Eğitim-İş Sendikası Çorum Şube Başkanı İlhan Yaşar, Milli Eğitim Bakanlığını, öğretmen adaylarını başka iş alanlarına yönlendirmek yerine nitelikli öğretmen yetiştirme, eğitim fakültelerinin nitelikli programlara kavuşması ve öğretmenlerin istihdam sorunlarını birlikte ele alarak bu konuda politika üretmeye davet etti.

İlhan Yaşar, "Atanamayan öğretmenler ekonomik, psikolojik ve psiko-sosyal sorunlarla başa çıkabilmek için çok uzun yıllar mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır. Yaşanan hayal kırıklığı insanları bunalıma sürüklemekte kendisini değersiz ve ise yaşamaz hissetmekte günden güne toplumdan hatta ailesinden dışlayabilmektedir. Maddi ve manevi yönden yaşanan sıkıntılar öğretmenleri intiharın eşiğine getirmektedir. Yaşanan intihar olayları her geçen gün artmaktadır. Son olarak Aydın’da bir öğretmen adayı daha canına kıydı" dedi.

Yaşar'ın konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:

"Yıllardır uygulanan yanlış öğretmen yetiştirme ve öğretmen atama politikaları öğretmen olarak atanmayı kendisine hedef koymuş, atanma umudu ile yüksek öğrenimini bitirmiş veya bitirmek üzere olan 1 milyona yakın aday oluşmuştur.

Ülkemizde 184 üniversite mevcuttur ve bu üniversitelerin çoğunda eğitim fakülteleri ya da fen edebiyat gibi temel bilimler fakülteleri mevcuttur. İllerin ekonomik sorunlarının çözümünde, planlama yapılmadan üniversitelerin ve gelişi güzel fakültelerin açılması yıllardır yükseköğretim politikası olarak sürdürülerek, 59 olan eğitim fakültesi sayısını 92’ye çıkararak atanamayan öğretmen sayısının ve sorununun artmasına katkı sunulmuştur.

Ülkemizde en son 2017 yılında yapılan KPSS sınavına eğitim bilimleri bölümünden 412.139 kişi öğretmen olarak atanabilmek için sınava girmiştir. Bu sayı dahi baz alınsa, atanmayı bekleyen öğretmen sayısı 400 binin çok üzerindedir. Bakanlığın kendi açıklamalarına göre 100 binin üzerinde öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır. Bugüne kadar öğretmen ihtiyacı kadar öğretmen atamasının yapılmaması ve yeni mezun adaylarla işsiz öğretmen sayısı her yıl katlanarak artmaktadır.

Atanamayan öğretmenler ekonomik, psikolojik ve psiko-sosyal sorunlarla başa çıkabilmek için çok uzun yıllar mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır. Yaşanan hayal kırıklığı insanları bunalıma sürüklemekte kendisini değersiz ve ise yaşamaz hissetmekte günden güne toplumdan hatta ailesinden dışlayabilmektedir. Maddi ve manevi yönden yaşanan sıkıntılar öğretmenleri intiharın eşiğine getirmektedir. Yaşanan intihar olayları her geçen gün artmaktadır. Son olarak Aydın’da bir öğretmen adayı daha canına kıydı.

Atanamayan öğretmenler de dâhil eğitimin sorunlarını çözmesi gereken bakanlık yöneticilerinin “Başka iş alanlarına yönelin. Her şeyi devletten beklemeyelim” anlayışı, iktidarının öğretmen yetiştirme ve atama konusunda bir politikasının olmadığını ortaya koyar niteliktedir.

Milli Eğitim Bakanlığı yüz binin üzerinde öğretmen ihtiyacı ve 400 bin üzerinde atanmayı bekleyen öğretmen adayı varken açığı ücretli öğretmen çalıştırarak kapama yolunu seçmektedir.

Atanamayan öğretmenlerin ücretli öğretmen olarak veya özel okul, etüt ve kurs merkezlerinde düşük ücretle güvencesiz çalışmaya zorlanması, sorunun başka bir boyutunu oluşturmaktadır.

Üniversiteli işsizler arasında öğretmenler ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde işsizlik oranlarını ve özellikle işsizler arasında üniversite mezunu olan gençlerimizin oranları bilinmez gibi, Bakanlık yöneticileri tarafından başka işlere yöneltilerek atanamayan öğretmenlerin, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen gibi güvencesiz istihdam uygulamaları dışında, kendi meslekleri dışındaki işleri yapmaya zorlanmaktadırlar. Gençlerimizi hayatın başında mutsuz, bunalımda yaşamaya zorlayan anlayışı ve uygulanan politikaları kabul etmiyoruz. Bu anlayış insanlık onuruna uymayan öğretmenlik mesleğini değersizleştiren bir anlayıştır.

Milli Eğitim Bakanlığını, öğretmen adaylarını başka iş alanlarına yönlendirmek yerine nitelikli öğretmen yetiştirme, eğitim fakültelerinin nitelikli programlara kavuşması ve öğretmenlerin istihdam sorunlarını birlikte ele alarak bu konuda politika üretmeye davet ediyoruz.

Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir.

Eğitim-İş olarak,

Ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak, yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmesi başta olmak üzere,

Mesleğimizin zorluğu, sıkışan öğretmen kadrosu, atama bekleyen öğretmenlerimizin fazlalığı da değerlendirilerek emekliliğin teşviki için öğretmenlere de yıpranma verilmesi ve 3600 Ek Gösterge ile emekli olmalarının sağlanmasını,

Her türlü atamada (ilk atama, eğitim kurumu yöneticiliği, görevde yükselme….) sözlü sınav uygulamasından vazgeçilerek, kariyer-liyakat esaslı bir sistemin oturtulmasını,

İktidarın “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemine son vermesini,

Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmasını,

İş güvencesinden yoksun sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilmesini,

Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini,

Eğitimi bilimsel ve laik özünden kopartarak ticarileştirme, özelleştirme ve yerelleştirme politikalarından vazgeçilmesini talep ediyoruz."