Liyakatsiz; yeterliği olmayan, başarısız, yeteneksiz.

Liyakat; yeterlilik, yetenek, layık olma, uygunluk, yaraşır olma.

Liyakatlı; liyakat ehli, iş bilir, değerli.(tdk)

Liyakat göstermek; bir işte başarı göstermektir.(tdk)

Liyakat sahibi; bir işin gerçekleştirilmesine elverişli, yetenekli.(tdk)

Liyakat kelimesinin son günlerde çok fazla kullanıldığını söylemek gerekir. Genel olarakYönetimde liyakat esas alınmalıdır.” şeklinde sıkça duyulan bu kelime ne anlamdadır? Arapça dilinde (لایق)(lyk) kökünden gelmiş olan liyakat kelimesi layık olma manasına gelmektedir. Türkçe olarak; yaraşmak, yakışmak, ya da uygun olmak denebilir.

Liyakat sahibi olabilmenin temel öğeleri ise; Eğitim, Deneyim, Bilgi- Beceri, Performans, Kurum kültürüne uyum ve İletişim konularında uygun olmaktır.

* * * * *

Bu konuda bir anı’mı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıl: 1990 - Yer: Selim Sırrı Tarcan spor salonu - Demokratik Sol Parti’nin 2. olağanüstü kurultayı ve kürsüde “Unutulmaz Lider Bülent ECEVİT.” Konuşmanın bir bölümünde söz “Devlette Liyakat” konusuna gelince; rahmetle, özlemle ve saygıyla andığım Bülent ECEVİT aşağıda sizlere aktaracağım örneği anlattı.

Bir ‘Ajans Grubu’ o günkü toplantısında liyakat konusunda vatandaşın görüş ve bilgilerini anlamak için “sokak anketi” yapmaya karar verirler. İki grup oluştururlar ve sokağa çıkarlar. Yalnız gruplar birbirini takip edecekler fakat beraber yürümeyecekler. 1. gurp önde 2. Grup daha geride yola koyulurlar. 1. Grup elemanları bir müddet sonra, kelli-felli, iyi giyimli, ense kulak yerinde derler ya öyle bir vatandaşı gözlerine kestirirler. Yanına yanaşıp:

-Günaydın beyefendi biz falan anket ajansı elemanlarıyız. Size bir soru yönelteceğiz yanıt verir misiniz?

-Tabi buyurun, der adam.

-Efendim, Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası şefi emekli olmuş. Onun yerine yeni şef arıyorlar.Sizi önersek kabul eder misiniz?

Adam gülmüş ve arkasından biraz da sertçe:

-Yahu kardeşim siz sabah sabah benimle kafa mı buluyorsunuz. Ben ne anlarım müzikten nota’dan! Hadi işnize! Der ve hızla uzaklaşır 1. Grup’tan.

2. Grup takipte ya! Biraz yürüdükten sonra yine aynı adamın yanına yaklaşırlar:

-Günaydın beyefendi. Biz falan anket ajansı (başka bir isim vererek) size bir soru yönelteceğiz, yanıt verir misiniz?

_Tabi olur da. Demin birileri saçma sapan bir soruyla canımı sıktılar, ona göre sorun ha!

-Efendim, basında çıkan açıklamalardan anladık ki Adalet Bakanı istifa etmiş, yerine yeni bir bakan aranıyormuş. Sizi önersek kabul eder misiniz?

Adam ne yapacağını şaşırmış. Eli ayağı birbirine karışmış, heyecanlanmış ve büyük bir sevinçle:

-Hay hay efendim ne demek, biz ne günlere duruyoruz. Vatana millete hizmet etmek en önde gelen vazifemizdir. Kıvanç duyarım!

-Efendim, Hukukçu musunuz?

-Hayır!!!!!!!

Kıssadan hisse işte…

Yorumunu sizlere bırakıyorum!

* * * * * *

*Ölümü anında imparatorluk tacını kime bıraktığını soran generallerine “layık olana” cevabını verdi ve öldü.(Büyük İskender)

*Bir insan hiçten kimseler arasında düdüğünü öttürmek istedi mi, o devir çökmeye yüz tutmuş demektir.(Francis Bacon)

*Yer yüzünde gün ışığına layık olmayan nice insanlar vardır; ama güneş her gün yeniden doğar.(L.Annaeus Seneca)

*Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar verme yetkisi zayıflarda olursa işler bozulur.(Hz.Ebubekir-r.a-)

*Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgâr kötüdür.(George Herber)

*Bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemlidir. Kurbağayı koltuğa oturtsan, o yine çamura atlar.(Arthur Miller)

*Tilki, kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı?(Truman)

*Kunduracının önünde çiftçinin aleti, köpeğin önünde saman, eşeğin önünde kemik bir şey ifade etmez.(Hz.Mevlana)

*Eşeği mektep müdürü yapan, dershanelerin ahıra döndüğünden şikâyet etmemelidir.(Cenap Şehabettin)

Bu güzel anlatımlardan sonra izin verirseniz ben de bir katkıda bulunayım:

-İşletmeci olmakla Maliyeci, Madenci olmakla da hazineci olamazsın!.. (NavleKeç)

İYİ SEYİRLER!.