Çorum’da yerel medya ülke genelindeki diğer vilayetlerle kıyaslandığında hatırı sayılır bir noktadadır. Bu tespit yerel medya panel, sempozyum vb. programlarında da yetkililer tarafından ifade edilmiştir.
Gittiğim, gezdiğim ve gördüğüm memleketlerde ulaşabildiğim yerel gazeteleri Çorum gazeteleri ile mukayese etme imkanı elde ettim. Gördüm ki; Çorum medyası alkışı hak eden konumu ile pek çok vilayete örnek teşkil ediyor. Garnitür konumdaki birkaç gazeteyi saymaksak il genelinde günlük yayın yapan on civarında gazete var.
Zamanla küçük çaplı polemikler olsa da etkin olan iki cemiyet bünyesinde gazetecilik mesleğini iş ve çocukları için aş edinen yüzün üzerinde insan var. Bu sayı üzerine interaktif gazetecilik yapan ona yakın web sitesini de eklerseniz Çorum medyasının devasa yapısını anlatmamız. Herhalde bir tevatür olmaz.
Bazen aşırı büyüme hantallaşmayı, kontrolsüzlüğü getirip, kaliteyi düşürebildiği gibi bu durum beraberinde rehaveti de getirebilir.
Gazeteciliğin belli başlı kriterleri vardır. Manşet gazetesi yazarlarından Yakup İlhan gazeteciliğin ilkeleri ve kriterlerini ele alan seri yazılar yazdı. Öyle tahmin ediyorum ki Çorum’da konunun muhatapları olan pek çok gazeteci bu yazı serisini okumadı. Eğer okumuş olsalardı aşağıda tespitini yaptığım hatalara düşmez ve daha sorumlu davranarak kılı kırk yarar ve yazı ve haberlerine dikkat ederlerdi.
Habere giden, haber yazan, fotoğraf çeken, yorum yapan, analizde bulunan ve gerektiğinde köşe yazısı yazan gazeteciler son derece sorumlu davranmalı, çok kitap okumalı, kaliteli ve duru bir Türkçeye sahip olmalıdır. Kullandığı kelimelerin anlamını bilmeli ve yerli yerinde kullanmalıdır.
 
Bu durumda Varan 1:
Duayen ne demektir? Bu kelime, Fransızca kökenlidir. En kıdemli, en usta anlamına gelir. Yani Duayen; neredeyse her şeyi bilen insandır. Peki, bu kadar önemli ve sorumluluk isteyen 'Duayen' unvanı, herkes için kullanılabilir mi? Bu sorunun cevabı ulusal medya dünyasında hayır, Çorum medyasında ise evettir.
Kelimenin anlamını bilmeden meslekte üç aşağı beş yukarı on beş yılını dolduran ve mesleğe bir başka mesleğin emeklisi olarak başlayan kişileri duayen olarak kabul eden Çorum medyası, bu mesleğe 18 yaşında başlayıp ve bu gün 20 yılını devirmiş olan onlarca medya emekçisinin hakkını nasıl teslim edecek ve duayenliği onlara nasıl izah edecektir merak ediyorum. Sonuçta duayenlik sadece bir meslekte bir ömür demektir.
Çorum medyası bu noktada duayen kavramını yanlış kullanmakta ve entelektüel okuyucusunu yanlış bilgilendirmekte ve Çorum’da sadece bu mesleğe ömür vermiş ya da vermeye yakın olanlara haksızlık etmektedir.
Tabii ki bu durum Çorum’da medya emekçilerinin az okuması ve gelişmeye kapalı olması ile ilgili olumsuz bir durumdur.
Hal böyle olunca da gerçek duayenlere haksızlık edilmekte ve hak etmeyenlerinde duayenlik raconu kesmeleri için ortam hazırlanmaktadır.
 
Varan 2:
Yeni Kargı kaymakamı Selçuk Haskırış değil Ali Erdoğan’dır. Selçuk Haskırış bir önceki kaymakam olup kısa bir süre görev yapmış ve geçtiğimiz günlerde görevden ayrılmış ve yerine kaymakam Ali Erdoğan atanmış ve göreve başlamıştır.
Bütün bu bilgilere rağmen son bir haftadır gazetelerde ve interaktif medyada Ali Erdoğan’ın resminin altına kaymakam Selçuk Haskırış Kargı’da göreve başladı ifadesi yer almakta ve sözüm ona Kargı kaymakamlığındaki görev değişimi haber yapılmaktadır. Diyelim ki haberci yanıldı. Bu yanılgının üç beş saat sonrasında değiştirilmesi gerekmez mi? Ya da gazetede yayımlanmışsa bir gün sonra düzeltme yapılması gerekmez mi? Yaptığı haberden haberi olmayan ve kocaman bir sorumsuzluk örneği. Geçtiğimiz bir yılda buna benzer onlarca örnek vermek mümkündür.
 
