Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemal Fedayi, Lozan Barış Antlaşmasının belirtilenlerin aksine tam bir ‘hezimet’ olduğunu ileri sürdü.
Konuşmasında Atatürk’ü hiçe sayan, Kurtuluş Savaşını küçümseyen ifadeler kullanan Cemal Fedayi, Kurtuluş Savaşının asıl kahramanın Enver Paşa olduğunu dile getirirken, bu savaşın aslında bir ‘Türk-Yunan’ savaşından ibaret olduğunu kaydetti.
Cemal Fedayi, 1951 yılında çıkartılan Atatürk’ü Koruma Kanunu nedeniyle bazı şeyleri tam olarak söyleyemediğini de bildirdi.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Çorum Şubesi tarafından “Bilinmeyen Yönleriyle Lozan” konulu bir konferans düzenlerdi.
Derneğin konferans salonunda dün gerçekleştirilen konferansa özellikle genç öğrencilerin ilgisi yoğun oldu.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cemal Fedayi, konuşmasında akıl almaz ifadelerde bulundu.
Tarih biliminin siyasetle yakın alakalı olduğunu ve Türkiye’de modernleşme sürecinde tarih biliminin istismar edildiğini savunan Cemal Fedayi, “Yeni bir ulus devlet yaratılırken bir takım kurtuluş efsaneleri uydurulmuştur. Bu süreçte icabında hainler kahraman, kahramanlar ise hain olarak gösterilmiştir” derken, kahramanken ‘hain’, hain olduğu halde ‘kahraman’ ilan edilenlerin kimler olduğunu söylemedi.
Günümüz Türkiye’sinde yakın tarihin etkisinin hala devam ettiğini ve iktidar kavgasının da bu yakın tarih üzerinde yürüdüğünü savunan Fedayi, Türkiye’de yakın tarihin Abdülhamit dönemiyle birlikte başladığını bildirdi.
Türkiye’de kraldan çok kralcı olanların 1951 yılında Atatürk’ü Koruma Kanununu çıkardığını hatırlatan Fedayi, “Bu kanun yüzünden söylemek istediklerimizi söyleyemiyoruz.
AB, Türkiye’ye ‘idamı kaldırın’ dedi ve kaldırdık, Ama aynı AB, ‘Atatürk’ü Koruma Kanununu da kaldırın’ dedi ama kaldırılmadı. Bunu neden yapmıyorsunuz?
Sonuçta bu kanun devrim kanunu değildir. Alelade bir kanundur. Bu kanunu Celal Bayar çıkarmıştır. Celal Bayar derin devlet adamıdır ve derin devleti temsil eder. Bu kanunu Atatürk çıkartmadı. Yakın tarih üzerinde yasal engeller var. Bunun yanında teknik nedenler de var.  Arşivler kimseye açılmıyor, arşivler halka kapalı” dedi.
Türkiye’nin Abdülhamit’ten sonra sürekli aşağıya gittiğini ve  Türkiye’nin aradan geçen 100 yılın ardından ancak 2009 yılında özgürlükler ve inanç özgürlüğü açısından kendine gelebildiğini anlatan Cemal Fedayi, “Otoriter, jakoben zihniyet ilk defa 2009 yılından sonra bertaraf edilmiştir. Türkiye’de Abdülhamit’ten sonra ilk darbe yargılaması 2009 yılından sonra başlamıştır” şeklinde konuştu.
Çanakkale Zaferindeki başarının Atatürk’ün değil,  Enver Paşa’nın başarısı olduğunu iddia eden Cemal Fedayi, “Bu zafer Atatürk’ün başarısı değildir. Bu zaferde esas kahraman Enver Paşadır. Enver Paşa’nın Sarıkamış’taki hezimeti söylenir ama Çanakkale’deki başarısı söylenmez. Filistin Cephesinde bozguna uğradık. Bu cephedeki 3 ordudan birisi Atatürk’ün ordusudur. Türkiye’de milli mücadeleyi ilk başlatan kişi de Enver Paşadır” şeklinde açıklamada bulundu.
Milli Mücadele döneminde savaştan çok siyasetin olduğunu,  burada siyasetteki kastının ise ‘politika’ ve politikanın tüm kötü yönlerini içerdiğini özellikle dile getiren Fedayi şöyle dedi:
“Politikanın tüm olumsuzluklarının yaşandığı bu dönemde, az sayıda savaş olmuştur.
Türkiye’de milli mücadele dedikleri şey aslında Türk-Yunan Savaşıdır. Milli Mücadelede İngilizlere, İtalyanlara ve Fransızlara karşı savaş yapılmadı. Sadece Yunanistan ile yapıldı. Yunanistan’ı yenmek ise çocuk oyuncağı.  Şimdi Fenerbahçe, Kırıkkalespor’u yense bu bir başarımıdır? Fenerbahçe, Kırıkkalespor’u yendi diye Ulusal bayram mı ilan edilir? Kurtuluş Savaşında 7 düvelle değil, sadece Yunanistan ile savaştık. Nitekim, Türkiye’nin Lozan’a gittiğinde galip devlet muamelesi görmemiz gerekirken, mağlup devlet muamelesi görmüştür”
Osmanlı Devletini, Fransızlar yada İngilizlerin değil, 1 Meclis Hükümetinin yıktığını belirterek, “Siz kimsiniz Osmanlı’yı tarihe gömüyorsunuz?” diye soran Cemal Fedayi, Lozan’a gönderilen İsmet Paşa’nın son derece yanlış bir tercih olduğunu savundu.
Lozan’a gönderilen kişinin diplomasiyi iyi bilen, Fransızcası iyi olan birisi gönderilmesi gerekirken,  diplomasiyi bilmeyen, Fransızcası hiç olmayan ve kulağı az işiten İsmet Paşa’nın gönderilmesini eleştiren Cemal Fedayi,  “İsmet Paşanın ekibi de çok kalitesizdir.
İsmet Paşa Lozan’da siyasetten iyi anlamadığı için her şeye hayır demiştir. Lozan’da yeni kurulan devletin kabul edilmesi için her türlü taviz verilmiştir.
Yolsuzluğun, rüşvetin belgesi olmaz. Ama Lozan’da bir takım sözler verilirken, gizli anlaşmalarda yapılmıştır. Elimizde belge yok ama olayların akışından bunu anlıyoruz” ifadesini kullandı.
Gizli kapılar arkasında imzalanan Lozan’ın tam bir hezimet olduğunu savunan Cemel Fedayi şöyle dedi:
“Nitekim Lozan’dan sonra hilafet ilga edildi, Cumhuriyet gizlice ilan edildi.
Lozan’da verilen sözler nedeniyle Türkiye, sınırlarının ötesindeki Müslümanlarla ve Türklerle ilgilenmemiştir. Misak-Milli sınırlarının ötesine geçmemiştir.
İnkılaplar denilen şeylerin hiçbiri halka sorulmamıştır.
Halka sorulmayan değişimler bugün olduğu gibi tartışılır.
Onun içindir ki bu devrimleri yapan CHP, Türkiye’nin çok partili hayata geçtiği günden bu tarafa yapılan hiçbir seçimde halkın güvenini ve tasvibini elde edememiştir.”