CHP Kargı Belediye Başkan Adayı Kemal Dümenci, "belediyeyi halkla birlikte yöneteceğiz" diyor...

RÖPORTAJ

Bu hafta Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Kargı Belediye Başkanlığı için aday gösterilen Kemal Dümenci ile adaylığı, siyasete bakışı, Kargı’ya dair hayalleri ve aile hayatıyla ilgili özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Kemal Dümenci, 1970 Kargı doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini Kargı'da tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini kazanıp Bursa’nın yolunu tutmuş, sonra da uzun yıllar Bursa, İstanbul ve Ankara’da yaşamış bir Kargılı. Mezuniyet sonrasında mali müşavirlik stajını tamamlayıp mali müşavirlik mesleğini icra etmeye başlamış. O gün bu gündür de hem muhasebe işine, hem de çeşitli ortaklılar kurarak ticari faaliyetlerine devam etmekte.

Duru ve Ulaş isimli iki evlat sahibi olan Kemal Dümenci, eşi Deniz hanımla 1997 yılında evlenmiş ve örnek bir aile babası kimliği sergilemekte.

Kısaca Kemal beyi tanıdıktan sonra, merak ettiğimiz soruların cevaplarını kendisinden dinlemek üzere sorularımıza geçiyoruz.

- ÖNCELİKLE SİYASETE BAKIŞ AÇINIZI ÖĞRENEBİLİR MİYİZ?

- Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, kendimi Türkiye’de ki filli siyasetçi tarzına uygun bir siyasetçi olarak görmüyorum.

Türkiye’de siyasetin tanımının yanlış değerlendirildiğini, siyasetçiye bakış açısının da her geçen gün daha fazla olumsuzlaştığını görüyorum ve bu olumsuzluğun sebebinin de günümüz siyasetçileri olduğunu düşünüyorum. Hatta kendimi siyasetçi olarak görmediğim gibi, siyasetçilerin farklı yerlerde farklı tavır sergilemesi, yapamayacak da olsa vaatler verebilmesi, aynı konuyla ilgili her ortamda farklı şeyler söyleyebilmesi gerektiği tezine de karşıyım.

Doğrunun tek olduğuna ve doğruları gerektiğinde söyleme mecburiyetimizin de insani sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Siyaset yapacağım diye yutkunmak kişiliğe zarar verir diye düşünüyorum. Siyaset, insanı omurgasızlığa sürüklememeli, insanın karakteri haline gelmemeli diyorum.

- NEDEN SİYASETE GİRDİNİZ?

- Çok değil, iki sene öncesine kadar, herkesin olduğu gibi benim de bir siyasi fikrim vardı tabi ki, ama işin aslı aktif siyaseti aklıma bile getirmiyordum.

Ancak yanlış giden bir şeyler vardı memlekette, iyi ve dürüst insanların boşalttığı yerlerin menfaatçiler ve bencil insanlar tarafından doldurulduğunu gördüm. İyi insanlar taşın altına elini sokmaktan kaçınır hale gelmişti, tabiri caizse sindirilmişti.

Dürüstlük nerede ise cezalandırılır hale gelmişti. Kargı’mızda bile insanlarımızı ayrıştırma, adam kayırmacılık, usulsüzlük son raddesine gelmişti. Bazı yanlışlara baş kaldırmak, itiraz etmek istedim. İtiraz ettiğimde ise “senin ne yetkin var da eleştiriyorsun” tepkisini aldım, ben de kendi adıma sorumluluk alıp o yanlışları etkin ve yetkin bir kimlikle düzeltebilmek, düzeltemesem de insanlara bir örnek teşkil edebilmek amacıyla siyasete girdim.

- NEDEN BELEDİYE BAŞKANI ADAYI OLDUNUZ?

- Belediye başkanı adayıyım çünkü Kargımızın doğru yönetilmediğini düşünüyorum. Belediyelerin görevinin halka hizmet olduğunu, bu nedenle de sosyal belediyecilik anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini her yerde söylüyorum. Kâr amaçlı kurum zihniyetinin belediyecilikle bağdaşmadığını, belediye kaynaklarının hizmet için kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

Kargı gibi küçük ilçelerin, biat ederek, sadece Ankara’dan yönetilerek, destek alarak bir gelişme kastedemeyeceğini biliyorum. Kendi ayakları üzerinde duran, üreten bir ilçe hayal ediyorum. Şunu unutmamak lazım ki üreten daima güçlüdür, Kargı’nın yüksek potansiyelinin hepimiz farkındayız tek sorun bu potansiyeli açığa çıkaracak vizyon eksikliği diyorum.

