Eksensiz CHP desek, çok daha yerinde olacak… En başından beri Deniz BAYKAL’ın gitmesinin yanlış olduğunu, KILIÇDAROĞLU’nun onun yerine bir komplonun neticesinde ve aceleyle oturtulmasının doğru olmadığını söylemiştim. Bunu söyleyen ve düşünen nadir insanlardan biri olduğumu biliyorum. CHP’lilerin ise “kral öldü, yaşasın yeni kral” tarzından eski genel başkanlarını acımasızca tarihe gömmeleri, belki de geçmişlerini yok saymaya çalışmanın bir tezahürü sayılabilir…

Filmi başa sararsak, BAYKAL’ın son dönemlerindeki anketlerde CHP’nin, hızlı bir yükselişe geçtiği görülüyordu. Kimsenin aklına bir genel başkana “gizli kamera komplosu” yapılacağı ve bunun da o kişiyi istifaya sürükleyeceği gelmemişti. BAYKAL istifasını geri almadı. Bana kalırsa yapılacak en doğru hareket, medyanın gazıyla yeni bir genel başkan seçmek değil, hem BAYKAL’a hem de CHP’ye zaman tanımaktı…

Çok eleştirilen BAYKAL döneminin aktörleri kimlerdi? Kimler BAYKAL’ın sağ koluydu? Kemal KILIÇDAROĞLU, Önder SAV, Kemal ANADOL ve İstanbul İl Başkanı Gürsel TEKİN… Bu kişilerin hepsi ama hepsi sıkı sıkıya BAYKALCI, sıkı sıkıya genel merkez yönetimine bağlı kişilerdi. Hiçbirinin bırakın parti içi muhalefeti, BAYKAL’ı eleştirmek akıllarının ucundan bile geçmezdi. Sonuçta CHP’nin geçmişteki başarısızlığını BAYKAL’ın üzerine yıkıp yeni bir yapı oluşturmaya çalışan bir siyasi kadro filizlenmeye başladı. Bu yapıya da “Yeni CHP” dediler. İlk dirseği atan Önder SAV, sonrasında genel başkan yaptığı KILIÇDAROĞLU’ndan öyle bir tekme yedi ki 50 yıllık siyasi hayatı son buldu. Kısacası, “devrim” yine en önce kendi çocuklarını yedi…

12 Haziran genel seçimleri, bana kalırsa CHP açısından tam bir fiyaskodur. Doğu ve Güneydoğudan oy kapmaya çalışan KILIÇDAROĞLU ve ekibi, CHP’nin bundan önceki söylemleriyle tamamıyla ters düşerek, Batı’dan AKP’nin yükselişine zemin hazırlamıştır. Geçtiğimiz yıl yapılan 12 Eylül referandumunda “genel-af” söylemlerini dillendiren Kılıçdaroğlu EVETÇİLERE oy kaydırmış, 12 Haziran genel seçimlerden önce ise “terörün milli mutabakatla” çözülebileceğini, bu arada bir televizyon kanalında “İmralının” da dahil edilebileceğini söyleyerek ödünlü siyasetin önünü açmıştır. “Özerklik” kelimesini doğudaki bir miting sırasında yöre halkını etkilemek için kullansa da CHP’nin aldığı oylar AKP’nin altında kalmıştır…

Bu eksensiz CHP ve bu “etnik kökeni ve mezhebi nedeniyle” parti içinde göklere çıkarılan Genel Başkanı ve “ödünlü siyaset” dönemine geçen “çok yeni-pek yeni CHP” yönetimi şunu bilsin ki bu ülkede bazı insanların ve bazı görüşlerin asla ekseni kaymayacaktır. Özellikle ANAYASANIN değiştirilemeyen ilk 3 MADDESİYLE ilgili olarak, kendini kaymış hissetmeyen ve olaylara popülist yaklaşmayan, şaşı bakmayan bir sürü insan var. İstikrarsız siyasetinizin bedelini, Türkiye’den önce sizler ödersiniz. Bu oynak siyasetinize rağmen bu halk CHP’ye % 26 vermişse, bilin ki hâlâ orada ATATÜRK’ü gördüğü ve Onun kurmuş olduğu CHP’ye duyduğu saygıdan dolayıdır. Kendinize gelin ve haddinizi bilin…