Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, yeni anayasanın ‘Devlet Bildirisi’ değil, ‘Millet Bildirisi’ olması gerektiğini söyledi.
Yeni bir Anayasa için oluşturulan ve Memur-Sen’in de içinde bulunduğu Türkiye Anayasa Platformu’nun görüş ve beklentileri konusunda açıklamada bulunan Ahmet Saatcı, Türkiye’nin çalışma hayatının, fikir dünyasının, sermaye kesiminin, sanat, kültür ve spor camialarının temsilcileri, gençleri, kadınları, yaşlıları, emeklileri, engellileri olarak ülkemizin yakın dönemdeki en önemli hedefinin Yeni Anayasa yapmak olduğuna inanıyoruz. Bu inançla, Yeni Anayasa konusunda duyarlılığı artırmak, birikimimizi ortaklaştırmak, sivil akla dayalı görüş, öneri ve kaynak oluşturmak için Türkiye Anayasa Platformunu kurduk” dedi.
Platformun, yüzlerce sivil toplum kuruluşundan oluştuğunu hatırlatan Saatcı,”Türkiye Anayasa Platformu olarak; Yeni Anayasa sürecine öncülük yapmak istiyoruz. Yeni Anayasa’nın “devlet bildirisi” değil “millet bildirgesi” olması gerektiğine inanıyoruz. Sivil akılla, özgürlük kalemiyle ve demokrasi mürekkebiyle yazılmış yeni bir anayasanın bu ülkedeki her bireyin hakkı olduğuna inanıyoruz. Neden Yeni Anayasa istiyoruz, sürecin asli öznesi millet olsun diyoruz? Çünkü 82 Anayasası, derin devletin millet iradesini kamulaştırma belgesidir. 82 Anayasanın ruhunda vesayet, derin devlete esaret vardır. Millet de millet iradesi de yoktur. Mevcut anayasa, bu yönüyle milletin ya da temsilcilerinin değil, cuntacıların ve atadıklarının eseridir. Bu anayasanın otuz yılı aşkın süredir varlığını sürdürüyor olması, hepimiz için herkes için bir demokrasi ayıbıdır. Türkiye Anayasa Platformu’nun üyesi kuruluşlar olarak bizler, geçtiğimiz dönemde Yeni Anayasa üzerine sayısız çalışma yaptık. Hatırlanacağı üzere Mecliste Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Bütün siyasi partiler bu Anayasa’yı değiştirerek yeni bir Anayasa hediye etmeyi millete vaad ettiler. Sonuç, söylenmedik söz, yapılmadık eleştiri, getirilmeyen öneri, geliştirilmeyen yöntem kalmadı fakat bir arpa boyu yol da alınmadı” şeklinde açıklamada bulundu.
“Siyasi partiler uzlaşıyı sağlayamadı ama 2010 Anayasa Referandumu’nda millet ‘Yetmez ama Evet’ diyerek uzlaşmayı sağladı” diyen Ahmet Saatcı açıklamasında şöyle dedi:
“Bugün, Türkiye Anayasa Platformu olarak, mevcut anayasa için milletin otuz yıldır söylediğini daha gür bir sesle söylüyoruz ‘Artık Yeter’. 1992’de gerçekleştirdiği Anayasa Kurultayı’yla milletin darbe anayasasına tepkisini yüksek sesle dile getiren, ferman Anayasasını kapsamlı şekilde masaya yatıran sivil toplum kuruluşlarımızdan biri Hak-İş’tir. Türkiye Anayasa Platformu’nun diğer üyeleri de 82 Anayasasına yönelik itiraz ve isyanlarını, Yeni Anayasa’ya dair tekliflerini farklı şekilde dile getirdiler. Yeni Anayasa yapım sürecini başlatmanın, Yeniden Büyük Türkiye sürecinde hızla yol almanın derdindeyiz. ‘Biz uzlaşamayız’ öğrenilmiş çaresizliğinden kurtulmak için bu defa ‘Hep Birlikte’ diyoruz. Yeniyi konuşurken kırmızıçizgiler, ideolojik refleksler, ilkeler üzerinden ‘Hayır, olmaz’ cevabı üretmek yerine ‘ortak değerler’, ‘evrensel ilkeler’, ‘temel hak ve özgürlükler’, ‘insan ve onuru’ üzerinden ‘Evet, olabilir’ uzlaşması, yakınlaşması hedefliyoruz. 