Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, ülkede yaşanan sorunlarla ilgili kavga etmeden çözüm önerilerinin ortaya konulması gerektiğini belirterek, “Siz niye kavga ediyorsunuz diyebilirsiniz? O da bizim en büyük ayıbımız. Onu da söyleyeyim. Türk siyasetine bir şey kazandırmıyor. Küfürleşmek, bağırmak, çağırmak, hakaretler ne sorunu çözüyor ne de siyasete bir şey kazandırıyor. Bizim kötü örneklerimizi de başka yanlışların mazereti olarak kullanmamamız gerekir” dedi.
Çorum Hitit Üniversitesi’nin 2012-2013 yılı akademik yıl açılışında akademisyenler ve öğrencilere seslenen Çiçek, kavga kültüründen uzak durulması çağrısı yaptı. Kendisinin 1968 kuşağında yer aldığını belirten Çiçek, 1966 yılında üniversiteye girdiğini ancak ‘ağız tadı’ ile bir yıl eğitim gördüğünü söyledi. Daha sonra Türkiye’nin dünyadaki olaylara paralel olarak bir kaosa girdiğini anlatan Çiçek, başlangıçta uygarca tartışma yapılırken önce sopalarla, sonra silahlarla, son olarak da şehirlerin birbirine katıldığına, Türkiye’nin büyük badireler atlattığına dikkat çekti. Bunlardan ders çıkarılması gerektiğini vurgulayan Çiçek, uzlaşma kültürüne ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Uzlaşma kültürünün üniversitelerde oluştuğunu dile getiren Çiçek, 40 yaşında siyasete başlayıp sonra uzlaşma kültüründen bahsetmenin kolay olmadığını kaydetti.
Uzlaşma kültürünü kendilerinin üniversitelerde göremediğini anlatan Çiçek, “Öğrencilerimizi bölen o zaman bizatihi üniversite hocaları oldu. Bir kısmı sağcı oldu, bir kısmı solcu oldu. Ben sağ yumruğumu sıkarak, karşıdaki sol yumruğunu sıkarak üniversiteye girdi. 20 yıl sonra anladık ki biz niye birbirimize yumruk sıktık. Oturup adam gibi birbirimize düşüncelerimizi söylemedik” diye konuştu.
Türkiye’ye karşı kumpas kuranların, tezgah kuranların potansiyel hedefinin üniversiteler, öğretim üyeleri ve öğrenciler olduğuna dikkat çeken Çiçek, “Geçmişte çok düştük bu oyuna, bu oyunu bu sefer bozalım. Üniversitelerimiz birliğin, beraberliğin abideleştiği yerler olmalı. Herkesin fikri olacaktır. Buralar özgür alanlardır. Birbirimizle kavga etmemeliyiz. Farklı düşünüyor diye insanları farklı kategorilere koyarak bölmememiz gerekiyor. Hepimiz bu ülkenin insanıyız. Bu ülkede ben varım, başkaları da var. Benim de hakkım var, başkalarının benden çok daha hakkı vardır. Birbirimizin varlığını kabul ederek bu ülkeyi bir yerlere getirebiliriz. Yoksa enerjimizi tüketiriz, tüketiyoruz da” ifadelerini kullandı.
Terör belasıyla birlikte ülkenin neler kaybettiğinin ortada olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Teröre harcadığımız para Hitit Üniversitesi ve bin üniversitenin kaynaklarını çoktan karşılamış olurdu. Hesaplanabilir 300 milyar dolar ifade ediliyor. Kaybettiğimiz insanın karşısına ben ne koyacağım. Ama bu tuzağa düştük. Geçmişte sağcı, solcu olarak düştük. İçtiğimiz sigaraya göre, giydiğimiz cekete göre, gittiğimiz kahveye göre sağcı olduk, solcu olduk. Kahveler orda duruyor, sigaralar orda. Bundan ne elde ettik diye geriye dönüp bakıyoruz. Ondan sonra farklı mezhepleri, ülkede fitne fesat meselesi haline getirdiler. O yetmedi insanların anasını, babasını tercih etme hakkı yok ki bu coğrafyada yaşayan herkes bu ülke vatandaşıdır, bizim kardeşlerimizdir. Kürt-Türk meselesiyle kimin değirmenine su taşıdıklarını dağdakiler de bilmiyor. Biz biliyoruz. 16 yaşındaki çocuk nerden bilecek.”
Konuşmasında salonda bulunan üniversite öğrencilerine de seslenen Çiçek, “Gençlerimize demek istedim ki. Hiç kimse aklını başkasına ipotek vermesin. Bizim ülkelerimizde en önemli mesele birilerine aklımızı ipotek veriyoruz. Bizim aklımızı niye başkası kullansın. Bu Allah’ın kanununa aykırı. Aklı bir iki kişiye verir, başkalarına vermezdi. Allah’ını seven kimse aklını kimseye ipotek vermesin. Kendi kararını kendisi versin. Yoksa elimize silah ve sopayı tutuşturuyorlar. Memleketin insanları kan kaybediyor, imkan kaybediyor. Nereye gidiyor diye soru soruyoruz. Neden? Çünkü aklımız kendi elimizde değil, birilerine ipotek vermişiz” diye konuştu.