Adım attığım veya ulaşamadığım her noktasını sevdiğim güzel ülkemin çok sevdiğim Antalya’sında yaşamaya ve Akdeniz Üniversitesi’nde görev yapmaya başlayalı neredeyse yirmi yıl oldu. Antalya’ya gelen ve gönlünü bu eşsiz doğa-tarih-kültür-medeniyet deryasına kaptıran her insan gibi, biz de özgün değerlerini koruyan ve daha güzel bir Antalya nasıl olur? sorusunun cevabını bulmak yönünde katkı vermek üzere kendimizi görevli addediyoruz. Yazıyor, araştırıyor, görüşüyor, yürüyor, geziyor, konuşuyor, paylaşıyoruz. Esasen bu düşünce ve kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğimiz de açık ve karınca kararınca bu çerçevede yürümeye devam edeceğiz.

Geçmişten bugüne sadece Antalya değil her nerede olursa olsun kaybolan ve kaybolmakta olan maddi ve manevi kültür yapı ve değerlerini bir sevdiğini kaybetmişçesine hüzünle takip ederken; söylemiştik, yazmıştık demenin de teselli etmediğini hep tecrübe ettik. Sonrasında acaba etkili olabilmek için ne yapmalıydık? nasıl daha güçlü farkındalık oluşturmalıydık? nasıl karar vericilere ve kaynakları tahsis eden ve yönetenlere ulaşmalıydık? gibi serzenişlerde bulunarak muhasebe yapmanın da içimizi rahatlatmadığını gördük…

Önceki kuşaklardan ödünç aldığımız kültürel, tarihi ve biyolojik mirası nasıl sürdürülebilir kılarak gelecek kuşaklara devrederiz ve bu hedefe ulaşmak yönünde nasıl daha etkili olabiliriz? Sorusunun cevabını bulmak yönündeki arayışımız devam ediyor...

İşte bu yazı Antalya’nın güzel beldesi İbradı üzerinden güzel ülkemin her yerinde hayat bulmuş doğa ve kadim değerlerine yönelik farkındalığın artmasına katkı vermek üzere kaleme alındı ve paylaşılmak istendi…

İbradı’nın Gizli Zenginliği

Son bir ayda yaptığımız İbradı, Akseki, Gündoğmuş ziyaretlerimiz de tazelediğimiz düşüncelerimiz gösteriyor ki; yazıya konu olan maddi ve manevi değerleri ve kaynakları korumak yönünde yapılması gereken önemli girişimlere ihtiyaç olduğu kadar, sonuç almak için hızlı da davranmak gerekiyor.

Öyle ki özellikle ulaşım ve bilişimin hızla geliştiği günümüzde, değişim baskısı nedeniyle daha sistematik ve rasyonel yöntemleri kullanarak kaynakların sürdürülebilirliğini sağlamak yönünde güçlü bir inisiyatif oluşturmanın gerekli olduğu görülüyor! Bu durum ülkemizin her bölgesi için önem arz ediyor. Bu nedenle öncelikle özgün kültürün yaşatılması için; yasalarla görevlendirilmiş olan kurum ve kuruluşlar, sonra sivil toplum kuruluşları, özel kuruluşlar ve her bir insanımız görevlidir, sorumluluk üstlenmek durumundadır.

Kültür hayatın kendisidir!

Evet, Türkiye’mizin kırlarına gidin, köylerine gidin! Toroslara, Bolkarlara, Batı, Doğu, Kuzey dağlarına, ovalarına, platolarına, yaylalarına çıkın! Bin yıldan beri değişmemiş ne yöreler var, şöyle bir gözlemleyin ve düşünün! Kültürü, insanı, lisanı, geleneği, göreneği, örfü, adeti, seslenişi, insan, vatan, toprak ve tabiat sevgisi gibi her şeyiyle yaşayan bir Anadolu, bir değerler abidesi var. Buna bakıp övünün ki şahsen her ulaştığım yerde bu değerlerle karşılaşınca büyük mutluluk duyuyorum…

