Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, Performans Değerlendirme Sistemi’nin, öğretmenlerin iş güvencesinin ellerinden alınmasına kadar gidecek sürecin önünün açılmasına neden olacağını belirtti.

Aydın, 2017-2018 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla bir basın açıklaması yayınladı.

2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılında sendikalarının en büyük eleştirisinin, Öğretmen Değerlendirme Performans Sistemine yönelik olduğunu kaydeden Aydın, “Öğretmeni not veren konumdan not verilen konuma sürükleyen Bakanlık, bu sistemle öğretmene yönelik güvenin sarsılmasına, öğretmenlerin itibarının daha da azaltılmasına, hatta öğretmenin hor görülmesine yol açacaktır” dedi.

“Geçtiğimiz Ekim ayında 12 ilde pilot olarak başlatılan uygulamada öğrencilerin hakaret, tehdit, şiddet içerikli mesajlarını unutmak mümkün değildir” şeklinde ifade eden Aydın, “Zaten bu paylaşımların ardından sistem iki gün içinde kapatılmıştı. Peki, ne oldu da aylar sonra bu konu yeniden gündeme getirildi? Öte yandan veli değerlendirmeleri ne ölçüde sağlıklı olabilir? Öğretmeni derste gözlemleme imkânı bulunmayan veli, öğretmeni nasıl değerlendirebilir? Ya kaç tane veli öğretmenin adını biliyor, yılda kaç kere okula uğruyor?

Okul müdürlerinin öğretmenleri değerlendirmesi ise başlı başına felakettir. Okulların büyük çoğunluğunun torpilli, ehil olmayan, biat kültürüyle yoğrulmuş insanlar tarafından yönetildiği düşünüldüğünde; bu okul yöneticilerinin hakkaniyetli, adaletli, liyakate göre puanlar vereceğini iddia etmek mümkün olamayacaktır” diye belirtti.

Aydın açıklamasında şunları dile getirdi;

“Bu sistemde öğretmenlerin meslektaşlarını değerlendirmesi de öngörülmektedir. Bu durum, öğretmen odasında huzursuzluk yaratacak, iş barışını bozacak, ‘Benim arkadaşım, benim sendikalım’ ayrımına yol açacaktır. Sendikamız, öğretmenlerin tecrübelerini yok sayan mesleki yeterlilik sınavına da karşıdır.

Performans notlarının öğretmenlerin siciline işleyeceği düşünüldüğünde, bu sistem ileriki dönemde öğretmenlerin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasına kadar gidecek bir sürecin önünü de açacaktır. Ayrıca bu sistemle öğretmenler; veli, öğrenci ve okul müdürleri tarafından sistematik olarak psikolojik şiddete maruz kalacaktır. Türk Eğitim-Sen bu ucube sistem hayata geçerse, konuyu yargıya taşıyacak, ‘Meslektaşıma puan vermiyorum’ eylem kararını devam ettirecek ve demokratik haklarını kullanacaktır.

24 Haziran genel seçimlerine kısa bir süre kala, Bakanlık strateji gereği bu konuyu şimdilik gündeme getirmemektedir. Türk Eğitim-Sen’in talebi; MEB’in seçimler öncesinde performans uygulamasından tamamen vazgeçtiğini açıklamasıdır. Unutulmasın ki; öğretmeni yok sayanlar, sandıkta yok sayılacaktır.

Hükümet seçim öncesinde tüm sözleşmelileri kadroya almalı ve öğretmen alımlarında mülakatı kaldırmalıdır.

TALEBİMİZ DİKKATE ALINMALIDIR

Çağrımız, Hükümetin tıpkı 2011 yılı genel seçimlerin de olduğu gibi, 24 Haziran genel seçimleri öncesinde de talebimizi dikkate almasıdır.

2018 yılında 20 bin atamaya ek olarak en az 40 bin atama daha yapılmalıdır.

