Türkiye Kamu-Sen Çorum İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, haksızlık, usulsüzlük, adaletsizlik, adam kayırma ve hukuksuz uygulamalarla mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceklerini söyledi.

Basın toplantısı düzenleyen Selim Aydın, geçtiğimiz günlerde Hitit Üniversitesi hakkında yaptığı açıklamalara Eğitim Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Erol Çalmaz'ın verdiği cevabı değerlendirdi.

Selim Aydın, "Biz hak derken, hukuk derken, adalet derken; topyekûn tüm kamu çalışanlarına diyoruz. Dün olduğu gibi; bugün ve yarın da tüm kamu çalışanlarının hak ve hukuklarının korunması için üzerimize ne düşerse yapacağız, sonucu ne olursa olsun sonucuna katlanacağız, bedelini ödeyeceğiz" dedi.

Selim Aydın'ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:

"Geçtiğimiz günlerde Hitit Üniversitesinde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında şeffaflık, liyakat ve adaletin tesis edilemediği iddiamıza Hitit Üniversitesi Rektörlüğünden değil de malum sendikanın üniversite temsilciliğinden cevap gelmesi bizleri şaşırtmamıştır. Gölge isimler yavaş yavaş ortaya çıkmıştır. Cevap gelen sendikanın üniversite temsilcisi bizim iddialarımız için, asılsız nitelemesi yapmıştır. Bizim sadece ve sadece hak kaygılı, hukuk kaygılı, liyakat kaygılı açıklamalarımızı idrak edememiştir. Zira biz bu açıklamamızı sadece üyelerimiz için değil tüm üniversite çalışanlarını kapsayacak doğrultuda yapmıştık. Biz hak derken, hukuk derken, adalet derken; topyekûn tüm kamu çalışanlarına diyoruz. Dün olduğu gibi; bugün ve yarın da tüm kamu çalışanlarının hak ve hukuklarının korunması için üzerimize ne düşerse yapacağız, sonucu ne olursa olsun sonucuna katlanacağız, bedelini ödeyeceğiz.

Biz bir sorun var dedik, ortada bir hukuksuzluk var dedik. Ve bu söylemlerimizi açıklarken puanlamaları gösterdik. Bu göstermiş olduğumuz puanlamalarda kişilerin çoğunun da sizin sendika üyeniz olduğunun farkındasınızdır umarım? Biz topyekûn bu tabloya bakarak ortada bir yanlışın olduğu kanaatine vardık. Biz bu açıklamamızda sadece Türk Eğitim-Sen üyelerinin değil tüm kamu çalışanlarının bir haksızlığa uğradığından bahsettik. Ancak siz bunu görmediniz ve bizleri kamu çalışma barışını bozmakla, hastalıklı zihniyet sahibi olmakla, fitne çıkarmakla suçladınız. Ama biz her zamanki gibi hak, hukuk, adalet demeye devam edeceğiz. Bu yolumuzdan da asla vazgeçmeyeceğiz. Üniversite yönetimi de şunu bilsin ki biz, soruları Rektörlük makamına sormaya, cevapları da o makamdan beklemeye devam edeceğiz. Kimse hedef saptırmasın. Ayak oyunlarına girmesin, perde arkasından kukla oynatmasın. Sarı sendika sizi aklayamaz.

Sayısal çoğunluğuna güvenen sendika, maalesef hukuksuzluğu hak görmektedir. Sayısal çoğunluğu elde etmelerinde Personel Daire Başkanı Şaban Zorlu’nun ne kadar katkısı olduğunu biz de üniversite çalışanları da gayet iyi biliyor. Koridorlarda tevkifat listeleri ile gezmesi de bunun en bariz örneğidir.

Erol Çalmaz, bizim haksızlık karşısında susmayarak, mağdur edilen üniversite çalışanları adına açıklama yapmamız mı çalışma barışını bozar yoksa gerçekleri bildiğin halde, adalet ve şeffaflığın olduğunu iddia etmek mi çalışma barışını bozar?

