1941 yılında Antalya Defterdarı olan Abdullah Çağlayan, yazmış olduğu "Memur Andı" nedeni ile hakkında "memurları fena yola sevk"ten dava açılmış, ancak beraat etmiştir.
Sakın tarihi yanlış okuduğunuzu zannetmeyin. Bu şiir bugünleri anlatmıyor, 70 yıl önce yazılmıştır.
Burada Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “değişende değişmeyen” kavramı hatırlanmalıdır…

Memur Andı

Ey çağlayan bulmuşsun şimdi kemal yaşını,
Kazanmak istiyorsan bu hayat savaşını,
Yemelisin hakikat denen zehrin aşını,
Ne derlerse desinler, salla derhal başını,
El ovuştur, gerdan kır, versinler maaşını...

Tatar ağası gibi böyle dolaşma yaya
Eloğluna baksana ne ar kalmış ne hayâ,
Sen de bir dayı bulup sırtını ona daya,
Ne derse hu diye hemen salla başını,
El ovuştur, gerdan kır, versinler maaşını...

Kör kadıya şehla de, incitme düztabanı,
Düşküne nasihat ver, kodamana abanı,
Zengin ol, sende aşır her dağdan arabanı,
Tekerine taş korlar sallamazsan başını,
Uslu otur, hoş geçin al gitsin maaşını...

Köpeklerle hırlaşma, tepişme piç katırla,
Hamamda kavga olmaz soyu bozuk natırla,
Kulağına küpe yap bu sözümü hatırla,
Kim ne derse hu diye hemen salla başını,
Eğil bükül gerdan kır, zıkkımlan maaşını...

Tıkamış kulağını herkes hakkın sesine,
Bir cevahir kutusu olsan kimin nesine,
Seni feda ederler elin Çingene’sine,
En iyisi hu deyip sallamaktır başını,
Eğil bükül, gerdan kır, versinler maaşını...

Unutma bu ocağın bir adı asiyaptır,
Sen de bir dolap çevir, apartman yaptır,
Hakikat ne gerek, bu memnu kitaptır,
Sana lazım olan şey sallamaktır başını,
El oluşturup, bel büküp almaktır maaşını...

İrtikapla irtişa sanma ki zor bir iştir,
İlmini bilemezsin adı alış veriştir,
Usulünü öğren de bu nimetten veriştir,
Sana lazım olan şey sallamaktır başını,
Gerdan kırıp, bel büküp almaktır maaşını...

Bir güvercin eder mi atmacalarla yarış,
Öğrenmedin dünyayı gezdin de karış karış,
Gel vazgeç bu sevdadan, sende kervana karış,
Ne derlerse desinler, salla derhal başını,
El ovuştur, gerdan kır, versinler maaşını...

Bir haksızlık görünce, köpürme isyan etme,
Bir hak için kendine dik kafalı dedirtme,
Doğru yolu, düşene göster de kendin gitme,
Ne derlerse desinler, salla derhal başını,
El ovuştur, gerdan kır, versinler maaşını...

Diyorlar ki taç bile, baş eğilmezse konmaz,
Önünde eğilene kılıç dahi sokulmaz,
Dik durdukça bu başın devlet kuşu da konmaz,
Bu dünyada kaide sallamaktır başını,
El öpüp almaktır hüner maaşını...

Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Hazine soyulurken aldırmıyor öküzler,
Hayâdan eser yoktur, nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme, salla hemen başını,
Gerdan kır, belini bük, al gitsin maaşını...