Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çorum Şube Başkanı Merter Kocatüfek, ‘Dünya Sosyal Hizmetler Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, “insanların sırf insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakların gereklerinin yerine getirilmesi için bireyleri psikososyal yönden güçlendirmek başta olmak üzere çeşitli mesleki uygulamalar gerçekleştiren sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmet emekçileri olarak insan haklarının çiğnenmesinden ve haklarının yerine getirilmemesinden dolayı büyük bir endişe içindeyiz” dedi.
Sosyal hizmet alanında işsizliğe mahkûm bırakılmış meslek gruplarından icat edilen yeni mesleklerle yanlış politikalar yürütülmeye devam edilerek büyük bir çıkmazın içine girildiğini belirten Kocatüfek, “Bizler bu çıkmazda, cinayete kurban giden kadınları, kıyıya cesedi vuran Aylan Bebekleri, cinsel kimliğinden dolayı öldürülen insanı, sosyal yardım yapanların kendilerinin bile yiyemeyeceği gıdayla, yanmayan kömürle ve bir insan bu kadar parayla ne yapar ki denecek nakdi yardımlara mahkûm bırakılmış yoksulu, kısacası insanlığımızı yitirmek istemiyoruz. Bu nedenle bizler bugünü insan haklarının gereklerinin yerine getirilmesi için bir mücadele günü olarak görüyoruz” ifadesine yer verdi.
SES Çorum Şube Başkanı Merter Kocatüfek açıklamasında şöyle dedi:
“Her yıl Mart ayının üçüncü Salı günü, Dünya Sosyal Hizmet Günü olarak adlandırılmakta, sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmet emekçileri tüm dünyada bugünü mesleki bir gün olarak görmekte ve çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.
Ne yazık ki günümüzde, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, LGBTİ mülteci, yoksul, hapishanedeki mahkûm başta olmak üzere hakları elinden alınan veya hakları daha fazla korunmaya ihtiyacı olan insanlar, insan hakları çiğnendiği ya da insan haklarının gerekleri yerine getirilmediği için daha fazla psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmakta, yalnızlaşmakta ve çaresiz hale gelmektedir.
Bu çerçevede her geçen gün insanın insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakları korumaya ve bu hakları geliştirmeye daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
İnsanların sırf insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakların gereklerinin yerine getirilmesi için bireyleri psikososyal yönden güçlendirmek başta olmak üzere çeşitli mesleki uygulamalar gerçekleştiren sosyal hizmet uzmanları ve sosyal hizmet emekçileri olarak insan haklarının çiğnenmesinden ve haklarının yerine getirilmemesinden dolayı büyük bir endişe içindeyiz.
Hâlihazırda muhafazakâr neoliberal sosyal politika uygulamaları, her geçen gün artan bu sorunları çözmüyor, aksine sorunlar daha fazla artıyor.
Çocuklara yönelik ihmal ve istismar sayıları artıyor. Kadına yönelik şiddet, önleme mekanizmalarının tersine artmaya devam ediyor.
LBGTİ’ler ayrımcılıkla daha da kötüsü nefret cinayetleri ile karşı karşıyalar.
Yoksullar, siyasi partilerin kendi iktidarlarını kurmak ve korumak için bir araç haline getirilen dar sosyal yardımlara bağımlı hale getiriliyor. Engelsiz ve ulaşılabilir bir hayata sahip olmaları gereken engelliler ve yakınlarının önüne engeller konmaya devam ediyor. Engellilerin hakları engellilere lütufmuş gibi verilmeye devam ediyor.
Önce misafir sonra geçici koruma statüsü verilen yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kapılarını açan ülkemizde, Suriyelilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Suriyeli çocukların çocuk işçi, katalogla satılan bir köle olduğu ülkemizde, Suriyeliler her geçen gün patlama noktası haline getirilen bir sosyal sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Ülkemizde son dönemde yaşanan olaylarda daha iki gün önce yaşanan katliamda olduğu gibi insan eliyle yaratılan afetlerde desteğe ihtiyaç duyan insan sayısı daha da artıyor. İnsanlar için güvenli ortamlar bozuluyor.
Ülkemizde bunlar yaşanırken, her fasılda amaç olarak dillere dolanan gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmak mümkün olamayacaktır.
Gelişmişlik, düşünce özgürlüğünün olduğu, insanların ötekileştirilmediği, insanların kutuplaştırılmadığı, bütün insanların onuruna ve insan haklarına saygı duyulduğunda olur.
Diğer yandan; Sosyal hizmet alanında işsizliğe mahkûm bırakılmış meslek gruplarından icat edilen yeni mesleklerle yanlış politikalar yürütülmeye devam edilerek büyük bir çıkmazın içine girilmektedir.
Bizler bu çıkmazda, cinayete kurban giden kadınları, kıyıya cesedi vuran Aylan Bebekleri, cinsel kimliğinden dolayı öldürülen insanı, sosyal yardım yapanların kendilerinin bile yiyemeyeceği gıdayla, yanmayan kömürle ve bir insan bu kadar parayla ne yapar ki denecek nakdi yardımlara mahkûm bırakılmış yoksulu, kısacası insanlığımızı yitirmek istemiyoruz. Bu nedenle bizler bugünü insan haklarının gereklerinin yerine getirilmesi için bir mücadele günü olarak görüyoruz.
Bölünmemiş bir insanlık İçin mesleğimizin savunuculuk ve hak temelli bakış açısıyla tüm yurttaşlarımızı dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce vb. yönünden ayırt edilmeden haklarını savunmaya ve haklarının gereklerinin yerine getirilmesini talep etmeye davet ediyoruz”