Tarih, ecdatlarımızın kemikleri üzerinden canlanmıştır…
Emekleriyle, canlarıyla, kanlarıyla bu günlere gelerek hayat bulmuştur…
Fedakârlıklarıyla tarihimizi yazdırmışlardır…
İsimsiz kahramanlarımızla hürriyetimizi kazandık…
Çoğunun yaptıklarını bilmeyiz bile…

***
Tarsus’ta bir baca vardır…
Rasim Dokur Bacası…
ne zaman yanından geçsem, tarihi gözümde canlandırmaya çalışırım…
Adres olarak ve harita işlemlerinde de eskiden beri nirengi noktasıdır…
Aslında Tarsus’a simge olacak nitelikte de hikâyesi vardır…
Bu bacanın olduğu yerde eskiden fabrika varmış…
Şimdi fabrikadan eser yok sadece bacası duruyor…
Oda yıkılmak üzere…
İsterim ki; YAŞATILAN TARİH MÜZESİ olarak baca ve etrafı müze olarak yeniden düzenlenebilsin…
Düzenlensin ki, TARİHİMİZE NOT DÜŞEN KİŞİLİKLER UNUTTURULMASIN…
Neden bu kadar önemli dersiniz?
Çoğu Tarsuslu dahi bu bacanın ve Rasim Beyim hikâyesini bilmez…
Baca der geçer...

***
Kısaca; Atatürk, Rasim Dokur’un evinde misafir kalacak kadar değer verdiği bir kişiliktir.
1918’den sonra defalarca Tarsus’a gelip, Kurtuluş Savaşı için çalışmalarını sürdürmüştür…
17 Mart 1923 günü Gazi Mustafa Kemal ve beraberindekiler Tarsus’a gelişlerinde muhteşem bir törenle karşılanmışlardır.
Gazi’nin yanında eşi Latife Hanımda bulunmaktaydı…
Tarsuslu yollara dökülmüştü…
Akşamında yemeği Rasim Dokur Beyin konağında yemişlerdir… Gecesinde de başka bir konakta misafir edilmişlerdir…
Bu ziyaretten öncede defalarca Rasim Bey ve Atatürk’ün görüştüğü bilinir…
Gelelim hikâyeye…
Rasim (Dokur)Bey öğrenimini Fransa Sorbonne'da yapmış olup bir süre Mısır'da savcılık görevinde bulunmuştur…
Anadolu'nun Akdeniz sahillerini gezerken Tarsus'u çok beğenmiş ve 1896 yılında Mısır'daki dokuma fabrikasını Tarsus'a taşımıştır…
1920 yılında Milli mücadelede Mitat Toroğlu'nun Bozkurt müfrezesi Rasim (Dokur)Bey Fabrikası yakınında Fransızları baskın yaparak bozguna uğratmıştır…
Tarsus, Fransız işgalinden kurtulduktan sonra fabrikasının bütün makinelerini, Batı Cephesi’ndeki Türk ordusunun çadır, bez ve elbise ihtiyaçlarını karşılamak üzere gece gündüz çalıştırmıştır.
Bütün bunları da zamanında cepheye ulaştırmıştır…
Rasim Bey, büyük zaferin sonunda gönderdiği malzemenin faturası Milli Savunma tarafından ödeneceği sırada ise, büyük bir fedakârlık daha yaparak;
__"Ben fabrikamda üreterek Türk Ordusu’nun kullanması için cepheye gönderdiğim bütün malzemeyi, Türk Ordusu’na HEDİYE ETTİM, Bir kuruş DAHİ kabul etmem" demiş ve büyük bir vatanseverlik örneği göstermiştir…
Tarsuslunun gönlünde büyük bir yeri vardır… (Hikâyeyi bilenin)
Dokur soyadını da dokuduklarını cepheye hediye ettiğinden dolayı Atatürk’ün verdiği söylenir…
İşte tarihimiz bilinmeyen nice hikâyelerle doludur…
Kalan eserleri yaşatarak, öğreterek gençliğe ve çocuklarımıza ne emeklerle vatanımızın bize vatan edildiğini anlatmak zorundayız…
Kalın Sağlıcakla__Unutturmayarak__