Merhaba dostlar...
Malumunuz Haziran'ın üçüncü haftası pazar gününü "Babalar Günü" olarak kutluyoruz. Bende üçüncü yazımı bu konu üzerinde yazmaya karar verdim. Sanırım beni buna biraz da babama olan düşkünlüğüm itti. Ne de olsa kızlar en çok babalarını severler ya...
Her ne kadar babalar günü, anneler günü vs gibi sevgiyi ve hatırlanmayı tek güne sığdırmış bu sistemi ve bundan dolayı rant sağlanmasını pek hazetmesem de alışkanlık olmuş işte. Çocukluğumuzdan kalma. Küçükken elimizden geldiğince bir heves bu belirli günlerde anneye babaya hediye alırdık. Heyecan içerisinde hazır eder zamanı gelince de verirdik. Şimdi her ne kadar o coşkuyu yaşamasak ta, o zamankinden farklı bir his oluşuyor içimizde: duygu.
Ebeveyn olmak çok şey katıyor insana. Bir kere duygusallaşıyorsunuz en önemlisi. Her hissi belki on kat fazla yaşıyorsunuz içinizde. Özlemeyi bile, hele sevmeyi, çocuğunuz olduktan sonra öğreniyorsunuz aslında. Öncesinde hiç bilmediğinizin farkına varıyorsunuz. İki çift göz oluyor karşınızda sizden birer parça. Minicik bir yürek sevgi ve muhtaç ritimler ile atıyor bir bedende size karşı. Bu dünyanın en güzel hissi ve gerçekten paha biçilemeyecek tek nimeti...
Kendinden evvel birisi için yaşamayı öğreniyorsunuz anında. Fedakarlık demek ne demek doya doya yaşıyorsunuz. Sonra güçlü olmayı. Hayat boyu kendinizi güçsüz hissetmiş bir insan olsanız bile bi evlada sahip olduğunuzda dünyanın en güçlü insani haline dönüşüyorsunuz. İşte bir babanın rolü bura da başlıyor. GÜÇ.
İlk yazımda da bahsetmiştim evin en küçüğü tek kız çocuğuyum. Babam bana hep çok düşkündü, bilmem kaç yaşıma kadar beni omuzlarında gezdirdi yılların yorgunluğuna aldırmadan. Çok büyük dertler yaşadı ticari anlamda, ama en büyüğünde biz çocuklarına dönüp "üzülmeyin çocuklar, ya size bişey olsaydı ben ne yapardım?" dedi... İşte burada bize gücünü gösterdi, sevgisini gösterdi... Sonra eskisinden kuvvetli kalktı ayağa, bizi biz yaptı, Hatırlıyorum ben kısa saçları olan, küçük kızıydım o zaman.
Yılların yorgunluğu yüzünde ki çizgilerden okunur babamın. Ama çınar ağacı gibidir, meyvesi yoksa da, gölgesinde huzur verir. Hep bilirim ne zaman başım sıkışsa bana yetişir. Bilirim ben onun en değerlisi, göz bebeğiyimdir.
Ben öyle babama onu ne kadar çok sevdiğimi dile getirmem. Ama o bunu çok iyi bilir. Bilmiyor ise de yazının sonunda öğrenecek sanırım...
Ben de burada ki yazma şansımı değerlendirip belki de söylemediğim bir kaç şeyi henüz hepimiz nefes alıyor iken yazmak niyetindeyim, çünkü ben de yazarken daha rahat anlatanlardanım...
Baba; bazen kızıyorsun bana kendime olan özgüvenim kendimi aşıyor diye, ama ne yapayım ben senin kızınım...
Sen bana bir akşam hiç unutmuyorum, ağlıyordum dedin ki; üzülme bunların hepsi geçer, bunlar hayatın taşlı yolları... Evet geçtim o taşlı yolları baba, çünkü sen bana güçlü olmayı öğrettin ve biliyorum bir çok taşlı yoldan daha geçecek küçük kızın çünkü ben senin kızınım baba...
Ama, yanımda olman lazım ben o yolları geçerken, sen bilmezsin bi kız çocuğu hiç büyümez aslında, hep ihtiyacı vardır. Babasına, bazen takdir edilmek bazen de gurur duyulan gözler görmek ister karşısında senin ki gibi boncuk boncuk mavi mavi bakan. Ama hep görmek ister babasını yanında.
Bana vazgeçmemeyi de sen öğrettin, vazgeçmem çünkü bana sen dedin "ben senin her zaman arkandayım kızım" diye, pes eder miyim? Ben senin kızınım baba...
Ama kendine çok iyi bakman lazım evet ölüm hepimizin tek gerçeği, ama yalan dünya da benim bir gerçeğim daha var, benim yanımda olmalısın ben daha büyümedim, ben beş yaşında tek başına fotoğraf stüdyosuna gidip kıvırcık saçları ile resim çektiren o kız çocuğuyum, bana cesareti de sen kattın baba...
Ben çok şanslı çocuklardandım. Annem ve babam vardı yanımda. Her ihtiyacım da tamdı, hala da öyle çok şükür ki telefonun ucunda duyuyorum sesinizi hala... Bir alo kadar yakınsınız bana..
Ben seni bir gün değil ömrümün her gününde seviyorum tıpkı sen gibi. Sen benim hayatımda doğumdan şu an ki günüme kadar yanımda olmuş tek adamsın... Kabul edersen bu da sana "babalar günü" hediyem olsun, seni çok seviyorum baba...
Beni ben yapan senin İBRAHİM DERINDERE oluşun... Adını hep gururla taşıdım onur duyarak taşıdım, iyi ki varsın baba...
Ve buz dağının görünmeyen kısmı... Annem, bütün yazdıklarım senin için de geçerli, sen evlatlarının hayatında ki gizli kahramansın, senden de en çok sabrı öğrendim, senin kadar asil ve hanım oldum mu bilmem ama, umarım iyi bir anne olabilirim evlâtlarıma. Seni de seviyorum sen de iyi ki varsın hayatımda.
Ve bu vesile ile, canım eşim, çocuklarımızın gerçekten babası olabildiğin için, sözde değil özde sevgin için, teşekkürü borç bilirim sana... Benim için dünyanın en iyi eşisin, onlar için de adını gururla taşıyacakları Babaları NURETTİN AYDIN olacaksın büyüdüklerinde bundan eminim...
Dik duruşlu, dünya'nın en yakışıklı ve karizmatik ağabeyleri İSMAİL ve YASİN DERİNDERE... Sizlerin de babalar gününüzü kutlarken evlatlarınız ile nicelerinde beraber olmanız duası ile..
Sevdiklerimizin değerini tek günde değil aldığımız her nefeste bilebilmek ümidi ile...
Selam ve sevgilerimi sunuyorum sizlere... Tüm Babaların bu özel günü kutlu olsun... Görüşmek üzere...