Perşembe akşamı Sayın Başbakan, bir canlı yayın programında, demokratikleşme paketine dair merak edilenleri cevaplandırırken, konu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yapısına geldi. Konseyin 5 daimi temsilcinin iki dudağı arasında olmasını eleştiren Sayın Başbakan, bu yapıya karşı olduklarını ifade etti. Hatta gençler tarafından dünya 5’ten büyüktür adı altında bir kampanya başlatıldığını ifade etti. Ben de bu kampanyaya destek vermek ve okurlarımızı bilgilendirmek amacıyla, Çıplak Kral, Dünya 5’ten büyüktür başlığı altında bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Öncelikle Birleşmiş Milletlerin yapısını kısaca açıklamak isterim;
Birleşmiş Milletler Örgütü (BM), 24 Ekim 1945'te, dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulmuş uluslararası bir örgüttür. Birleşmiş Milletler kendini tanımlarken "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" ifadelerini kullanmaktadır.
Örgütün, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı son katılımlardan sonra 193'e ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Örgütünün yönetim merkezi New York'tadır. Çalışmalar bu merkezden yürütülmektedir.
Örgüt, Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı birimlerinden oluşmaktadır. Örgütteki en üst mercii Genel Sekreterlik merciidir.
Gelelim Birleşmiş Milletlerin en çok eleştirildiği konu olan Güvenlik Konseyine;
Görevi, Birleşmiş Milletler'in, üye ülkeler arasında güvenliği ve barışı korumak olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 5’i daimi olmak üzere 15 üye ülkeden oluşmaktadır. ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa, konseyin daimi üyesidir. Güvenlik Konseyi örgütün en güçlü organıdır.
Güvenlik Konseyi neden en güçlü organ;
Örgütün diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Güvenlik Konseyi'nin kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılı niteliktedir. Bu yapı, Güvenlik Konseyini Birleşmiş Milletler Örgütünün en güçlü organı olmasını sağlamaktadır. Güvenlik Konseyinin karar alabilmesi için 9/15 oranı gerekli olup, daimi üyelerden herhangi birisinin aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. Daimi üyelerin veto hakları, BM'nin bu kurumunu tam anlamıyla demokratik bir kurum olmaktan çıkarmaktadır.
Güvenlik konseyinin görevi, üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakken, Birleşmiş Milletler’de yıllardır İsrail zulmüne karşı kararlar alınamamıştır. Alınsa da alınan kararların çok fazla yaptırım gücü olmamış ve birçoğu da İsrail tarafından dikkate bile alınmamıştır.
Sırplar, Avrupanın göbeğinde, Boşnak soykırımı yaparken Güvenlik Konseyi sadece izlemekle yetinmiştir. O dönem alınmak istenen müdahale kararları, Yugoslavya’nın ağabeyi Rusya tarafından veto edilmiştir. Ancak 3 yıl sonra, yaşanan soykırıma NATO, Birleşmiş Milletlerden bağımsız olarak müdahale edebilmiştir.
Örneğin bugün Suriye’de on binlerce insan katlederken Birleşmiş Milletler nezdinde alınmak istenen kararlar, Rusya ve Çin’in vetosu yüzünden alınamamaktadır. Myanmar’ da, Burma’da, Arakan’ da kan akarken Birleşmiş Milletler susmaktadır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Kuruluş amacı, dünya barışını korumak ve kollamak olan Birleşmiş Milletler, dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan zulüm ve insanlık dışı olaylara sessiz kalıyorsa, böyle bir kuruluşun var olduğunu kim iddia edebilir! 
Kral çıplak değil, Kral çırılçıplak…
Daimi üyelerin veto hakkı nedeniyle Birleşmiş Milletlerin çalışamaz bir hale geldiğini daimi üyelerde dahi olmak üzere hepsi bilmektedir. Birleşmiş Milletlerin bu yapısında muhakkak bir reform yapılmalıdır.
Peki reform olmazsa ne olur?
Ne olacak sistem çöker. Eğer siz üye ülkelerin sorunlarını görmezden gelmeye devam ederseniz bu sorunlar, Birleşmiş Milletlerin gündemine değil de bölgesel birliklerin gündemine getirilmeye başlanır. Bu durum bölgesel örgütlerin güçlenmesini sağlayacağı için bir süre sonra Birleşmiş Milletler itibarını tamamen kaybeder ve kadük olur.
Birleşmiş Milletlerde’ki işleyiş böyle devam ettiği takdirde, ASEAN, Şanghay İşbirliği, Afrika Birliği, Pasifik İşbirliği Girişimi gibi veya yeni kurulacak başka örgütler gibi yapıların bölgesel anlamda güçlenmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Eğer Birleşmiş Milletlerin bu tutumu devam ederse, bölgesel yapıların önümüzdeki yıllarda dünya siyasetine damga vuracağına hep birlikte tanık olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Dünya 5’ten Büyüktür…
Tekrar görüşünceye dek hepinize saygılar…