Yeni bir köşe, yeni bir heyecan.
Ne zaman yeni bir işe girişsem aynı heyecanı duyarım. Enginlere sığmam coşarım.
Herkesin bir köşeyi tuttuğu bu dönemde bize de bu köşe düştü. Allah bereket versin.
Aslında bu bir heves değil bir görev oldu. Zira meydan boş ve boş meydanda cirit atanlar istedikleri gibi at koşturuyor. Bizde bu meydanda cürümümüz kadar yer alalım istedik.
Amacımız zülfü yare dokunmak değil, tek amacımız üzüm yemek bağcı ile işimiz olmaz.
Yazıyoruz ya, şimdi bu cümleden bile nem kapar benim aziz milletim.
İlk yazısında “Bağcı ile işim olmaz” dedi. Demek ki muhalif yazılar yazacak diye de dedikoduya başlar hemen. Yok yok o kadar da değil canım kardeşim.
Ancak bu suya sabuna dokunmadan yazacağımız anlamına da gelmesin. Söz konusu Temizlikse suya da dokunacağız sabuna da. Bu çağda teyemmüm yapacak değiliz ya….
Kimsenin aşında, aşığında ekmeğinde gözümüz yok. Bizim aşığımız, ekmeğimiz bize yeter hamdolsun.
Sözümüz:Tüy bitmedik yetimin hakkını yedirmeyiz deyip, Yerken tüyünü bile bırakmayanlara…
Sözümüz Adam gibi adam diye geçinip Adamlıktan nasibini alamayanlara…
Sözümüz Şehr-i emin olup yaptıklarından emin olmadıklarımıza…
Velhasıl kelam sözümüz sözünü tutmayanlara…
Peki, niye yazı-yorum
Hangi makamda olursa olsun ben yaptım oldu,
Ben büyük balığım küçük balığı kılçığıyla yerim,
Ben iktidarım onun haricinde herkes iktidarsız,
Ya benlesin ya karşımdasın demesinler diye yazı-yorum.
Gördüğümüz çirkinliklerin yanı sıra gördüğümüz güzellikleri de gösterelim diye…
Yapılmayanların yanı sıra yapılanları da takdir edelim diye…
Taş atana ekmek atalım diye, güçlünün yanında güçsüzün de sesi çıksın diye…
Yazı-yorum…
Ben kendi adıma hoş buldum hoş duygularla geldim.
Umarım okurlarımızda hoş geldin derler.
Yunus’un da dediği gibi:
"Ben gelmedim dava için; benim işim sevi için
Dostum evi gönüllerdir; gönüller yapmağa geldim…