Bakın, siyasetle uğraşanlar sadece seçilene kadar siyasetçidir, sonrasında devlet adamı kimliğine bürünmek zorundadırlar. Devlet adamı ise dürüst ve adil olmak, siyaseten tarafsız olmak, hedefine halka hizmeti koymak zorundadır.

Aday olarak yüklenmiş olduğum sorumluluğun farkındayım, ben belediye başkanlığını mevki makam olarak değil, dünyalığı kurtarma kapısı olarak değil, hizmet kapısı olarak görüyorum. Ekmeğini yiyip, suyunu içtiğim memleketime, birlikte ağlayıp, birlikte güldüğüm hemşerilerime hizmet edebilmek benim elde edebileceğim tek zenginliktir diyorum.

İnsanlara bir Allah razı olsun dedirtebileceksem, öldüğümde evlatlarıma dürüstlüğü, doğruluğu miras bırakabileceksem benim için en büyük zenginlik budur diye düşünüyorum.

- SEÇİLEBİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

- Hemşerilerime güveniyorum. Hiç kimsenin benim adil yönetim anlayışımdan, doğruluğumdan, dürüstlüğümden, tarafsız olacağımdan şüphesinin olmadığından eminim.

Kargı’ya dair çok büyük hayallerim var ve bu hayallerimi projelerimi seçime kadar bıkmadan usanmadan tek tek tüm Kargılılara anlatacağım. Vizyonuma güvenen, bana güvenen insanlarında yanımda olacağını düşünüyorum. Her seçim gibi elbette bu seçimde zor olacak ancak kazanılması garanti olan yarışlara girmek çok kolaydır, değerli olansa kaybetme riskini göze alıp yarışabilmektir.

Hiçbir seçimin garantisi yoktur, önemli olan yapabileceğiniz çalışmanın en iyisini yapıp, kendinizi en iyi şekilde anlatıp gerisini halkın iradesine bırakmaktır. Tevekkül bu noktada devreye girer. İnancım şudur ki bir şey olacaksa önüne duvar bile örseniz engelleyemezsiniz, olmayacaksa ne yaparsanız yapın olduramazsınız.

Ben gerekli çalışmayı yapacağım sonrasında Cenab-ı Allah’ın takdirine bırakacağım, hayırlısıysa eminim seçimi kazanacağım, hayırlısı değilse zaten olmayacaktır.

- SİZCE KARGI’NIN SORUNLARI NELERDİR?

- Bence Kargı'nın en önemli sorunu, gücünün ve potansiyelinin farkında olmaması ve yönetenlerin sorunları sadece siyasi yağcılıkla çözebileceğini düşünmesidir. Ciddi söylüyorum öncelikle Kargı’nın sırtındaki bu siyasi ve hantal ağırlıktan kurtulması gerekmektedir. Kargı kendi ayakları üzerinde durabilecek potansiyele sahiptir.

Kargı’mızda gençlere yönelik hiçbir vizyon ortaya konulmamaktadır. Yaşlılarımıza yönelik sadece göstermelik fayda sağlanmakta, kalıcı politikalar üretilmemektedir.

Esnafın mutluluğu ve ticari kaygısının giderilmesi adına Belediyenin hiçbir katkısı olmamaktadır. Kadınlara yönelik kalıcı politikalar üretilmemektedir. Sportif alanda belediyenin hiçbir katkısı bulunmamaktadır.

Bugün Kargı’nın nüfusunun yüzde elliden fazlası 55 yaş üzeri nüfustan oluşmakta, 18-25 yaş arası nüfus ise yüzde 2-3 civarında yer almaktadır. Ve bu 15 sene sonrası için Kargı’mızın geleceğinin gittikçe kararacağının işaretidir. Acil olarak tersine göçü sağlayıcı önlemler alınması elzemdir.

