Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Tuncer Kılıç, “Dünya Yaşlılar Günü” nedeniyle yaptığı açıklamada son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte tıptaki yeni buluşların, bireyin kendine ve yaşamına daha fazla değer vermesi insan ömrünün uzamasına yol açtığını ve dünyada 65 yaş ve üzerindeki insanların sayısının hızla arttığını belirtti.
Ülkemizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı yaklaşık yüzde 4,5 iken 2030'larda bu oranın yüzde 6 olmasının beklendiğini dile getiren Kılıç, “Yaşlılık, yaşam sürecinin, çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır. Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı değişiklikler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Kadınlarda özellikle menopozdan sonraki dönemde yoğun bir şekilde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir. Yaşlanmayla birlikte zihinsel değişiklikler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı yeteneklerde yaşlanmayla birlikte bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir” dedi.
Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişiklikler oluşabileceğini dile getiren Kılıç, “Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı önem verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir” diye belirtti.
Yaşlanmayla birlikte gelen unutkanlığın yaşın ilerlemesiyle birlikte yavaş yavaş ortaya çıktığını ve kendini 70-75 yaşlarından sonra iyice hissettirdiğini kaydeden Kılıç, “Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir. Yaşlıların sosyal hayattan ayrılmamaları, günlük yaşama dahil olabilmeleri, arkadaş sohbetleri yapabilecekleri ortamlarda bulunmaları, becerileri doğrultusunda sorumluluk almaları gerek zihinsel gerekse bedensel sağlıkları açısından faydalı olacaktır. Bunun yanı sıra çok fazla ve çok yağlı yememeleri, bol egzersiz yapmaları, sigara içmemeleri ve alkol kullanmamaları önemlidir.
Alıştığı mekâna ve çevreye bağımlılık geliştiren yaşlı bireyin aileler küçüldüğü, kadınların çalıştığı, akraba-komşu ilişkileri zayıfladığı günümüzde, yaşlıların aile içinde bakılması giderek zorlaşmaktadır. Yaşlının ev içinde bakımı; başta ekonomik, mekânsal düzenleme ve bakıcı kaynaklı, hastalık durumunda da tıbbi donanım, ekipman ve sarf malzemesi sağlama kaynaklı güçlükler yaşandığından bakım sorun olmaktadır. Yaşlılar genellikle birden fazla ilaç kullanan kişilerdir. Kullanılan ilaçların da birbirleri ile etkileşimi söz konusu olabilir. Yaşlıların yüzde 85′i sürekli ilaç kullanmaktadır ve düzenli ilaç kullanımını sağlamak da sorun olmakta ancak çok önemlidir. Yaşlılara koruyucu bakım hizmeti verilmesi ile ciddi sorunları oluşmadan önlemek mümkün olmaktadır. Birden fazla çocuğunu bakıp büyüten, gecesini gündüzüne katan, yavrularımıza sevgi deryası olan, en kıymetli hazinelerimiz anne ve babalarımıza, bizler neden aynı özveriyi gösteremiyoruz? Yaşlıyken nasıl davranılmak istiyorsak, o şekilde davranabilmek dileğiyle” diyerek açıklamasını tamamladı.