Her şeyin değiştiği, bozulduğu bir dünyada “kendin olarak kalmak” öz kimliğiyle kalmayı başarmış olmak hakikaten büyük değer! Aynı çerçevede maddi ve manevi kültür unsurlarıyla dünü bugüne taşımak büyük bir değer olduğu kadar, bu değerlerin hala yaşadığını görmek bizler için çok büyük kazanç…

Toros sıradağlarının üzerinde sıralanmış İbradı, Gündoğmuş ve Akseki gibi yerleşim yerlerine her şeyden önce topoğrafyanın etkisi nedeniyle ulaşım güçtür. Ulaşım ağının gelişmesinin gecikmesi pek çok bakımdan bu yerleşimlerde yaşayan insanları zor yaşam koşullarına mahkum etmiş, sosyo-kültürel ve iktisadi hayatı olumsuz etkilemiş hatta kente göçü bir bakıma zorunlu kılmıştır. Ancak bu olumsuzluğun yanında bölgenin dış dünya ile etkileşimin az olması sonucu, kültürel değerlerin muhafaza edilmesi söz konusu olmuş ve adeta zengin kadim değerlerin üzeri örtülü kalmıştır. Bu durum aynı şekilde yine Manavgat ve Serik ve diğer ilçelerinde de söz konusudur. Hatta Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş’ın ve Anadolu’nun her bölgesinde özellikle büyük kent merkezlerinden uzak yayla ve diğer yerleşim alanlarında da benzer durum geçerlidir. Böyle olunca bir bakıma fiziki olarak bin yıl geçmişe gitmek mümkün değilse de, geçmiş bin yılın kültürünü bugüne getirmek yada geçmişi bugün yaşamak mümkün olabiliyor.

İbradı’nın zenginliğine bir saatte ulaşmak!

İşte İbradı, 7 Nisan 2018 tarihi itibariyle Antalya kent merkezine yaklaşık 170 km uzaklıkta ve iki buçuk saat kadar bir yolculukla ulaşılabiliyor. Çok uzun yıllar kentle buluşmak için “170 km yol kat etmek zorunda olunurken, önümüzdeki günlerde açılan tünellerle ve yeni yollarla mesafe 90 km ye düşecek” ve neredeyse iki buçuk saatlik yol bir saatte aşılmış olacak.

Ulaşımdaki bu önemli gelişmenin toplum üzerindeki olumlu etkisini son ziyaretimizde görmek ve anlamak mümkün oldu. Öyle ki; ulaşımın kolaylaşmasıyla yıllardan beri süregelen İbradı’dan kente yoğun göçün bir şekilde duracağına hatta yeniden nüfusun artacağına yönelik beklentiler bulunuyor.

İbradı’nın 1990 yılında yaklaşık 17 bin bin olan nüfusu bugün 2600’a kadar düşmüştür. Halen İbradı Antalya’nın nüfus bakımından en küçük ilçesidir ve toplam Antalya nüfusunun binde 1’ini oluşturmaktadır. Akseki, Gündoğmuş ve İbradı birlikte alındığında ise bölgedeki üç ilçe Antalya nüfusunun yüzde 1’ni dahi oluşturmamaktadır. Bu küçük nüfus varlığının tam aksine bölge, ülkemizin doğal kaynaklar ve kültürel değer bakımından en zengin bölgeleri arasındadır. Buradan hareketle İbradı ve bölgenin neden önemli olduğuna yönelik ufuk turu şeklinde bazı değerlendirmeler yapalım.

Bölge neden önemli!

Akdeniz havzası dünyada biyoçeşitlilik bakımından en değerli 25 alandan biridir, yine daha özelde ise İbradı ve Akseki Ormanları ise biyolojik çeşitlilik bakımından Avrupa coğrafyasında en değerli ve acil olarak korunması gereken yüz alan içinde yer almaktadır.

İbradı Kaymakamlığı verilerine de bakıldığında; beşeri kaynak ve kültürel değerler bakımından bölge zengindir, hakim kültür Teke Yörükleri kültürüne dayalıdır ve öz Türkçe kullanımı yaygındır.

