Aşağıdaki sözler hangi bağımsız milletvekiline ait en son söyleyeceğim. Enver Aysever’in Aykırı Sorular’ını izleyenler hemen bilecektir. Tabi konuşmayı sonuna kadar dinleme sabrını gösterebildiyseler. Ben çok zorlandım çünkü. Koyu renkle yazılanlar benim yorumum. Diğerleri ise sözde bağımsız milletvekilinin.
"Öcalan'ın bugünkü barış çabasına, kardeşlik hukukunu yaratmaya, eşit haklar mücadelesine, beraberce ileriye doğru yürüyelim çabasına önem atfetmek gerekiyor.” Barış, kardeşlik hukuku ve eşit hak mücadelesi yürüttüğü söylenen kişi silahlı örgüt kurup 30 yıl boyunca Türk-Kürt demeden ölüm emrini vermiş kişi değil zaten. “Öcalan’ın, bunu o kadar acımasız, tecrit ve kötü koşullarda yapıyor olmasını da takdir etmek lazım.” Binlerce insanın katiline başka hiçbir hükümlüye tanınmayan haklar ve imkânlar tanındığını görmemek için ya kör olmak ya da milleti aptal yerine koymak gerekir.  “Bakıldığında toplumlar mücadelesinde çatışmalı süreçten çıkmak ve demokratik esaslarla bir arada yaşama kültürünü geliştirme gayreti kolay olmamış. Öcalan yıllardır bunun mücadelesini veriyor.” Öcalan’ın kimin sopasını sallıyor, kimin taşeronluğunu yapıyor bilmediğimizi mi sanıyor acaba. BOP başarıya ulaşsın diye nice canların kıyılmasına neden olduğunu hâlâ gizleyebileceklerini mi sanıyorlar. “Bir tıkanma olduğu için bu süreç yeniden başladı. Dileriz ki bu başarıya ulaşır. Barışın toplumsallaşması, Anadolu barışının hakim olması için herkesin özgür olacağı, Abdullah Öcalan'ın özgür olacağı bir süreci ortaya koyuyor.” Sonunda karnındakini kusuyor. Baştan beri istenilenin Öcalan’ın serbest bırakılması olduğunu itiraf ediyor. Barış için Öcalan’ın özgür olması gerekiyormuş.
17 Şubat’ta Halkların Demokratik Kongresi’nin “Çözüm için müzakere, barış için eşitlik” adı altında başlattığı Karadeniz gezisinin ilk durağı Çorum’du. Hacı Bektaş Veli Vakfı’nın salonunda konuşan zevat o zaman asıl taleplerinin Öcalan’ın serbest bırakılması olduğunu söyleseydi acaba nasıl karşılanırlardı. HDK kılıfı altında Çorum’a gelen ve Öcalan’ın deyimi ile silahsız unsurların açıkça bunu söylemeleri halinde nasıl tepki göreceklerini bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
İmralı tutanaklarının ardından Diyarbakır’da okunan metin HDK’ye de ihtiyaç kalmadığını gösteriyor. Zaten düne kadar Uludere raporuna itiraz eden HDK ve BDP’liler artık susmuş durumda. Nasılsa ihtiyaç kalmadı gürültü çıkarmaya. Ölen herkesin pazarlık konusu yapıldığı da bir bakıma ortaya çıkmış oldu. Kaba Kürt milliyetçilerinin işine yaradığı sürece Uludere’de ölenler önemlidir, aksi durumda altta kalanın canı çıksın durumu yani.
Her yerde ve fırsatta açıklama yapan HDK’liler de ortada gözükmüyorlar. Yine başa döndük ve PKK’nın silahsız unsuru BDP’liler dümeni ele aldılar. Nasılsa Hükümetle yeni Anayasa konusunda anlaşma sağlandı. Başkanlık sistemi getirilecek. Baraj düşürülmesi gerekiyorsa BDP’nin istediği ölçüde düşürülecek. Olmadı başka bir çözüm yolu bulunur. Ne demeye sosyalistleri ayak bağı etsinler ki? Ha sahi unutuyordum. En baştaki sözleri sarfeden de sosyalistim diyor. İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel. Enver Aysever soruyor, “İslamcı Altan Tan’la nasıl bir araya geldiniz?” diye. Beyefendi yanıtlıyor, “Bir araya geldi denilemez.” Aysever bu kez “AKP’ye mi yoksa CHP’ye mi yakınsınız?” diye soruyor. “Her ikisine de yakın değiliz” diyor. Ne güzel. Zaten Öcalan bağıyla ABD’nin güdümüne giren birisinin CHP’ye yakın olmasını istemezdim. Bir de CHP içindeki benzerlerini ayıklayabilirsek daha başarılı olacağımız kesin.