Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Osmancık Şubesi'nin Düşünce Seminerleri'nin konuğu Osmancık İlçe Milli Eğitim Müdürü Mahmut Tökel oldu. Derneğin çok amaçlı salonunda gerçekleşen programda Mahmut Tökel ‘Çalışma Ahlakı ve İş Disiplini' üzerine konuştu.

Tökel, "Burada sizlerle konuşacağımız şeyler sizlerin bilmediği şeyler değil, aksine sizler de bu konuyu en az bizler kadar bilmektesiniz. Hatta bu iş ahlakı meselesini konuşmadan geçirdiğimiz belki de bir tek günümüz bile yoktur. Bizim burada yapacağımız sadece bir hatırlatmadan ibaret olacaktır" diye konuşmasına başladı.

Tarih boyunca insanın işinin hakkını verdiği zaman mutluluğun ön plana çıktığını, işin ehli olmayanların bir işi üstlendiği zaman da kargaşa ve anarşinin hakim olduğunun görüldüğünü ifade eden Mahmut Tökel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Belli bir yaşa gelip de bir iş tutmayan insan olmayacağına göre işle ilgili bütün tasavvur ve inançlar hemen her insanı ilgilendirecektir. Bu yüzden tarih boyunca bütün dinler, dine dayandırılmayan seküler kanuni düzenlemeler, örf ve adetler insanın iş ahlakı üzerine düşünceler üretmiş, belli kurallar getirmiş ve toplumsal yapının iş kısmını düzenlemiştir.

İş ahlakı ile bire bir olarak kastedilen insanın kendisine “yaptığım işin hakkını verebiliyor muyum” diye sormasıdır. Yaptığı işin sonucundan, bu sonuçla etkilenen insan ve doğadan kendisini sorumlu tutmayan insan ancak egoist ve vurdumduymazcı insan tipi olabilir. İşin hakkını vermek ise öncelikle beklentiyle ilgilidir. Kendisi o işi yapan olmasa, yapan başka birinden kendisi ne bekliyorsa işi öyle yapması beklentinin anlamının ne olduğunu ortaya koyar. Bugün modern psikolojinin terimleriyle söyleyecek olursak insanın empatik bir tavır sergilemesi belki de iş ahlakının en önemli göstergesidir. İşini yapan insan karşısındaki insan yerine kendisini koyacak ve kendisi nasıl hizmet bekliyorsa öyle hizmet edecek.

Toplumumuzda işle ilgili bazı inançların yaygınlığı iş ahlakının tesisini fevkalade zorlaştırmaktadır. Mesela: Bir insanımıza işler nasıl dediğinde şöyle söyler: “Valla işler süper, akşama kadar yatıyoruz”.

Vatanperver ne demektir? Bu kelime vatanı besleyen demektir. Kanla, mürekkeple, terle vatanı besleyen demektir. Oysa bugün bu kelime vatanı besleyen olarak değil de genelde vatandan beslenen olarak algılanmaktadır.

Tarihe baktığımız zaman bütün büyük insanların aslında tam da işlerinin ehli olduğu, işinin hakkını vermek için ölümüne çırpındığı ve bu halleriyle insanlığa örnek teşkil ettikleri görülecektir. Burada bazı örnekler vermek istiyorum. Bütün peygamberlerin ortak sözlerinden biri de şudur. “Biz yaptığımız iş karşılığı sizden bir ücret beklemiyoruz, fakat biz sadece işimiz yapıyoruz.”

Yunus peygamberin, balığın karnına atılmak suretiyle cezalandırılmasının sebebinin, izinsiz ve ruhsatsız yere peygamberlik görev yerini terk ettiği gösterilir. Bizim peygamberimiz, Kuran’da sık sık ifade edildiği gibi görevini yapmak hususunda o kadar aşırıya gider ve o kadar yırtınırdı ki bu yüzden pek çok defa kendisini helak etmemesi hususunda uyarılmıştı. Onun sözlerinden biri de şuydu: “Allah, yaptığı işin hakkını vereni sever” veya “El-Kasibuhabibullah- çalışan Allah’ın sevgilisidir.” Sözü de onun sözlerindendi."

Soru cevap ve katılımcıların da görüşlerini belirttiği program yapılan her işin düzgün yapılması dilekleriyle son buldu.