Önce 24 gencimizi şehit verdik.
 
Öyle öfkelendik, öyle üzüldük ki, toprak da buna kayıtsız kalamadı.
 
24 şehidi toprak da kabul edemedi ve sarsıldı.
 
Depremde de insanlarımızı kaybettik. Türkiye son iki haftada acı üstüne acı yaşadı.
 
Çok önemli sınavlardan geçtik.
 
Öfkemizi içimize attık, insanlığımızı gösterdik dosta düşmana…
 
Sağdan soldan çıkan aykırı seslerin hiçbirine kulak asmadık ve bugün düştük tekrar yollara.
 
Seferberlik ilan ettik. “Van’da da olsa üzüldük” lere en güzel cevabı verdik.
 
 Aynı şekilde bölgenin temsilcisi olduğunu iddia edip gençlerimize kurşun sıkanlara da…
 
Belki de Mehmetçik kendine taş atanlara bile el uzattı orada. Bu millet vakur duruşunu sergiledi ve kendine yakışanı yaptı.
 
Bölücü örgüt de kendine yakışanı yaptı ve oraya yardım için gidenlere yine silah doğrulttu.
 
Meclisteki teröristler ise hala sessiz.
 
Hak ve özgürlüklerle, cımbızla seçilen kelimelerle açıklayamadılar bir türlü bu durumu.
 
Bugün bir vatandaş diyor ki; “Kürtlüğümden utanıyorum PKK yüzünden, devlet ve bu millet için söylediğim laflardan utanıyorum.”
 
Terör sorununun bana göre tek bir çözümü var artık. Devletin bu sorunu açılım saçmalıklarıyla veya silahla mücadele ile çözemeyeceği anlaşıldı.
 
Bölge insanı tüm Türkiye ile birlikte ayağa kalkmalı. Kendine yardım getirenlerin yolun kesenlere ve onlara kurşun sıkanlara çekil yolumdan demeli.
 
Kürtler bunu yapmalılar. Bölücü örgütten medet umanları da artık gerçeği görmeli.
 
Bedel ödenebilir, baskılara maruz kalınabilir ancak bölge insanının huzuru ve refahı tek buradan geçiyor. Bir kez olsun çıkmalılar.
 
Sokaklara çıkmalıyız hep birlikte, gerekirse hep birlikte ölmeliyiz ancak dışlamalıyız eli kanlıları.
 
Dağda çocuğu olan analar da bağrına taş basacak diğer evlatlarının hatırı için.
 
Her şey de bir hayır vardır. Biz buna inanan adamlarız; öfkemizi dizginlememiz, üzüntülerimizi içimize gömmemiz de bunun sayesinde. Bugün kötü, karanlık ancak gelecekteki güzel günlere vesile olabilir.
 
Kalın sağlıcakla…