Varan 3:
Çorum’da yapılan bir açılış töreninde program başladıktan sonra bir vatandaş bakan Veysel Eroğlu’nun yanına geliyor. Başlıyor sorununu anlatmaya. Bakan bey vatandaşa konudan milletvekilimizin haberi var mı sorusunu yöneltiyor. Bu arada milletvekili konudan bilgisinin olduğu ve ilgilendiği hususunda bilgilendirme yapmaya çalışıyor. Gazeteci karşıdan fotoğraf çekiyor.
Haber başlığına bakın. “Bakana Derdini Anlatmaya Çalışan Vatandaş Vekili Kızdırdı.” Sonra programın başından sonuna kadar milletvekilinin Twetter’de takipçilerine an be an twett attığı yazıyor. Bu haber Çorum’da kurumsallaşmış etkin bir gazetenin web sayfasında aynı günün akşamı yer alıyor.
Geçmişte bu tür yanlışlardan uzak duran marka gazete gelen yorumlar neticesinde olayı araştırıyor ve hatasının farkına vararak haberi bir saat sonra kaldırıyor.
Garnitür birkaç haber sitesi ise olaya atlayıp sözde acar gazetecilik örneği gösteriyor. Kaşla göz arasında haber kurumsallaştığına inandığımız marka gazetenin web sitesinden kopyalanıyor ve “Derdini Anlatmaya Çalışan Vatandaş Vekili Kızdırdı...” başlığı atılıyor.
Bir yanda hata var ve bir iki saat içerisinde hatadan dönülüyor. Diğer yanda ise habere atlama hikayesi.
Okumadan yazmadan bir fotoğraf makinesi ve sonra bilgisayar başında ne varsa kes, kopyala, yapıştır. Ve sonra ortalıkta şöyle bir gazeteci raconu kesersin olur biter.
Şöyle bir araştırayım dedim. Milletvekili program esnasında hiç twett atmamış. Twettlerini akşam Mimar Sinan’da verilen iftarda atmış. Merak eden açıp bakar.
Haberde ise program saatinde twett attı yazılmış. Hadi hatayı yapan hatasından döndü. Yarın vekil çıkar hakkını arar ve tekzip isterse sen ne yapacaksın. Ayrıca konuya muhatap vatandaş haber öyle değil böyleydi dediğinde ne yazacaksın?
Adam sende bir tekzipte biz yayınlarız mı diyeceksin. Yok, öyle bir dünya. Gazeteciliğin etik kurallarına uymak gerek.
Bu noktada öyle tahmin ediyorum ki siz gazeteciliğin etik kuraları ve ilkelerinden bile bi habersiniz. Onun için gazeteciliği biraz okumak ve öğrenmek gerek diye düşünüyorum.
 
Varan 4:
Okumayan gazeteciler. Çorum’da gazeteciler kitap okumuyor. Evet; gazetecilerde kitap okuma kültürü gelişmemiş. Kitap okumayan gazetecinin meslek içerisinde kendini geliştirmesi mümkün değildir. Bu noktada cemiyetlerde meslekte içerisinde yetiştirme ve geliştirme görevlerini layığı ile yapamıyorlar. Gazeteler hep birbirine benziyor. Farklı bir heyecan ve yeni bir jenerasyona ihtiyaç var. Hep aynı haberler evirip çevriliyor, farklı sayfalardan veriliyor. Köşe yazarları önemsenmiyor. Manşet gazetesi haricinde köşe yazarlarını ele alan, gündemde tutan ve onları önemseyen gazete hemen hemen yok. Çoğu gazete personeli köşe yazarını bile tanımıyor. Gazeteler günü birlik politikalarla yürütülüyor ve kendine has bir yayın politikası geliştirilememiş. Sektörde iki kelimeyi bir araya getiremeyen, noktanın ve virgülün anlamını bilmeyen, özneyi ver yüklemi denkleştiremeyen, haberi koklayamayan, haber içerisinden haber çıkaramayan, kendi gazetesini bile okumayan ve buna rağmen ortalıkta gazeteci raconu kesen onlarca insan var.
Gazeteci yazmadan önce okumalıdır, araştırmalıdır. Gazeteci kütüphane gibi olmalıdır. Doğruları yazmak, alıntı haber kullanmamak ve her haberin üzerine atlamamanın adı ilkeli gazeteciliktir.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ancak sözü fazla uzatmaya gerek yok. Gelinen noktada haber ajansı il temsilcilerinin ve cemiyet başkanlarının bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yapması ve usulünce kulak çekmesi gerekmez mi? Her kim olursa olsun sonuçta muhatabımız insan öyle değil mi?