1960 darbesini yapanlar bir yılda, 1980 darbesini yapanlar iki yılda vesayeti demokrasiyle makyajlayan, kendilerini de kollayan bir anayasa yaptılar. Darbeciler iki yılda Anayasa yaptı, biz otuz yıldır istediğimiz halde Yeni Anayasa yapamıyoruz. Oysa onlar irademizi bir günde çaldılar. Kardeş kanı dökülmeyecek afişiyle insanlığımızı, haklarımızı, onurumuzu, emeğimizi, ekmeğimizi elimizden aldılar. Milleti yok sayan anayasayla ‘sosyal devlet’ inşa etmeye çalışmak, Netenyahu’yu, Esed’i, Sisi’yi insan hakları aktivisti yapmaya çalışmaktan farksızdır. Güçlü Türkiye’yi bu Anayasayla kurabileceğimize, herhalde kimse ihtimal vermiyor. ‘Neden Yeni Anayasa’ kadar ‘Nasıl Bir Anayasa’ sorusuna verilecek cevapta önemlidir. Türkiye Anayasa Platformu’nu tam da bu amaçla kurduk. Bu anlayışla bir araya geldik.
Hem millet, hem de milletin emrine giren devlet, önüne konulan barikatların, hızını kesmek için kazılan çukurların farkındadır. Barikatları yıkmak, çukurları kapatmak için iradesini ortaya koymaktan çekinmeyen millet, artık yeni dönemin hâkim öznesi olduğunu vurguluyor. Biz de Türkiye Anayasa Platformu olarak; “Millet, Yeni Anayasa istiyor” talebinin seslendiricisi olmak yerine “Yeni Anayasayı millet yapıyor” sürecinin başlatıcısı olmaya odaklandık. “Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte” çağrımızı bunun için yapıyoruz. Biz, vesayet mimarlarına da darbe mühendislerine de iltifat etmeyen, 28 Şubatın apoletli paşalarına da, Gezi’nin, 6-8 Ekim’in, 17-25 Aralık’ın işbirlikçi maşalarına da itibar göstermeyen sivil toplum kuruluşlarıyız. Türkiye Anayasa Platformu’nun, kuruluşundan kısa süre sonra üç yüzü aşan paydaş sayısına ulaşmasını sağlayan da budur.
Millet, kendisini gerçekten ve yeniden ‘egemen’ kılacak siyasi ve hukuki manifesto hükmündeki Yeni Anayasa konusunda artık sahaya çıkmıştır.
Bu anayasa yürürlüğe girinceye kadar da sahada kalacaktır. Devleti oluşturan erklerin kapışma zemini, birbirine yönelik gövde gösterisi yetkisi olarak görülen sorunlu ve sorumsuz kuvvetler ayrılığı tasarımından kurtulmalıyız. Yasama siyasi denetim, yargı hukuki denetim, yürütme de insan onurunu esas alan icraat üretim erki olarak düzenlenmelidir. Bu noktada, yürütme erkinin şekli kurgusuna yönelik hükümet modeli tartışması yapmaktan, Yeni Anayasa sürecinde hükümet modeli önerisi geliştirmekten de kaçınmamalıyız. Parlamenter sistemi masaya yatırmaktan, Yarı Başkanlık Sistemini konuşmaktan, Başkanlık sistemi uygun olur mu? Sorusunu sormaktan da korkmamalıyız. 114 tur seçim yapmasına rağmen C.Başkanı seçemeyen TBMM’ni hala unutmuş değiliz. 11.Cumhurbaşkanı seçim sürecini engellemek için Anayasa Mahkemesi eliyle üretilen 367 garabeti, hafızalarımızda duruyor. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine tepki gösterenleri, bunu risk olarak görenleri hatırlayın. Sonuç,12. Cumhurbaşkanımız doğrudan halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu ve hiçbir sorun yaşanmadı. Yeni Anayasa sürecinde Hükümet sistemi tartışmalarını bu tarihsel çerçeveyi gözeterek yapmak gerekir. Başkanlık Sistemi gündeme geldiğinde vaveyla koparanlar; Milletin demokrasi kültürü noktasında geldiği seviyeyi gözden kaçırmaktır. Unutulmaması