Türkiye Kamu-Sen Çorum İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatlarında gizli bir çete olduğunu ileri sürdü.

Selim Aydın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yönetici atamalarında kul hakkı yediğini, adam kayırmacılığın yine ön plana çıktığını ileri sürerek, "Komisyon üyelerinin hangi saiklerle seçildiği artık hepimizin malumudur. Bu komisyon üyelerinin adil, tarafsız, kul hakkını önceleyen insanlardan oluştuğunu söylemek için aklımızı peynir ekmekle yememiz gerekir. Tecrübelerimiz gösteriyor ki; şeffaf olmayan, sendika temsilcilerinin yer almadığı, kamera kayıtlarının bulunmadığı mülakatlarda her türlü ahlaksızlık bu kul hakkı avcıları tarafından yapılmaktadır" dedi.

Selim Aydın'ın konuyla ilgili yazılı açıklaması şu şekilde:

"Milli Eğitim Bakanlığı yönetici atama sonuçlarını açıkladı. Ancak sonuçlar tıpkı geçtiğimiz yıllardaki yönetici atamalarında olduğu gibi hak gaspının yaşandığı, kul hakkının yenildiği, torpillilerin, yandaşların kayırıldığı bir tabloyu ortaya çıkardı.

Siyasi saiklerle hareket edenler, kendisinden olmayanlara adeta kıyım yaptı. Açıklanan mülakat sonuçlarından anlaşılıyor ki; sözde bir sendikanın yöneticileri ellerinde liste ile kimin hangi okula görevlendirileceğini, kimlerin saf dışı bırakılacağını çok iyi hesap etmiş.

Üstelik kamuoyuna yansıyan iddiaları gizlemek için sonuçların liste halinde de yayınlanmadığı görülmektedir. Sonuçlar liste halinde yayınlansa yaşanan gayri ahlaki düzen tüm çıplaklığıyla ortaya dökülecekti.

Tabi şunu da belirtelim, sonuçlar liste halinde ilan edilmese bile sendikamıza çok sayıda şikâyet ulaşmaktadır. Bu minvalde yönetici atama mülakat sonuçları ile ilgili bazı örnekleri paylaşmak istiyoruz:

Bursa’da Eğitim Yönetimi alanında tezli yüksek lisans mezunu ve aynı alanda doktora öğrencisi olan bir öğretmenimiz, müdür yardımcısı olmak için yönetici atama mülakatına giriyor ve komisyon kendisini yetersiz görerek, geçen yıl mülakatta 41,2 puan, bu yıl ise 44,6 puan veriyor.

Yine ilimizde Eğitim Yönetimi alanında doktorasını tamamlamış, yapmış olduğu projeleri ile ilimiz eğitimine katma değer sağlamış , idarecilik tecrübesi olan öğretmenimiz mülakata giriyor ve komisyon kendisini yetersiz görerek 47, 80 puan veriyor.

Yine bilgisi ve birikimi ile meslektaşlarına örnek olan, İstanbul’da çok çeşitli okullarda yıllarca müdürlük yapan, mesleğinde 36 yılı devirmiş, bir öğretmenimize yönetici mülakatında 2017 yılında 54,2, 2018 yılında 54,4 puan verilmiştir.

Bu örnekleri uzatmak mümkündür. Görüleceği üzere milimetrik puanlar verilerek, ince hesaplar yapılarak, bu makamları anasının ak sütü gibi hak edenler elenmiş, yerlerine bilgi, birikim, tecrübe kriterleri yerine bir yerlerin siparişiyle hiçbir ayırt edici meziyeti olmayanlara atanacak puanlar verilmiştir.

Öte yandan sendikamız şeffaflık ilkesi gereği MEB’den sonuçların tüm valilikler tarafından liste halinde yayınlanmasını talep etmiştir. Şayet bu talebimize direnç gösterilirse, o taktirde sendikamız il il tespitlerini yaparak, tüm kamuoyuna yaşanan çirkinliği açıklayacaktır.

Komisyon üyelerinin hangi saiklerle seçildiği artık hepimizin malumudur. Bu komisyon üyelerinin adil, tarafsız, kul hakkını önceleyen insanlardan oluştuğunu söylemek için aklımızı peynir ekmekle yememiz gerekir. Tecrübelerimiz gösteriyor ki; şeffaf olmayan, sendika temsilcilerinin yer almadığı, kamera kayıtlarının bulunmadığı mülakatlarda her türlü ahlaksızlık bu kul hakkı avcıları tarafından yapılmaktadır.

7 Mayıs tarihinde ilan edilmesi gereken yönetici atama sonuçlarının 26 Haziran tarihine ertelenmesinin nedeni artık gün gibi ortadadır. MEB teşkilatlarındaki bazı kriptolar gizli kapaklı işlerinde daha iyi organize olmak için MEB yöneticilerini de bu suça alet etmiş ve sonuçların açıklanmasını ötelenmesini sağlayarak, MEB’in işleyişine ayar vermiştir.

"Eğitim camiası bu ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi artık kaldıramaz"

Unutulmamalıdır ki kamunun en büyük kurumu olan Milli Eğitim Bakanlığı, 24 Haziran seçimleriyle girilen yeni dönemin toplumumuzda yerleşik hale gelmesinde büyük rol oynayacaktır. MEB camiasında huzur, birlik ve beraberlik sağlanmadan toplumsal birlikteliğimizin güçlenemeyeceği aşikârdır.

Yeter artık!

Eğitim camiası bu ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi artık kaldıramayacaktır. Çocuklarımızın geleceğini inşa eden eğitim hayatımız, birilerinin pis koltuk iştahının tatmin aracı değildir.

Hiç kimsenin, eğitim camiasına bu utancı yaşatmaya hakkı yoktur!

Bu duruma müdahale etmesi gerekenlerin de suskun kalmaya hakkı yoktur..”