Yine İbradı bir yayla olarak Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın İbradı'yı yazlık konaklama yeri olarak kullandığı ifade edilmektedir.

Denizden yüksekliği 950 metre olan İbradı'de yaz aylarında ortalama sıcaklık gündüz 30 derece gece ise 10 °C'dir ve yayla niteliği taşımaktadır.

Yöre halkının geçim kaynağı tarım ve yaygın olarak tarımın önemli kolu hayvancılıktır. Tarımsal üretimin pazara dönüktür ve ilçenin dağlık alanda kurulmuş olması hayvancılık faaliyetlerini özellikle de kıl keçisi yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılmasına neden olmuştur. Yine tahıl ve meyvecilik önemlidir ve yüksek kesimlerde orman işçiliği söz konusudur.

Konuya turizm penceresinden bakıldığında özellikle Antalya’da hakim olan kitle(kum-deniz-güneş) turizmine önemli bir alternatif turizm alanının doğmakta olduğu görülmektedir. İlçede turizm açısından değer taşıyan en önemli varlıklardan biri 1994 yılında çevresindeki alanla birlikte milli park ilan edilen Altınbeşik Mağarası'dır. Aynı şekilde Üzümdere ve Kocakoru Milli Parkları ve Gündoğmuş ile Dimçayı Milli Parkları önemli cazibe alanlarıdır. Özellikle Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı Antalya ilinde öncelikli gelişme alanı olarak “Ekoturizm”i belirlemiş olması söze konu bölgenin yakın gelecekte tam anlamıyla bir alternatif turizm hareketine sahne olacağını göstermektedir.

Tabii burada potansiyeli doğru değerlendirmek en kritik konudur ve bu çerçevede mevcut yapıyı, kırsal peyzajı ve yöresel mimariyi korumak, maddi ve manevi kültür değerlerini sürdürülebilir kılmak hayati önem taşıyacaktır.

İbradı için neler yapılabilir?

İbradı için neler yapılabilir? Sorusuna karşılık olarak pek çok şey sıralanabilir. Özellikle kısa ve orta vadede beşeri ve fiziksel kaynakların geliştirilmesine ve sürdürülebilir kullanımına yönelik olarak dikkate alınabilecek konular üzerinde durulabilir. Bunlardan bir bölümü aşağıda sunulmuştur.

Tarımda bitkisel ve hayvansal üretimde verimliliği artırıcı çalışmalara öncelik verilmesi

Tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştiriciliğinin geliştirilmesi

Kök boya yetiştiriciliğinin geliştirilmesi

Doğal ürün toplayıcılığın geliştirilmesi

Arıcılığın geliştirilmesi

Meslek Yüksekokulu kurularak bölgeye katkı vermesi yanında öğrencilerin talep edecekleri programların açılması,

Ailesinin yanında okumayı tercih eden İbradılı ve bölge ilçelerdeki gençlerin yükseköğretim alma taleplerinin karşılanması,

Biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik akademik ve uygulamalı çalışmaların yapılması

Kırsal peyzaj karakterlerinin korunması üzerinde çalışılması ve özgün yöresel mimarinin korunması

Ekoturizmin geliştirilmesine yönelik planlama yapılması ve uluslararası belgelerle ve uygulamalarla (sakinkent/slowcitta , coğrafi işaret/GI) geliştirilmesi

Kırsal turizmin, Mağara, Dağcılık, Baharat, Avcılık, Kuş gözlemciliği, Çiftlik, Akarsu ve diğer ilgili turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi

Köy el sanatlarının (halı, kilim dokumacılığı gibi) geliştirilmesi

Ekoturizm Araştırma ve Uygulama Merkezi kurulması

Özellikle genç nüfusun alternatif turizm kapsamındaki iş kollarıyla ilgilenmesini sağlayıcı teşvikler verilerek bu alanda girişimci bir grubun yetişmesinin sağlanması

Üreticilerin güçbirliği yapmalarına yönelik örgütlenme çalışmalarının teşvik edilmesi

Ulusal ve uluslararası düzeyde ilgili paydaşlarla işbirliği yapacak bir sürecin başlatılması