gereken, milletin ne vesayetin yeniden tesisine, ne kendi iradesiyle seçtiği siyasi iradeye darbe yapılmasına ne de kendi oylarıyla göreve getirdiği yürütme erkinin tek adam olmasına ve otoriterleşmesine izin vermeyeceğidir. Yeni Anayasa, yapım süreci, yazım evresi, halkoyuna sunma noktasında hem şeklî hem de maddî açıdan ‘meşruiyeti yüksek bir Anayasa’ olmalıdır” dedi ve ekledi: “Anayasada başlangıç bölümü olması yönünde bir karara varılırsa bu bölüm, ‘insan onuru’, ‘temel hak ve özgürlükler’, ‘hesap veren devlet’, ‘hesap soran birey/toplum’ gibi Yeni Anayasa’ya özgürlükçü kimlik verecek bir içerikle kaleme alınmalıdır. Yeni Anayasa, insan haklarını teminat altına almaya odaklanmalı, yasakları, sınırlamaları devleti koruma aracı olarak kullanmamalıdır. Yeni Anayasa hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı prensibi bağlamında evrensel, kendi kültür ve medeniyet coğrafyamıza dayanarak yerli ve milli bir kimliği sahip olmalıdır. ‘Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı’ tanımlamasıyla, herkesin kendisi kalabilme, olabilme hakkını korumalı, hiç kimsenin öteki ilan edilemeyeceği bir garantör hüküm içermelidir. Egemenlik mührünün millette olduğunu haykırmalı, Meclis dışında hiçbir organı Millet adına egemenlik kullanıcısı yapmamalıdır. Anayasal kurumlar kataloğu oluşturmamalı, devleti ‘İnsanı yaşat ki; devlet yaşasın’ anlayışıyla tasarlamalıdır. Yargının hem tarafsız hem de bağımsız olmasını aynı değerde görmeli, yargı sistemini tekleştirmelidir. Yürütme erkini, hızlı karar alabilen, doğrudan halk tarafından belirlenebilen, yasama tarafından doğrudan ve etkili şekilde denetlenebilen yönetim organizasyonu olarak şekillendirmelidir. Yeni Anayasa, sorunları çözecek demokratik, sivil ve ortak aklın egemen olmasına zemin oluşturmalıdır. İnsanların inancının gereklerini yaşamasını kolaylaştırmayı devlete temel bir sorumluluk olarak yüklemeli, inancını öğrenme, öğretme, yaşama ve yayma noktasında vatandaşlarına zemin oluşturmayı demokratik hukuk devleti olmanın gereği haline getirmelidir.
Yeni Anayasa’nın adil devletin inşasını amaçlaması gerekmektedir. Bunlar, ‘Nasıl Bir Anayasa’ sorusuna yönelik ön değerlendirmelerimiz. Türkiye Anayasa Platformu olarak Yeni Anayasa’ya ilişkin talep ve tekliflerimizi, yapım sürecinde daha net ve somut olarak ifade edeceğiz. Raporlarla, çalıştay, sempozyum, panel, konferans ve kongrelerle genel nitelikli değerlendirmelerin ötesinde daha somut, metne, hükme dönüştürülebilir kaynaklar üreteceğiz. Bu salondaki heyecanı bütün Türkiye’ye yansıtmak için sahada olacağız. Biz, inanıyoruz ki; bu sefer Yeni Anayasa yapmayı başaracağız. Biz, inanıyoruz ki; Yeni Anayasa ile birlikte Yeni Türkiye’nin de yolunu açacağız. Biz, inanıyoruz ki; darbe Anayasasından tamamen kurtulacağız. Çünkü millet, ‘Artık Yeter’ diyor ve Yeni Anayasa istiyor. Çünkü Millet, Yeni Anayasa’yı ben yapacağım, hep birlikte yazacağız diyor. Biz, bu yüzden ‘Yeni Anayasa için Hep Birlikte’ dedik. Biz, biliyor ve inanıyoruz ki; Milletimizle birlikte ‘Yeni Anayasa’ yapacağız ve ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefiyle inşa ettiğimiz ‘Güçlü ve Büyük Türkiye’de daima huzur, refah ve kardeşlik içinde hep birlikte yaşayacağız.”