Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çorum Temsilciliği, derneğe yönelik baskı ve sindirme politikalarını protesto ederek, AK Parti hükümetinin Alevilere yönelik tutumunu eleştirdi.
Milönü’nde Askerlik Şubesi karşısında bir büroya taşınan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çorum Temsilciliği, dernek merkezinde Aşure Günü düzenledi. Aşure duasının ardından dernek üyelerine ve katılımcılara aşure dağıtan dernek temsilcileri, daha sonra Milönü Meydanı’nda aşure dağıtımını sürdürdü.
Daha sonra ise Milönü Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklaması ve aşure gününü KESK MYK Üyesi Akman Şimşek, Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Mehmet Öztürk, Büro Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Ertuğrul Alper, DİSK Emekli Sen Çorum Temsilcisi Ömer Sözüdoğru, bazı sendikacılar, TKP İl Başkanı Erol Celep, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çorum Temsilcisi Halil Top ile dernek üyeleri katıldı.
Dernek merkezinden yürüyerek ve sloganlar atarak basın açıklamasının yapılacağı alana gelen grup, AKP hükümetinin ve polisin baskısını protesto etti. Eylem sırasında “Kerbela sürüyor, Pir Sultan’lar direniyor”, “Kerbela sürüyor, Hüseyin’ler direniyor”, “Baskılar bizi yıldıramaz” şeklinde sloganlar atıldı.
Grup adına açıklama yapan Dernek Temsilcisi Hüseyin Teke, demokratik haklarını kullanarak halkın da katılımıyla yaptıkları tüm etkinliklerin suç sayıldığını ileri sürerek, “Alevi katliamlarını anmak, Sivas’a, Maraş’a gitmek, halk pikniği yapmak, cemevlerinin yıkımına karşı çıkmak, ülkemizin tam bağımsızlığını istemek, Amerikan ve Nato üslerine füze karşı olmak suç sayılmıştır. Ancak tüm bu yaşadıklarımıza rağmen, inancımıza, kültürümüze, cemevlerimize, onurlu geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkmaya ve Alevi-Sünni, Türk - Kürt tüm halkımızın kardeşçe yaşayacağı tam bağımsız Türkiye özlemimiz gerçekleşene kadar mücadelemiz devam edecektir” dedi.
Hüseyin Teke, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
 
“İNANÇLARIMIZDAN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”
Öncelikle yaklaşık 1332 yıl önce yaşanan Kerbela katliamını lanetliyor, Hazreti Hüseyin ve Ehli-Beyt’in, zalimin zulmüne karşı mazlumun direnişinin, simgesi ve mayası olan Kerbela direnişini selamlıyoruz. Başta şehidi Kerbela Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerini ve Kerbela direniş geleneğini, günümüze kadar taşıyan tüm şehitlerimizi ve kahramanlarımızı bir kez daha saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.
PSAK Derneği olarak Çorum'da faaliyete başladığımız 2010 Kasım ayından bu güne Alevi inanç ve kültürümüzü, inançsal, kültürel, sosyal, siyasal, her alanda yaşamak, yaşatmak, korumak, kollamak, baskı, şiddet ve asimilasyona karşı inancımızı savunmak temel görevimiz oldu. Bizim inancımız 73 millete aynı nazarla bakmayı, esas alan 'benim kabem insandır' ilkesi üzerine kurulmuştur. Bu nedenle başta Alevi inanç ve kültürü olmak üzere, tüm inanç ve kültürlerin özgürce yaşanabilmesi için inanç özgürlüğü talebi temelinde çalışmalar yaptık. Türk, Kürt, Arap, Çerkez tüm milletlerden halkımızın etnik kimlik ve kültürleriyle birlikte özgürce, kardeşçe yaşayabilmesinin, tam bağımsız demokratik bir ülkeden geçtiğine inandık ve savunduk.
AKP iktidarının, Alevi açılımına, şaşalı Muharrem iftarlarına, ilerici demokrasi masallarına aldanmadık, pirim vermedik. Açılım ve benzeri politikaların, asimilasyon, sindirme, devşirme, inkar ve imha planlarının bir parçası olduğunu açıkça ortaya koyduk. Yaptığımız eylem ve etkinliklerle, AKP’nin dindar Müslüman, görünümlü maskesini düşürerek gerici, yobaz, takiyyeci, Amerika’nın Ortadoğu’daki taşeronu yüzünü ortaya dökmeye çalıştık. Geldiğimiz noktada AKP zihniyetinin, Anadolu Alevilerine karşı kin ve düşmanlığı açıkça ortaya çıkmıştır. AKP zihniyeti emperyalizme karşı vatanını savunan, Beşar Esad ve Suriye halkına karşı da ABD ve emperyalizmin yanında yer almış ve ülkemizi Suriye halkına saldırının merkez üssü haline getirmiştir. Emevi zihniyetinin günümüzdeki uzantısı AKP iktidarı, ülkemizin tüm illerinde olduğu gibi bizim ilimizde de kendine karşı gelişen halk muhalefetini bastırmak, sindirmek ve yıldırmak için terör estirmiştir. Bizler Çorum PSAK Derneği olarak AKP’nin faşist terörünü en ağır şekilde yaşadık.
 
