DİSK / Emekli Sen Çorum Şube Başkanı Ömer Sözüdoğru, emeklilerin temsil edilmedikleri masadan çıkacak olan sonucu kabul etmeyeceğini bildirdi.
Hükümetle memur sendikaları arasında devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ile ilgili bir değerlendirme yapan Ömer Sözüdoğru, "Bu sözleşmede, parlamento çoğunluğunu yitirmiş ve istifa etmiş hükümetin muhatabı ise yine bu iktidarın, kendi kucağında büyüttüğü, Memur-Sen Konfederasyonudur. Soruyoruz, emeklilerin temsil edilmediği masada nasıl oluyor da emekliler konuşulabiliyor" dedi.
Sözüdoğru, açıklamasında şu bilgileri verdi:
"3 Ağustos 2015 tarihinde, başlayan ve 3 milyon kamu çalışanının yanı sıra, 2 milyon dolayındaki memur emeklisi ile dul yetimlerine 2016 ve 2017 yıllarında verilecek, hakların düzenleneceği toplu sözleşme görüşmelerinin 14 Ağustos tarihinde yapılan oturumunda ortaya çıkan manzara, danışıklı dövüşü açık etmiştir.
Kamu adına görüşmelere katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının, zam teklifini açıklamasından sonra, KESK ve Kamu-Sen konfederasyonlarının görüşlerini sunmalarını beklemeden, Memur-Sen yandaş konfederasyon Memur-Sen’le aynı anda masadan kalkmasını, milyonlarca çalışan ile emeklinin kabul etmesi mümkün değildir. Sendika hakkını kendi kucağında büyüttüğü konfederasyonun kullanabileceği bir hak olarak gören bu anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmış ve Anayasanın 90. maddesi ile kanunların üstünde kabul edilmiş, Temel Hak ve Özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmeler ile serbest Toplu pazarlık hakkına ilişkin ILO sözleşmelerini bir kez daha okumaya çağırıyoruz
Zira sendika hakkı temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerde ayırımsız “herkese” tanınmış bir haktır. İşte bu sözleşmelerden örnekler;
1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen ve Türkiye tarafından, 1949 yılında imzalanarak taraf olunan, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23.maddesinin 4. bendi ”Herkesin, menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.”
Ekonomik ve sosyal haklara ilişkin uluslararası sözleşmenin 8. maddesi Medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslar arası sözleşme madde 22. İnsan hakları ve temel özgürlükleri koruma sözleşmesi (İnsan hakları Avrupa sözleşmesi ) madde 11.
Yeni bir Avrupa için Paris Şartı ( AGİK / AGİT) Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı 12. maddesi gibi bir çok uluslar arası sözleşmede sendikalaşma hakkı herkese tanınmıştır.
Bu sözleşmelerde, temel bir insan hakkı olarak düzenlenmiş olan kullanan AB ülkelerinin tamamında emekliler sendikalarda örgütlüdürler.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa 90. Maddesi; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz." yine bu maddeye sonradan eklenen bir fıkra "Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla iç yasaların aynı konuda farklı esaslar içermesi durumunda uluslararası
antlaşmalar hüküm teşkil eder” demektedir.
Sendikamız 12 Temmuz 1995 tarihinde, gerek milletlerarası antlaşmalar gerekse Anayasanın yukarıda belirtilen 90. maddesi ile güvence altına alınmış olan sendika hakkını kullanan, 149 emekli tarafından kurulmuş Türkiye'nin ilk emekli sendikasıdır.
Sendikamız, Türkiye de Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Avrupa da ise ETUC’ a bağlı Emekli ve Yaşlı Sendikaları Federasyonu( FERPA)’nun üyesidir.
20 yıl önce kurulmuş olan Emekli-Sen bir yandan, milletlerarası antlaşmalarla tanınmış olup, Anayasanın 90. maddesi ile kabul edilmiş olan sendika hakkının kabulü için, ulusal ve uluslararası hukukta mücadele verirken, diğer yandan ise ülkeyi yönetenlerin emeklilerin, bu ülkeye verdikleri emeklerini yok sayan, onları sefalete sürükleyen politikalarına karşı sesini yükseltmektedir.
Bu çalışmalar ve mücadele sonucu, emeklilerin sorunları Türkiye'de gündeme oturmuş ve çözüm yolları tartışılmaya başlanmıştır. Bunun en bariz örneği; 7 Haziran seçimleri sürecinde muhalefet partilerinin emeklilerin sorunlarını çözmeye yönelik vaat ve projeleridir. Muhalefetin bu vaatlerine karşı iktidar partisi ise kaynak yok diyerek, kendi şatafatı için, har vurup harman savurduğu, dağı taşı
şantiyelere dönüştürerek, yandaşlara peşkeş çektiği kaynakları emeklilere vermeyeceğini ilan etmişti. Bize kaynak yok diyen ve 7 Haziran'da iktidardan indirilmiş olan, AKP'nin, istifa etmiş müstafi hükümeti, kendi yaptığı 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanuna sığınarak, kamu çalışanları ile 2 milyona yakın memur emeklisine 2016 ve 2017 yıllarında verilecek, mali, sosyal ve özlük haklarının düzenleneceği Toplu Sözleşme yapmaya çalışmaktadır. Bu sözleşmede, parlamento çoğunluğunu yitirmiş ve istifa etmiş hükümetin muhatabı ise yine bu iktidarın, kendi kucağında büyüttüğü, Memur-Sen Konfederasyonudur.
Soruyoruz, emeklilerin temsil edilmediği masada nasıl oluyor da emekliler konuşulabiliyor.
Çalışanların sendikalarının üye olduğu ve sadece kendisine üye çalışanların adına söz söyleme yetkisi olan Memur-Sen, diğer Konfederasyonlara, KESK, Kamu-Sen ve masaya oturamayan diğer konfederasyonlara üye kamu çalışanları için söz söyleme hakkını nereden alıyor. 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda kamu çalışanlarına ve emeklilere toplu sözleşme hakkı tanıyoruz dediğiniz, yandaş konfederasyon ile al gülüm, ver gülüm taktiğiyle yapacağınız satış sözleşmesi midir? Kimseyi kandıramazsınız özgür toplu sözleşme, her konfederasyonun, hatta her sendikanın kendi üyesi adına yaptığı serbest pazarlık ve gerekirse üretimden gelen gücün kullanılmasının sağlandığı ortamda yapılan sözleşmedir.
Yıllardır söyledik, ancak duymayanlar için bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz. Emeklilerin temsil edilmediği bir masada, yandaş konfederasyonla yapacağınız sözleşme, Emekli-Sen üyelerinin kabulü değildir. Biz bu sözleşmeyi kabul etmeyeceğiz ve bu orta oyununu bozmak için mücadelemize devam edeceğiz."