İslam dininin peygamberi olan Hazreti Muhammed (s.a.v)’ min doğumunun gerçekleşmiş olduğu geceye mevlit kandili denir. Mevlit kandilinin ne anlama geldiğini anlamak için önce peygamberimizin doğduğu günlere bakmamamız icap ediyor.
Geçmişi bilmeden günümüze göre ahkam kesmenin hiçbir değeri yoktur. Peygamberlerin hepsinde bulunan “günahsızlık sıfatı vardır”. Buna “ismet” sıfatı denir.
Kuranı kerim peygamberimize indirildi. İçindeki kaideler ise biz insanlara yaşantımızın işaret taşları olarak miras kalmıştır. Peygamberimizin ismi söylendiğinde onun için salavatı şerife getirmeliyiz.
O kadar kötülüğün içinde ismet sıfatından dolayı günahsız yaşamıştır. Bizlerde nefsimize gem vurursak Allah küçük günahlarımızı umulur ki, bağışlar. Mevlit kandilinin öneminden kısaca bahsedecek olursak peygamber efendimizin en büyük mucizesi olarak kuranı kerim kabul edilir.
Her yıl Arabistan yarımadasının en büyük panayırı Mekke şehrinde gerçekleştirilirdi. O dönemde söz söylemem sanatının değeri, itibarı başka hiçbir alanda yoktu.
Yazının, sözün etkisini anlamalıyız. Birinci gelen şiirler Kabe’nin duvarına asılıyordu. O kadar önem veriliyor ki, Arabistan yarımadasının en büyük şairi seçilmiş oluyorsunuz.
Şairi seçilince de şiiriniz Kabe duvarına asılmayı hak ediyordu. Yazının büyüsünü Araplar çok iyi biliyorlardı. o zamanın söz ustaları kuranı kerimin ayetlerini inkar ettiler.
Kabullenmediler Muhammet uyduruyor dediler. Sihir yaptı dediler. Şunu biliyorlardı. Kuranın az kelamla çok manalar ifade ettiğini isimleri gibi biliyorlardı.
Ancak bildikleri halde doğruyu yanlış yorumla halkın gözünden düşürmek istiyorlardı. İnsanımızın geneli neyin iyi, neyin kötü olduğunu biliyor. fakat buna rağmen kötü davranışı gerçekleştiriyor.
Kuranı kerimin ifade gücünün karşısında epey direndiler. Biz haklıyız dediler. Kuranı inkar edenler, o kadar güçlü ifadelerin karşısında daha çok dayanamayacaklarını da biliyorlardı.
Doğrunun yanından belli süre uzak durulabilir. Doğrunun güneş gibi doğması neticesinde, buzlardan yapılmış evler nasıl erir yok olursa, onun gibi Mekkeli müşriklerinde kuran hakkındaki yanlış düşünceleri sona erecekti.
Mekke’nin ileri gelenleri Kabe duvarında asılmış olan şiirlerin, kuranı kerimin karşısında cılız kaldığını, gündüzleri mum ışığının hükmü olmadığı gibi, bundan sonra şiirlerimizin hükmü yoktur kararı alarak, şiirleri yırtarak aldılar.
Mevlit kandilin münasebetiyle peygamberimizin emri olan ve cennetin yolunu açan önerisini yazmak isterim. Arabistan’ın uzak köylerinden bir adam gelir.
Ey Allah’ın peygamberi öyle bir davranış söyledi ki,  bütün kötülüklerin kapısı olsun. Nasihat istiyorum. Bir öğüt ver ki, başka öğüt istemeyeyim.
Nerde olursan ol doğru söyle öğüdünü verir. Adam bundan basit ne var der huzurdan ayrılır. Günlük hayatında yanlış yapacak olsa peygambere söz verdim.
Sorarda yapmış olduğum kötülüğü öğrenirse ben ne derim der? Her yerde, her zaman doğru olmak kolay değildir.
Günümüzde kendimizi düşünelim. Önümüzde gerçekleşen hadiselere tanıklık ettiğimiz halde doğru konuşuyoruz(!) yemin billah görmedim diyoruz.
Akşamına da yatsı namazından önce mevlidi şerif dinlemeye gidiyoruz. Mevlit kandilinin ruhu peygamberimizin ahlakıyla ahlaklaşmaktır.
Hakikaten hazreti Muhammed’in ahlakının temeli, içeriği neydi? Kendimize sorduk mu? Onun eşi hazreti Aişe cevap veriyor: Müslümanlar siz hiç kuran okumaz mısınız? O yüce insanın ahlakı; Kuranı Kerim’dir der.