Sınava giren kendi üyene “……..herkes birisinin elinden tutmuş sizin de kimseniz yok diye sizi atamayacaklar, hakkını öbür tarafta alırsın” diyen Erol Çalmaz, dün üyesine söylediğinin aksine nasıl şeffaflıktan bahsedebilmektedir?

Açıklamamızda bahsettiğimiz tekniker kadrosuna atanması gereken tek kişi olan ve bu kadroya atanmayan arkadaşa “Gerekirse ben senin için görüşeceğim” diyen sen değil misin?

Açıklamalarımızda puanlarını örnek verdiğimiz kişilerin de sizin üyeleriniz olduklarının farkında mısınız? Yoksa bunları siz, bir şube başkanınızın ifadesi ile “kağıttan üye” olarak mı görüyorsunuz ki mağdur olanların çoğu üyeniz olmasına rağmen haksız uygulamaları savunuyorsunuz? Unutmayın ki üniversite’de üye sayınız kadar kadro veya makam-mevki yok. Üye kaydı yaparken verdiğiniz sözlerin sonradan başınıza sıkıntılar oluşturabileceğini hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayınız.

“Kurulduğumuz günden bugüne kadar çalışanlar arasında fitneye sebep olacak hastalıklı bir yaklaşımda olmadık ve olmayacağız” diyen Çalmaz’ın bu ifadeleri ortada. Kim çalışma barışını bozuyor? Kim fitne çıkarıyor? Kim hastalıklı yaklaşıma sahip? Kamuoyunun ve üniversite çalışanlarının takdirine bırakıyoruz.

Sendikal mücadelenin zemini hak ve adalettir. Üniversitede çalışma huzuru ve kamu barışı ancak hak ve adalet ile olur. Hakkı gözetmeden, adaleti tesis etmeden çalışanlar arasında nasıl güven ve barış tesis edilebilir?

Hiç yüzünüz kızarmadan haksızlığın olmadığını nasıl yazabiliyorsunuz? Sınavı yapan ve ilan eden Hitit Üniversitesi Yönetim Kadrosuna yöneltilen sorulara yönetimin adına cevap verme ihtiyacı hissediyorsunuz. Ve yazmış olduğunuz yazıyı Makama soruyorsunuz.” Uygun mudur hocam" diye. Tüm bunlar gösteriyor ki sendikal hak mücadelesi vermek gibi bir amaç ve gayeniz yok.

Biz; sendikal mücadele ve stratejimizin eksenini; siyasi yaklaşımların değil; sadece ve sadece kamu çalışanlarının beklenti ve taleplerinin oluşturacağına söz veren bir hareketiz. Hesabımız günübirlik, basit kadrolaşmalardan yana asla olmamış; sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye inşasına nasıl katkıda bulunabilirizin çile, ızdırap ve mücadelesi ile geçmiştir.

Bedeli ne olursa olsun hiç bir platform ve koşulda sadece üyelerimizi değil tüm kamu çalışanlarını yüzüstü bırakmayacağımıza söz vermiştik. Varlığımızı Türk Milletinin varlığını oluşturan devletine, kurumlarına, bekasına feda edeceğimize söz vermiştik. Bizi emsalsiz kılan; duruşumuz ve değerlerimizdir. Bu duruşumuzdan ve değerlerimizden zerre feda edersek Allah bize sendikacılık yaptırmasın.

Güçlü olanın değil; haklı olanın yanında yer almak onurumuzdur. Güçlü olan daimi gücünü ancak hak ile koruyabilir ve sürdürebilir. Zira gücünü hak ve liyakatle taçlandırmayanlar; toplumun ve kamuoyunun gözünde zerre itibarını koruyamayanlardır.

İnsanoğlunun her yaptığının dünyada ve ahirette bir karşılığı olduğu gibi, bu yaptıklarınızın da günü geldiğinde hukuki bir hesabı olacak; inşallah çetin bir helalleşme süreci yaşanacaktır.

Zira hile kuranlar için, en hayırlısı olan Allah’ın İbrahim suresi 42. Ayetinde belirttiği gibi “Sakın, Allah’ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin korkudan donup kalacağı bir güne erteliyor, hepsi bu…” vahyine iman ettik. Ve o günü sabırsızlıkla bekliyoruz."