Ayrıca 2018 yılı için 20 bin atama da ne öğretmen açığı sorununu çözecek ne de atama bekleyen öğretmenlerin beklentilerini karşılayacaktır. 63 bin 656 ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılırken, norm kadro ihtiyacı 110 bine yakın iken, her yıl eğitim fakültelerinden 40 bin öğretmen mezun olurken, atama bekleyen öğretmen sayısı 400 bini aşkınken, 20 bin atama çok açık söylüyoruz ki, göstermelik yapılan bir atamadır. 2018 yılında 20 bin atamaya ek olarak en az 40 bin atama daha yapılmalıdır.

Yönetici atamalarında adam kayırma yapıldığını tespit edersek her türlü eylemi meşru görürüz.

YENİ SİSTEMLE BAŞARILI ÖĞRENCİLER İSTEDİĞİ OKULLARA YERLEŞEMEYECEKTİR

apar topar kaldırılarak, yeni bir sistem ihdas edilmesinin eğitimimizde ne tür zararlara yol açacağını defalarca dile getirmiştik. Özellikle bu yıl sınava giren öğrencilerimiz kendilerini neyin beklediğini bilmeden, soru tarzı hakkında fikri olmadan sınava girmiştir. Ayrıca sınavla öğrenci alacak liselere baktığımızda; Anadolu liselerinin sayısının yetersiz olması, hatta bazı illerde hiç Anadolu lisesi olmaması, bazı fen liselerinden daha yüksek puanla girilen Anadolu liselerinin listede yer almaması Türkiye’de akademik eğitimin neredeyse ortadan kaldırıldığını ortaya koymaktadır. Meslek liselerine verilen kontenjanlar kapasitelerinin çok altındadır. Bu durum, sınavla ve sınavsız giren öğrencilerin bir arada okuması anlamına gelecektir. O halde sınava neden ihtiyaç duyulmaktadır?

Bu sistemde hedef eve en yakın okul idi. Hatta yetkililer, “Öğrenciler istemedikleri okula gitmeyecek” diyordu. Türk Eğitim-Sen olarak çok net söylüyoruz: Gerek sınavla gerekse sınavsız olarak liselere yerleşecek öğrenciler kesinlikle istemediği okullara yerleşecektir. Başarılı öğrenciler dahi hedefledikleri okullara yerleşemeyecektir. Tercih dayatmasına da karşıyız. Tercih dayatması, çocukların evinden uzak ve istemediği okullara gitmesine yol açacaktır. Bu durumda aileler imkânlarını zorlayarak çocuklarını özel okula göndermek durumunda kalacaktır. Ayrıca Haziran ayı ile birlikte sınavsız alan ancak gözde olan okulların çevresinde kiralık ev arayışları da başlamıştır. Bakanlık kayıt döneminde tüm bu olumsuzlukların içinden nasıl çıkacaktır doğrusu merak ediyoruz. Mağdur öğretmen ve eğitim çalışanları yaratan Bakanlık, bu kez de mağdur öğrenciler yaratacaktır. Öte yandan 24 Haziran genel seçimleri öncesinde diğer taleplerimizi de Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümete duyurmak istiyoruz.

3600 EK GÖSTERGE SÖZÜ YERİNE GETİRİLMELİ

Tüm memurlarımız için ek gösterge rakamları 800 puan artırılmalı, yardımcı hizmetler sınıfı da ek göstergeden yararlanmalıdır. Öte yandan bir defaya mahsus olmak üzere yardımcı hizmetler sınıfı genel idari hizmetler sınıfına alınmalı, görev tanımları yapılmalı, görevde yükselmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Özür grubu mağduriyetleri giderilmeli, aileler birleştirilmelidir.

Sözleşmeli istihdam kaldırılmalı, sözleşmeli çalışanlar kadroya alınmalıdır.

Bayram ikramiyesi görev başındaki tüm kamu çalışanlarına da verilmelidir.

MEB, tüm mahkeme kararlarını istisnasız uygulamalıdır.

Bakanlık ivedilikle yazılı sınav esasına dayalı adil bir yönetici atama düzenlemesi gerçekleştirmelidir.

Mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenlere mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen miktarlarda zorunlu hizmet tazminatı ödemesi yapılmalıdır. Bu şekilde, belli bölgelerde öğretmenler gönüllük esasına göre çalışacaktır. Eğitime-öğretime hazırlık eğitim ödeneği tüm eğitim çalışanlarına ödenmelidir.”