Tarımsal alanda Kargı çok büyük potansiyele sahiptir. Kuru arazi dediğimiz arazilerin değerlendirilmesine dönük projeler oluşturulması gereklidir. Çeltik ekicisinin işini kolaylaştırıcı projeler üretilmelidir.

Yaz ve kış turizminde Kargı’nın hak ettiği ilgi yaratılamamıştır. Ayrıca Kargı gibi üç adımlık mesafeden oluşan ilçeler için en kolay şey kararlarda çoğulcu katılımın sağlanabilmesi olduğu halde Belediye toplumdan izole bir hale getirilmiş, üç beş kişiyle yönetilir hale gelmiştir.

Belediyenin demokratik bir anlayışı benimsemesi, kararlarda halkın çoğunluğunun görüşlerine önem verilmesi gerekmektedir.

Bizler, oluşturduğumuz projelerle kendine yeten, kendi ayaklarının üzerinde durabilen, üreten, ürettiğini değerinden pazarlayabilen MUTLU BİR KARGI hedefliyoruz.

- NASIL BİR KARGI HEDEFLİYORSUNUZ?

- Halk odaklı, halkın mutluluğuna dönük, üreten bir kargı hedefliyoruz. Ekonomisinde güçlü, sporda aktif, eğitimde hak ettiği değeri gören, birlik ve beraberlik içinde örnek bir Kargı yaratmak amacımız.

Kültürel faaliyetlerin yoğun olduğu bir kargıyı amaçlıyoruz. Fiziki yapısı itibari ile göze hitabeden bir Kargı hayal ediyoruz.

Doğru adımlarla, dürüst belediyecilik anlayışıyla, halktan uzak olmayan, gelirlerini halka hizmete harcayan bir belediyecilik anlayışı getireceğiz.

- KAZANIRSANIZ YA DA KAYBEDERSENİZ YAŞAMINIZDA NASIL DEĞİŞİKLİKLER OLACAĞINI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

- Düşündüm, kazanırsam değişecek olan sadece sabahları dükkanıma gideceğime, belediye binasına gideceğim. Araç kullanmayı sevmediğimden dolayı, yine evimden belediyeye yürüyeceğim, yine işe giderken Ozan’ın sabah kahvesini ya da Sedat’ın çayını içeceğim, yine Metin ile sohbet edeceğim, Hısıma, kahveci Şenol’a, Apo’ya uğrayacağım, Bekir’e, Kentel’e camdan seslenip takılacağım, İsa’ya klimalı salonunuz açıldı mı diye soracağım, bankanın önündekilerle selamlaşacağım, Soydemir’in dükkanın önünde Mustafa olacaktır kesin ona bir şeyler söyleyeceğim, ne bileyim yine bugün ne yapıyorsam onu yapacağım.

Bunlar örnek tabi hepsi, ben yine çarşıda eşin, dostun, elimden geldiğince şimdi fırsat bulamayıp yanına uğrayamadıklarımda dahil tüm Kargılıların yanında olacağım. Ha şurası kesin çarşıda esnafla hasbıhal etmek için daha çok vaktim olacağını düşünüyorum. Daha sık çarşıyı dolaşacağım. Kısacası yine dostlarla, Kargı’lılarla güleceğim, onlarla üzüleceğim.

Kazanamazsam da değişen bir şey olmayacak, bugün ne yapıyorsam, işimin başına dönüp yarın da onu yapacağım. Ben Kargı’yı seviyorum ve uzun yıllar dışarıda yaşamış bir insan olarak Kargı’da ki huzuru başka bir yerde bulamayacağımı biliyorum, yine Kargı’mızın iyiliği gelişmesi için çaba sarf edeceğim.

Sonuçta az önce de dediğim gibi inancım gereği hayırlısı neyse onun olacağını biliyorum. Başıma gelen hiçbir şeyi bu zamana kadar şer olarak değerlendirmedim.

Bazen bizim hayır gördüklerimizde şer, şer gördüklerimizde de hayır olabiliyor, o nedenle Mevlana’nın dediği gibi” Hayır şer Hak’tandır, Takdire sabır gerek; şerler hayra çevrilir, her hale şükür gerek.’’ (Röportaj: Selma Çetindere)