Bu yazıyı kaleme alma düşüncesi; geçtiğimiz ay termal turizm bakımından dünya ölçeğinde büyük potansiyele ve modern tesislere sahip Afyonkarahisar’a ve yıllar önce orta Avrupa’ya yaptığımız akademik etkinlik kapsamında incelediğimiz bir “Türk Kaplıcası” üzerindeki izlenimlerden doğdu.

Termal Turizm Ekonomisi

Türkiye zengin mineralli sularıyla termal kaynaklar bakımından dolayısıyla termal turizm bakımından yüksek potansiyele sahip dünyadaki en şanslı ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak termal kaynakların turizm amaçlı kullanımı ve bu kaynakların ekonomiye kazandırılması bakımından ise; beklentilerin gerisinde bulunuyor. Geleneksel anlayışla yürütülen termal turizm faaliyetleri katma değer bakımından profesyonel işletmeciliğe göre önemli dezavantaja sahip durumdadır. Esasen bu durum dünya örnekleri de dikkate alındığında Türkiye’de de özellikle dış turizme de konu olabilecek alanlarda geleneksel kaplıca işletmeciliği anlayışından sağlık, rehabilitasyon, güzellik ve bakımla ilişkili turizm anlayışına geçmek gerektiğini gösteriyor. Özellikle söz konusu değişim beklentisi Türkiye Turizm Strateji Belgesi’nde yer alan turizmin çeşitlendirilmesi ve turist başına gelirin, katma değerin artırılması hedeflerine hizmet etmek bakımından da önem taşımaktadır. Buna göre dünyada 4 trilyon doların üzerinde bir ekonomiyi ifade eden sağlık(wellness) turizmi ülkemiz için de büyük potansiyeldir. Yine dünya genelinde Termal turizmin ekonomik hacminin 56 milyar dolar, Sudan Gelen Sağlık (Spa) turizminin 119 milyar dolar ve Halk sağlığı ve Bakım Turizmi hacminin 575 milyar dolar olduğu(McGroarty, 2019) dikkate alındığında konunun ekonomik büyüklüğü ve önemi daha güçlü şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu kapsamda Türkiye’nin büyümekte olan termal turizm pazarından daha büyük pay almak için termal kaynaklarının belirli bir bölümünü Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü planlı çalışmalarda da olduğu gibi “sağlık ve güzellik turizmi odaklı” geliştirmesi ve uluslararası turizmin konusu haline getirmesi üzerinde çalışılması uygun olacaktır ve özellikle orta vadede söz konusu alanda değişim ve beklenen dönüşümüm ortaya çıkmasını sağlayacak çalışmalar üzerinde odaklanması yararlı olacaktır.

Mevcut durumda yapılanlar

Yukarda da belirtildiği gibi Türkiye geleneksel kaplıca kültürü bakımından ilk sıralarda yer almakla birlikte jeotermal kaynaklar ve kaynak potansiyeli açısından dünyada ilk yedi ülke arasındadır ve Avrupa’da ise ilk sıradadır. Kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sırada bulunmaktadır(KTB, 2018).

Türkiye’de konuyla ilişkili son yıllarda önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalardan Türkiye Termal Turizm Master Planı önemli bir belge niteliğindedir ve 10. beş yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde termal turizme yönelik yatak kapasitesinin yüz bine çıkarılarak termal turizmden 3 milyar dolar gelir elde etmek beklentisi söz konusudur. Bu çerçevede Turizmi Teşvik Kanunu ile 3 adet Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile 72 Termal Turizm Merkezi planlanmış ve söz konusu alanlar yatırımcıların ilgisine sunulmuştur. Halen 46 ilde 240 kaplıca tesisine sahip bulunan Türkiye gerek tesis sayısı ve gerekse yatak kapasitesini artırarak termal turizmin gelişmesine yatırımlara devam etmektedir (KTB, 2018).

