine atılıyor.
Bu sığınmacılar baş tacı ediliyorlar ya şimdi, gelecekte milletin, devletin, ulusal güvenliğin ve de istiklalimizin en büyük düşmanı besliyor bu millet bu ülkede.. Dün olduğu gibi yarınlarda da bela olacaklardır.
Bir de bunların mal edinimleri var.

Her ülkenin kendi insanını koruma yasası var ve uygulanıyor.
Yabancı devletlerin vatandaşlarına karşılıksız toprak satışı bağrımıza konmuş bir mangal köz.
Karadeniz’de çok toprak alıyorlar diye sevinen etkili yetkililer var.
Dünyanın %70 fındığını biz üretiyorduk nereye taşıdı İtalyanlar fındık tarlalarını? Bilen var mı?

İktidar Suriyeliler için algı yönetiliyor iyi insanlarda var hepsi kötü değil bizin din kardeşimiz, O’nlar bizim kardeşimiz diyor.
Bazen ise karşı durana ceza kesiliyor. İnsanlarımız başka ülke insanı için ceza yediğinde hepimizin içi kararıyor.
Bu satırları yazarken de içimde korku taşıdığımı saklamayacağım.

Bir zamanlar fetöcüler içinde başı secdeye gelenden zarar gelmez demişlerdi, Vatana ve de Millete en büyük düşmanlık onlardan geldi mi? Hala da devam ediyor.

Bu kabul edilen baş üstünde taşınan Suriyeli kardeşlerinin gelecekteki ülkeme ve milletime verecekleri zararları hesap bile edemez siniz.
Kendi insanımızdan çok fazla ayrıcalıkla donatıldılar, sanki kapitülasyonlar geri geldi.
Kendi kendime soruyorum, ülkemizin sınırı yok mu? Bu sınırlar neden var?
Neden S_400 leri alıyoruz?

Neden coğrafi sınırlarımız ve milli sınırımız var diye biliyoruz?

Her gelen giriyorsa, varlığının ne anlamı var? Kaldıralım.
İktidar bizim ülkemiz için nimet sayıyor gelen sığınmacıları. Millet nimetini değil eziyetini çekiyor.
Biz değil hiçbir ülke, veee deee bizler kendi ülkemizde, milletimize tecavüz etmeye hazır sığınmacılarla yaşamak zorunda kalmaya mecbur bırakılamayız.
İleriki yıllarda CEZASINI ülke ve millet olarak çekeceğimiz kesin. Şimdi de.
Kalın Sağlıcakla_Endişeliyim_Meyrem’ce