AK Parti Çorum milletvekili adayı Lütfiye İlksen Cearitoğlu, “Türkiye 2002 yılından bu yana gerçekleştirdiği “sessiz devrim”le kabuğunu kırdı” dedi.
AK Parti Çorum milletvekili adayı İlksen Ceritoğlu, seçim çalışmaları kapsamında Osmancık ilçesini ziyaret etti. İlk olarak Osmancık Belediye Başkanı Hamza Karataş’ı ziyaret ederek çalışmalar hakkında bilgi alan Ceritğlu, daha sonra partisinin seçim bürosuna geçti. Burada AK Partililerle bir araya gelen Ceritoğlu, ziyaretin ardından esnaf turuna çıktı. Esnaf ziyaretinin bitmesinin ardından İlçe Devlet Hastanesi’ni ziyaret eden Ceritoğlu, hastalara geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Kadın milletvekili adayına ilçe halkının ilgisi yoğun oldu.
Yeni Türkiye’nin AK Parti’nin kararlı adımlarıyla karanlık ve çağdışı zihniyeti bir tehlike olmaktan çıkardığını dile getiren Ceritoğlu, halka sürü muamelesi yapmaya çalışanların her seçimde milletten gereken cevabı alarak tokadı yediklerini ifade etti. Ceritoğlu, AK Parti’nin her seçim halkın verdiği desteklerle Türkiye’nin demokrasi ayıplarını bir bir ortadan kaldırdığını vurguladı.
2002 seçimlerinin Türkiye için gerçek bir dönüm noktası olduğunu hatırlatan Ceritoğlu, “Ekonomiden siyasete, teknolojiden dış politikaya kadar Türkiye’nin tıkanmış olan damarları bir bir açılmaya başlandı. Güçlü tek parti iktidarı sayesinde demokratikleşme sürecinde büyük mesafeler kaydedildi. Türkiye güçlü, saygın, demokratik bir ülke konumuna geldi. AK Parti iktidarıyla az zamanda çok işler gerçekleşti. Hukuka ve idari yapıya ilişkin bir dizi reformla AK Parti Türkiye’yi askeri vesayetin gölgesinden kurtardı. Yargı vesayetinden nemalanan seçkinci, bürokratik, siyasi unsurların rahatını kaçırmaktan çekinmedi. Vesayete izin veren yapıların Türkiye’de hukuku ve siyaseti ne hale getirdiğini 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hep beraber gördük.Anayasa Mahkemesinin “367 kararı” tam bir hukuk skandalıydı. Aynı zamanda Türkiye için bir yüz karasıydı. Ama biz millete inandık, millete güvendik. Milletin bu trajedi karşısında en doğru cevabı vereceğinden hiçbir zaman şüphe etmedik” diye konuştu.
Türk milletinin iradesiyle demokratikleşme sürecini gün gün pekiştirdiğini anlatan Ceritoğlu, “Gün gün daha kararlı, daha hızla yoluna devam etti. 2010 yılındaki Anayasa referandumuyla yargı kurumlarında gerçekleştirdiğimiz yapısal dönüşümler demokratik irade açısından büyük bir kazanım oldu. Devlet içinde devlet gibi çalışan unsurları böylece daha güvenli kontrol altına alabildik. Türkiye halk iradesini hazmedemeyen güç odaklarından zamanında çok şey kaybetti. Temel hak ve özgürlükler alanında kaybetti, ekonomide kaybetti. Biz ne kadar verirsek o kadar dediler. Eski Türkiye’nin siyasetçileriyle bunlar hep böyle gelmiş böyle gider demeye çalıştılar. “Devlette türban olmaz” diyen siyasetçilerle bunlar aynı kumaşın parçalarıydı çünkü. Ama biz ne dedik? Ne yaptık? Biz dedik ki bu gömlek bu halka dar geliyor. Türkiye bu kafalarla yönetilemez dedik. Halkımıza demokrasi, özgürlük gömleğini bu terziler dikemezler dedik. Millet adına konuşan, meydanlarda söz milletindir diye nutuk atan eski Türkiye siyasetçileri, milletin taleplerine sıra gelince yan çizmekten başka bir şey yapmadılar. Meydanlarda millet dediler durdular. İşe, özgürlüklere gelince devleti milletle karşı karşıya getirdiler. Devlet haklıdır, laiklik elden gider dediler. Başörtüsüyle okumak isteyenler gitsin Arap ülkelerinde okusun demekten öteye gitmediler. Bunların demokrasi ufku buydu işte” ifadelerini kullandı.
Muhalefetin halkı kandırmaya çalışsa da bunda başarılı olamadığını anlatan Ceritoğlu, konuşmasında şunları kaydetti;
“Halk her şeyin farkındaydı. Halkımız millet diye nutuk atanlarla millet adına iş yapanları ayırabilecek şuurdaydı. Halkımız bu şuurla 2002’de onların hesabını gördü. AK Parti’ye emanetini verdi. Biz emanete ihanet etmeme konusunda derin bir şuur, bir kararlılıkla yola çıktık. Milletin güvenini boşa çıkarmamaya ant içtik. Eski Türkiye’nin pasif, tavizkar siyasetine karşı AK Parti her zaman milletin tarafında oldu. Milletin hakkı, hukuku, huzuru için risk almaktan çekinmedi.
Demokrasi şehitlerimiz olan Adnan Menderes’in, Hasan Polatkan’ın, Fatin Rüştü Zorlu’nun kemiklerini sızlatacak bir ayıp içine hiçbir zaman düşmedi. Millet vicdanı AK Parti’ye daima kılavuzluk etti. AK Parti, milleti amir, devleti memur gören bir anlayışın, bu tarihi-siyasal geleneğin temsilcisi oldu. “Söz milletindir” şiarına samimiyetle sahip çıkmayı kendisine görev bilenlerin partisi oldu. Bu güç ve inançladır ki konjonktürel siyasete prim verilmedi. Küçük, ucuz hesaplar peşinde olmadık. Duygu sömürüsü yapmaya çalışmadık. Başkaları gibi popülizme iltifat etmedik. Devletin bize halkın bir emaneti olduğunu asla unutmadık. Bu emanetin şuuru ve sorumluluğuyla hareket etmeyi kendimize görev bildik. AK Parti bu sayede Türkiye’yi gerçek anlamda açılım siyasetiyle buluşturdu. Türkiye 2002 yılından bu yana gerçekleştirdiği “sessiz devrim”le kabuğunu kırdı”