Termal Turizm Master Planı

Kültür ve Turizm Bakanlığı: “Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007-2013 çalışmasının Türkiye Turizmi için en önemli açılımın; “ülkemizin sahip olduğu alternatif turizm potansiyellerinin tespiti ve planlı bir şekilde koruma-kullanma dengesi içerisinde ülke turizmine kazandırılması için izlenecek olan stratejileri belirleyip eylem planı haline getirmek” olduğu ifade etmektedir. Buna göre Bakanlık “Sağlık ve Termal Turizme yönelik yürütülmekte olan çalışmaları ülke turizm gelirlerinin arttırılmasının yanında bölgesel gelişmeye de destek olunması açısından ele almaktadır. Projeli çalışmalarla “yenilenebilir olan jeotermal kaynakların daha etkin ve verimli kullanmasına yönelik olarak geleneksel kaplıca kullanımından farklı bir anlayış ve yaklaşım” geliştirilmeye çalışılmıştır.


Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Eylem Planı 2007–2013 ana kararları kapsamında Bakanlıkça hazırlanan Termal Turizm Master Planı (2007-2023) ’nın birinci etabı çerçevesinde 4 bölge oluşturulmuş ve bu bölgelerdeki deneyimlerle çalışmalarla ülke genelinde termal turizm potansiyelinin değerlendirilmesi üzerinde çalışılmaktadır.

Kaleme aldığımız bu yazının ilk bölümünde belirttiğimiz geleneksel kaplıca işletmeciliği anlayışının modern işletmeciliğe dönüştürülmesi konusuna yönelik kararlar Bakanlık master planında yer almıştır. Buna göre Bakanlık; “Termal Turizminin geliştirilmesine yönelik olarak bünyesinde kür parkı, kür merkezi ve konaklama entegrasyonunu sağlayan tesisler bulunduran uluslararası standartlara sahip nitelikli tesislerin sayısı ile birlikte, turizm geliri ve turist sayısının arttırılması hedeflenmekte ve termal sularımızın yıkanma amaçlı kullanımı dışında insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence, dinlence ve spor tesisleri gibi imkanların yer aldığı ve tüm yıl boyunca hizmet verebilen tesisler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu tür modern tesislerin özendirilmesiyle bir yandan insanoğlunun sağlık ve rekreatif amaçlı ihtiyaçlarına günün sağlık teknolojisine uygun cevap verilmesi beklenirken, diğer yandan da geleneksel Türk kaplıca ve hamam kültürünün-geleneğinin çağdaş mimari ve işletme sistemi içerisinde birlikte değerlendirilmesiyle ülkemize özgü bir markalaşma ve tanıtım boyutu kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda ülkemizin sahip olduğu jeotermal potansiyele bağlı olarak en önemli alternatif turizm türlerinden biri olan Sağlık ve Termal Turizm konusunda öncelikli olarak ülke genelindeki potansiyel alanlar belirlenmiş ve bu potansiyel alanlar bölgeleme esasına göre analiz edildikten sonra genel planlama yapılmış ve yatırım alanları belirlenmiştir. Ayrıca Termal Turizm Master Planı kapsamı dışındaki illerde yer alan kaplıca alanlarının geliştirilme çalışmaları da sürdürülmektedir.”

Sonuç olarak, Türkiye termal turizmin gelir getirici niteliğini öne çıkararak dönüşüm yönünde kararlılık içerisinde mesafe almaktadır. Bakanlık bu çerçevede olması gerektiği gibi “Türkiye’nin orta ve uzun vadede termal turizmde dünyanın en önemli sağlık ve termal destinasyonu olmayı hedeflenmektedir.” Söz konusu hedeflerin Türkiye’nin termal turizmdeki potansiyelini harekete geçirmek ve kaynakları etkin kılmak yönünde önemli olduğu açıktır ve buna göre termal turizmdeki gelişmelerin sürdürülebilir kılınması yönünde çalışmalar yapılması gereklidir. Tabi ki; son söz olarak köklü tarihi kaplıca kültürü ve geleneksel termal turizm birikimi olan Türkiye’nin, evrensel düzeydeki birikimlerden de yararlanarak kendisine özgü bir anlayışla termal turizmi ele alması ve süreçte yer alan paydaşların söz konusu anlayışı benimsemesi üzerinde durmak doğru ve yararlı olacaktır.

Kaynakça:

KTB, 2018. Termal Turizm Master Planı 2007-2023. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Ankara.

McGroarty, 2019. Wellness Industry Statistics and Facts. Global Wellness Institute. https://globalwellnessinstitute.org/