Darbecilerden Kurtulmak Yetmiyor!

Önemli Olan Darbeci Zihniyetten Kurtulmak

Son günlerde ardı ardına çıkan belgelerden sonra darbecilerin kurtuluşu yok. Yargıda bir şekilde hak ettikleri cezaları alacaklar.

Bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Ne Mehmet Ali Birand’ın neredeyse kahraman olarak lanse etmeye çalıştığı, hasta ruhlu Jitem kurucuları olacak hayatımızda, ne kol kırılıp, yen içinde kalacak, ne de resmi kurumların döşemelerinin altından darbe belgeleri çıkacak.

Ne yüksek yargının yıllardır uyguladığı kast sistemi, ne askeri vesayet ne de bunlardan medet uman siyasi partiler topluma nüfuz edemeyecekler.

Bundan böyle eski statüleri olmayacak, devleti de, yönetimi de halkla paylaşmak zorunda kalacaklar. O hep aşağıladıkları, yukarıdan baktıkları halkla eşitlenecekler.

İşte bu yüzden paniklediler, bütün bu yaygara, ardından hiddet ve sonra da kızgınlık bu yüzdendir.

Kolay değil tabi, o hep ineceğiz yanlarına dedikleri halkın kendilerinden çok daha yukarıda olduğunu fark edince kabullenmeleri zor oldu.

O buyurgan, yüksekten bakan tavırlarının yerinde şimdi biraz mahcup, biraz yılgın ve en önemlisi sıradanlık var.

Hiç alışık olmadığımız bu tavırları doğrusu beni biraz da kaygılandırıyor

Ama bizlerin kaygı, kuşku ve şaşkınlıklarına rağmen bu statükocu kesim halka rağmen, halkın yönetilemeyeceğini anladılar.

Şimdi asıl sorun kraldan çok kralcı, darbeci zihniyetle baş etmekte!

Yıllardır, demokrasiyi bir türlü içselleştirememiş, kendi dışındakileri düşman kabul etmiş, küstahça bir tepeden bakış ve onursuzca bir biat kültürüyle statükoya yamanmış darbe yanlıları, bence şimdi darbecilerden daha tehlikelidir.

Darbecileri bir yanıyla kabullenmek değil ama anlamak mümkün olabilir. Yaşamları boyunca kendilerini bu ülkenin, devletin ve de cumhuriyetin sahibi olarak görmüşler, böyle bir yaşam tarzıyla yetişmişler.

Sonuçta da uygulaya geldikleri askeri ve bürokratik vesayet sayesinde akıl almaz çıkarlar ve müthiş bir statüye sahip olmuşlar.

Kısaca, bunların kaybedecek çok şeyleri var ve ellerindeki bu gücün, zenginliğin yitirilmesinden kaynaklanan bir direniş göstermeleri bir anlamda anlaşılabilir.

Peki ya, darbeci zihniyetle, Ergenekona sahip çıkan, Silivri’ ye selam duran, demokrasiye ve değişime direnen, komplo teorileri ve korku senaryolarıyla toplumu etkilemek isteyen endişeli modernlere ne demeli?

En son örneğini Bodrum’ da yaşadık.

Yarımada da yaşayan, kendilerini Bodrum Demokratik Düşünce Platformu olarak ifade eden, 12 Eylül ve benzeri darbelerin bir daha yaşanmamasını isteyen kişiler; Yalıkavak Beldesinde bir sokağa verilen Kenan Evren isminin değiştirilerek eski adı ARATEPE olarak değiştirilmesini ve uygun görülürse yanına bir de DEMOKRASİ eklenerek, ARATEPE-DEMOKRASİ caddesi olması yönünde bir çalışma başlattılar.

Özellikle Yalıkavak beldesinde halkı bilgilendirerek yaklaşık 450 imzalı dilekçeyi Belediye Başkanlığına veriyorlar. Şubat ayı meclis toplantısında bu konuda karar alınacakken yine o vesayetçi zihniyet çıkıyor ortaya.

Meclis toplantısından birkaç gün önce bir dilekçe vererek caddenin adının Mustafa Balbay olarak değiştirilmesini talep ediyor.

Çok uzun bir süredir tutuklu olması ve gazetecilik kimliğinden dolayı kamuoyunda oluşan mağduriyet algısını istismar ederek bir anlamda Kenen Evren adının kaldırılmasını engellemeye çalışıyorlar.

Kenan Evren ve darbeci arkadaşlarının birçoğu öldü, büyük bölümü de köşesine çekilmiş ama ne acıdır ki, darbeci zihniyet hala ve ısrarla karanlık bir huyela gibi ortalıkta dolaşıyor.

Sanırım asıl mücadele bu darbeci zihniyetle olmalıdır.

[email protected]