“DEMOKRATİK MÜCADELEMİZ SUÇ SAYILDI”
AKP zihniyetinin, takkiyecilikte, hile yapmakta, tuzak ve komplo kurmakta, Muaviye’den, Yezid’den, Emevi zulmünden, Osmanlının entrikalarından, Ebu Suhud zihniyetinden geri kalmadığını gayet bizzat yaşayarak gördük. Derneğimizi açtığımız ilk günden beri, en basit demokratik hakkımız olan bildiri dağıtma, afiş asma gibi her çalışmamızda polisin saldırısına maruz kaldık, gözaltına alındık, işkence gördük. Buna rağmen, üç beş polisin yalan ifadeleriyle mahkum edilmeye çalışıldık. Ne gariptir ki saldıranlar, işkence yapanlar mağdur, bizler suçlu olduk.
27 Nisan sabahı saat 06.00’da AKP’nin polisi tarafından evlerimiz basıldı, didik didik arandı. Eşyalarımız dağıtıldı. Esnaf arkadaşlarımızın işyerleri çalışma saatlerinde basılarak işyerleri dağıtıldı. Müşterileri azarlandı, kovuldu. Arkadaşlarımızın ticari itibarları zedelendi, ekmeğiyle oynandı. Öğrenci olan arkadaşlarınızın eğitim öğretim haklan gasp edildi. Ailelerimiz maddi ve manevi olarak yıpratıldı. 6 ay boyunca tutsak kaldığımız sürede ailelerimize polis tarafından psikolojik baskı yapıldı. Bizleri mahallerimizdeki komşularımıza, iş arkadaşlarımıza, komşu esnaflara hakkımızda ‘bunlar terörist, ülkeyi bölmeye çalışıyorlar, bu derneğin altında başka işler çeviriyorlar’ gibi yalanlarla karalama yapıldı. Derneğimizin temsilcisi olan Halil Top arkadaşımız hakkında ise bir çok soruşturma açıldı ve bu soruşturmaların bir tanesinin sonucunda Oğuzlar ilçesine sürgün edildi. Bu soruşturmanın nedeni ise Eti Lisesi önünde zorunlu din derslerine karşı yapmış olduğumuz eylemdir.
 
“TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE ÖZLEMİMİZ GERÇEKLEŞENE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
Bizler biliyoruz ki bu baskı ve karalama kampanyasının Alevilerin örgütlenmesini, bir olmasını, iri olmasını, diri olmasını engellemek içindir. Çünkü Aleviler bir olursa, iri olursa, diri olursa, Emevi zihniyetinin devamı olan gerici, yobaz AKP iktidarının karşısına Hz. Hüseyin gibi, Pir Sultan gibi, Seyid Rıza gibi bir kez daha dikileceğini, zalime biat etmeyeceğini bildiklerindendir.
Alevi katliamlarını anmak, Sivas’a, Maraş’a gitmek, halk pikniği yapmak, cemevlerinin yıkımına karşı çıkmak, ülkemizin tam bağımsızlığını istemek, Amerikan ve Nato üslerine füze karşı olmak suç sayılmıştır. Ancak tüm bu yaşadıklarımıza rağmen, inancımıza, kültürümüze, cemevlerimize, onurlu geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkmaya ve Alevi-Sünni, Türk - Kürt tüm halkımızın kardeşçe yaşayacağı tam bağımsız Türkiye özlemimiz gerçekleşene kadar mücadelemiz devam edecektir.
Bu kararlılık ve inançla zalimin zulmüne karşı Kerbela’nın direniş ruhuyla Hz Hüseyin’in Pir Sultan’ın yolundan yürümeye devam edeceğiz.”