Ziraat Mühendisleri Odası Çorum İl Temsilcisi Necati Gül, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararının yeniden gözden geçirilmesini istedi.

Şeker fabrikalarının ve pancar üretiminin Türkiye için stratejik öneme sahip bulunduğunu vurgulayan Necati Gül, “bir adım atmadan önce çok çok iyi düşünülmeli, konunun paydaşları ile istişare edilmeli, önü alınamaz sonuçlar doğurması ihtimali olan hususlar göz önünde bulundurularak karar tekrar gözden geçirilmelidir” dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası Çorum İl Temsilcisi Necati Gül, açıklamasında şöyle dedi:

“Ülkemizin kuruluşunda atılan temelin çimentosu üretim, suyu ise eğitim ve öğretimden gelmiştir.

Kan ve gözyaşı ile şekillenen Türkiye Cumhuriyeti, daha kurulduğu günden itibaren zirai üretimi ve gıda güvenliğini esas almıştır.

Kendi kendine yeten bir ülke olmak, milli ve yerli idarecilerin temel hedefi olmalıdır.

Vatandaşlarımızı üretime ve tarıma yönelten ülkemiz yakın zamana kadar kendi gıdasını, kendi sebze ve meyvesini üretebilen bir durumdaydı.

Lakin son yıllarda bu durum değişti. Bunun en önemli göstergelerinden birisi şeker pancarıdır.

Bugün şeker pancarından üretilen doğal Türk Şekeri, nişasta bazlı şeker üretimi tarafından tehdit edilmektedir.

Köylümüz şeker pancarı tarımından uzaklaştırılmakta ve milli gıda sanayimiz, kaynağı ve güvenliği tam olarak belirlenemeyen nişasta bazlı şeker tehdidi altında kıvranmaktadır.

Nişasta bazlı şekerlerin, önce bağımlılık yarattığını ve akabinde tüketiminin de artmasıyla birlikte insanlarda obezite, diyabet, hipertansiyon ve depresyon gibi hastalıklar ile insan sağlığını tehdit ettiği yönündeki bilimsel iddialar ve bilgiler kesinlikle ciddiyetle ele alınması gerekmektedir.

Devlet, vatandaşlarımızın sağlığını korumak ve kollamak istiyorsa öncelikle insan sağlığına yönelik koruyucu ve önleyici bir sağlık politikasını devreye almalıdır. Hastalıkları daha meydana gelmeden bugünkü bilimsel ve teknolojik imkânlarla önlemekle mümkün olmaktadır.

Üstelik koruyucu önlemler, hastaların tedavi edilmesinden daha az maliyetli olmaktadır.

Vatandaşlarımızın beslenme alışkanlıkları kontrol altında tutulmalı, kaynağı belirsiz ve sağlık açısından riskli gıdaların Türk Milletinden uzak tutulması sağlanmalıdır. NBŞ ve bununla ilgili sanayi yerine kendi topraklarımızın ürünü olan şeker pancarının üretimini teşvik etmeli ve doğal şeker sanayisini geliştirmeliyiz.

Bununla birlikte toplum sağlığı için bilinçli şeker tüketimi konusundaki projeleri de hayata geçirmeliyiz.

Ülkemizde bazı tarım arazilerinin ve bölgelerin kaderi şeker pancarı ile kesişmiştir. Çorum bu bölgelerden biridir. İşte Türkiye Cumhuriyeti ilk dönemlerinden itibaren bu bölgeleri kendi haline bırakmamış ve bu bölgelerde şeker pancarı üretimini teşvik etmiştir.

Arazilerinde üretim yapabilen çiftçimiz bu yolla hayatta kalmış, herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadan kendi yağında kavrulmuş ve dahası refah seviyesini de artırmıştır. Yine o bölgelerde yapılan Şeker Fabrikaları ile tarım arazisi olmayan yoksul ve işsiz insanlara iş imkânı meydana getirilerek birçok şehrimiz üretir ve kazanır bir hale gelmiştir.

Sadece şeker çiftçisi veya şeker işçisi değil bu sistemden ülkemiz de oldukça karlı çıkmıştır.

Öncelikle şeker ithal etmek zorunda kalmadan milli imkânlarla ülkemizin şeker ihtiyacı kendi kaynak ve imkanlarımızla karşılanmıştır.

Oysa bugün, o şeker pancarı çiftçilerimizin torunları şeker pancarı tarımı yapamadığı için farklı şehirlere göç ederek asgari ücretlerle mutsuz bir hayata mahkûm durumdadır.

İşte bizler Milli tarımı geliştirmek, çiftçilerimizi kendi topraklarından ekmek kazanır bir hale getirmek arzusundayız.

Türk milletinin sağlığı, huzuru ve refahı her şeyden önce gelir. Eğer toplum sağlığını etkileyen veya bir çiftçimizin ekmeğini tehdit eden bir mevzu varsa bunlara karşı ciddiyetle harekete geçmek boynumuzun borcudur. Gıda güvenliği ve güvenilirliği çağdaş normlara ulaştırılacaktır.

Bilimi esas alan, insan yaşamını merkezine yerleştiren bir yönetimi oluşturmak ve bu yolla insanların topraktan geçimini sağlayabilecekleri bir ortam oluşturmak hepimizin hedefi olmalıdır.

Sonuç olarak; bir adım atmadan önce çok çok iyi düşünülmeli; konunun paydaşları ile istişare edilmeli; önü alınamaz sonuçlar doğurması ihtimali olan hususlar göz önünde bulundurularak karar tekrar gözden geçirilmelidir”